Son olarak Şemdinli olayları bahanesiyle Büyükanıt Paşa'nın şahsında "Türk askeri"ne yönelik Deniz Baykal'ın nitelemesiyle "darbeler", ciddi gelişmelerdir.BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, AB'ye uyum adı altında ve küresel güçlerin bölgemizdeki ihtiraslarını adım adım uygulamaya koyma sürecinde "asıl hedefte Türk askeri, asıl hedefte Türkiye olacağı"na dikkat çekmişti. Büyükanıt Paşa'ya yönelik manevralarda, işte bu "asıl niyet" dışa vuruldu. TBMM İnsan Hakları Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Orgeneral Büyükanıt'ın isminin rapora sokulmaması yönünde çaba harcıyor; ancak öteki AKP'li üyeler bastırıyor, köpürüyorlar. Hatta Elkatmış, AKP Adıyaman Milletvekili ve Komisyon Başkanvekili Faruk Ünsal'ın açıklamalarını doğru bulmadığını, açıklamaların incitici olduğunu söylüyor? Olan oluyor.İlginçtir, Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı, Şemdinli dosyası kapsamında Vali Erdoğan Gürbüz, Kaymakam Mustafa Cihat Feslihan hakkında da soruşturması açabilmek için İçişleri Bakanlığı'ndan iki kez izin istiyor, ancak İçişleri Bakanlığı reddediyor.Şemdinli iddianamesi hususunda Başbakan R. T. Erdoğan, "Bu iş bizi ilgilendirmez" diyor, sözcüsü aracılığıyla.Halbuki kanıtsız atraksiyonlar, "siyasal koku"lar yayıyor. AKP'nin AB'sinin şefleri bile, işi, "siyasal bir kriz" olarak görüyorlar.Dolayısıyla "asıl işin arka planı"nı okumak lazım? Büyükanıt Paşa'nın temel problemler karşısındaki "duruş"unu fark edersek, düğüm kendiliğinden çözülüyor.Paşa'ya suikastÖnce bir şok? Saynur Tezel'in sunduğu Bugün programına konuk olan ASAM Terör Danışmanı Ercan Çitlioğlu, "4 ay önce Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ı öldüreceklerdi, bir tesadüf sonucu kurtuldu" diyor. Çitlioğlu "Sayın Büyükanıt bana kızabilir; çünkü kendisi bunun özellikle gizlenmesini istemişti. 4 ay önce Büyükanıt'a bir suikast girişimi oldu. Ve Orgeneral büyük bir şans eseri kurtuldu. Bunu bazı basın mensupları biliyor; ancak Büyükanıt'ın ricasına uyarak açıklanmadı" diyor. Yani "Büyükanıt Paşa krizi" basit bir kriz, basit bir hesap değil?İşte tam bu noktada Paşa'nın siciline bakmak icap ediyor. Büyükanıt Paşa son birkaç yıldan beri, hangi temel konularda "nasıl çıkışlar" yapmış? Sicil bu.Bakınız, Büyükanıt Paşa neler demiş.. Hangi yerli, yabanî veya yabancı fincancı katırlarını ürkütmüş.Yaban kazlarıKıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı birliklerini denetlemek üzere KKTC'yi ziyareti esnasında "Kıbrıs'ta kesin ve kalıcı bir anlaşma olmadan buradan bir tek asker dahi gitmeyecektir" diyor Paşa.PKK terör örgütünün, silahlı eylemlerine paralel olarak insan hakları kisvesi altındaki taleplerinin ülke bütünlüğünü tehdit ettiğine dikkat çeken Büyükanıt Paşa "Bu girişimler, gerek yurt içinde bazı kesimlerden, gerekse AB üyesi bazı ülkelerden hak ettiği tepkileri almamakta, buna mukabil adeta desteklenmektedir" diyor (5 Temmuz 2005, Hürriyet).AB-Türkiye Ortak Parlamento Komisyonu Başkan Yardımcısı olan İngiliz Andrew Duff "Türkiye devlet dairelerinden Atatürk'ün resimleri indirilsin" sözleri karşı, "Yabani kazların vahşi çığlıkları olarak algılayın ve ciddiye almayın" diyor (28 Eylül 2005, Hürriyet)Şırnak 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı'nda incelemelerde bulunurken "Terörist başıyla ilgili konuda biz tarafız. Taraf olduğumuz için bizim duygu ve düşüncelerimizi tüm Türkiye biliyor" diye mesaj veriyor (12 Mayıs 2005, Yeniçağ).Eşarpa kimse karışamazHatırlarsanız, geçen Haziran'da Erzurum Atatürk Üniversitesi'ndeki törene başörtülü anneler alınmamıştı. Org. Büyükanıt da bunun üzerine "Bu konuda yorum yapmak asker olarak bana düşmez. Ama aldığım bilgiye göre, kapıdaki bir görevlinin tutumu. Yoksa eşarpa hiç kimse bir şey demez. Olay biraz fazla abartıldı? Böyle toplumun tansiyonunu yükseltecek şeylerden hakikatten kaçınmak lazım" demişti. Aynı günlerde Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ndeki mezuniyet töreninde ise başörtülü annelere hiçbir engel çıkartılmamıştı (21 Haziran 2005, Sabah).29 Mayıs 2005'te Harp Akademileri'ndeki ""İpek Yolu-2003 General/Amiral Semineri: Küreselleşme ve Uluslararası Güvenlik" sempozyumunda yaptığı konuşmada AB ve ABD gibi küresel güçlere ciddi mesajlar vermişti, Cengiz Çandar'ın ve zaman'ın bazı köşe yazarlarının dizleri titremişti. Küresel aktörlere restBakınız Genelkurmay 2. Başkanı Büyükanıt Paşa, içini nasıl dökmüştü: "Gelişmiş ve güçlü ülkelerin tehdit algılamaları ile, gelişmekte olan ülkelerin tehdit algılamaları, aynı eksende çakışabilir mi? Yoksa, gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkelerin tehdit algılamalarını koşulsuz kabul eden ülkeler konumunda mıdırlar? Güçsüz ülkeler, bu ithal malı tehdit algılamaları üzerine kurdukları ulusal güvenlik politikaları ile ne kadar güvenlidirler? (...) Acaba güçlü ülkeler, kendi ulusal çıkarları yönünde tanımladıkları tehdit algılamalarını, güçsüz ülkelere dayatarak, o ülkelerin ulusal çıkarlarına zarar verecek yaklaşımlar içinde mi bulunuyorlar?Küresel boyuttaki bu ekonomik yaklaşım acaba, uluslararası sermayenin, ulus devletten kaynaklanan bir dirençle karşılaşmadan, tek yönlü küresel pazarlara ulaşma amacını mı taşımaktadır? Başka bir ifade ile, gelişmekte olan ülkelerin ulusal güvenlik politikaları, bu yaklaşımlar önünde birer engel midir? Ve acaba, gelişmekte olan ülkelerde yaratılmaya çalışılan mikro-etnik çatışmalar, ulusal direncin zayıflatılmasında birer vasıta olarak mı kullanılmaktadır?" (Zaman Erhan Başyurt, Askerden 'güçlü ülkelere' mesaj, 3 Haziran 2003; Cumhuriyet, 30 Mayıs 2003).Çandar'ın ayakları titremiştiBüyükanıt Paşa'nın çıkışı üzerine daha o günden Zaman'ın kalemşörü Başyurt "Ulusal politikaların şekillenme sürecinde TSK'nın ağırlığı devam ettikçe, kendisine yönelik yıpratıcı eleştiriler de sürmeye devam edecek" derken (Zaman, Erhan Başyurt, Askerden 'güçlü ülkelere' mesaj, 3 Haziran 2003); İsrail ve Amerika'daki tanışlarına "Aman ha dikkat?" diye ikaz edercesine Cengiz Çandar'in titreyen ayakları şöylece diline vurmuştu o günlerde: "Bundan sonra, şayet olacaksa, Türkiye'deki bir askeri darbe fazlaca 'ulusal' yani 'yerel' olmak durumundadır. Dahası Türkiye'deki bir askeri darbe doğrudan Amerika'ya karşı olmak durumundadır ve onu hedef aldığı anlamına gelir" (Osman Ulagay, Wolfowitz askerlere kızmakta haklıymış, Milliyet, 2 Haziran 2003).Org. Büyükanıt, Aralık ayında yaptığı ABD ziyaretinin akabinde "Kötü haberleri birileri yaratmaya çalışıyor. Ben buraya geldiğim için maalesef gazetelerde bazı haberler yer alıyor. Yok, icazet almaya gelmişim. Bunları, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı yapılan bir ayıp görüyorum. Türk askeri icazetini Atatürk'ten alır, yasalardan alır. Başka kimseden icazet almaz" diye nokta koymuştu (15 Aralık 2005, Sabah).Büyükanıt Paşa'nın sicili bu? Başka söze hâcet var mı; şimdi anladınız mı Paşa'nın önünü kimler, neden kesmeye çalışıyor? Paşa'yı tepmeye çabalayan yerli veya yabancı fincancı katırlarının siluetini çıkartabildiniz mi? Çıkartamadıysanız, yazıyı tekrar okuyun?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019