Cami değil, Kabe inşa etseniz, bu vebalden kurtuluş yok!

R. T. Erdoğan, İHL açılış töreninde Amerika'yı yeniden keşfetmeye devam etti, Küba tepesine cami kondurma söylemini sürdürdü. Almanya'da mukim Prof. Dr. Fuat Sezgin'in çalışmalarını da referans gösterdi.Konunun bilimsel tarafını erbabına bırakalım? Sosyo-politik yönüne bakalım.Erdoğan'ın yaklaşımı, popülizme ve sosyo-politik meşruiyete dönük? Nitekim Erdoğan'ı, Üçüncü Dünya Müslümanlarına ve milletimize Akif Beki'nin yaptığı gibi "beklenen Mehdi" diye pompalamak veya AKP Aydın İl Başkanı'nın yaptığı gibi "sanki ikinci Peygamber" diye yutturmak isteyen çevreler, onun Küba söylemine mal bulmuş mağribi gibi sevindiler, sarıldılar.Madalyonun iki yüzü var.Madalyonun sol yüzü, İslamcı ortamlarda sağa döndürülüp Erdoğan'ın Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığı setredilmeye çalışıyor? Etrafındaki yağdanlar tarafından "Beklenen Mehdi yahut ikinci peygamber gibi" diye işlenmiş bu sağ yüz gösteriliyor Müslümanlara.Küresel lobilerde ve BOP alanında ise, madalyonun sol tarafı, yani stratejik ortaklık ve eş başkanlık tarafı işletiliyor.Böylece Küba tepesine cami kondurma hülyali İslamcı bir Erdoğan ile; 22 İslam ülkesinin dönüştürülmesi ekseninde 3 milyonu aşkın Müslümanın can verdiği, yüzbinlerce Müslüman kadının namusunun kirletildiği, on milyonların vatan-cüda edildiği ABD'nin BOP'unda eş başkanlık misyonu üstlenmiş bir diğer Erdoğan profili çıkıyor ortaya.Madalyonun iki yüzünden gösterilen tarafı, bakan kör haline gelmiş halk nezdinde belki rağbet görür; ama Hak nezdinde asla kabul görmez? Kulları aldatmak ve avlamak mümkündür; lakin sinelerde gizlenenleri dahi bilen Hakk'ı aldatmak mümkün değil ki?Küba tepesine cami kondurma söylemi, bakan körler haline gelmiş halkı avlayabilir, aldatabilir; ancak BOP süreciyle İslam coğrafyasında harab edilmiş on binlerce caminin yanısıra enbiya, sahabe ve evliya türbelerinin yıkımına ortakçı olmanın vebalini örtemez, Hak katında kefaret olmaz.Dahası, yıkılmış camileri yeniden inşa etmek belki mümkündür. Ancak bir mü'minin dahi nahak yere katledilmesine ortakçı olmak, Allah'ın evi olan Kâbe'yi yıkmaktan çok daha ağır bir vebaldir. Arş-ı Âlâ'yı titreten günahtır bu?Kutlu sahabi Abdullah bin Amr, Hz. Peygamber'den naklen şöyle anlatıyor: Ben, Resûlullah'ın (sav) Kâbe'yi tavaf ederken şöyle seslendiğini bizzat gördüm, işittim: "Ey Kabe, ey Allah'ın evi! Sen ne hoşsun, senin kokun ne kadar hoş? Ne yücesin, Hakkın katında kutsallığın ne kadar da büyük! Muhammed'in canı (kudret) elinde olan (Allah)a yemin ederim ki, herhangi bir Mü'minin malı, kanı ve onurunun kutsallığı, hiç şüphesiz Allah katında senin mukaddes oluşundan daha büyüktür, daha yücedir?" (İbn Mace, Sünen, Fiten 28/3932).BOP kapsamında Afganistan'dan Irak'a, Libya'dan Suriye'ye bir değil, bin değil; 3 milyonu aşkın Müslüman ve masum insan öldürülmüş, öldürülmeye devam ediyor. Yüzbinlerce kadının namusu kirletilmiş?Bu BOP'lu işin ortakçıları, naib ve fail-i müslimleri, Allah'a yemin olsun ki, gökkubbe genişliğinde cami inşa etseniz, yine de günahınıza kefaret olmaz. Milyonlarca hak sahiplerinin rızası alınmadan, diyetleri ödenmeden Allah affetmez? Cami değil, bin tane Kâbe inşa etseniz; bu vebalin affı, sadece hak sahibine aittir, Yüce Allah karışmaz."İmam Hüseyin'in katlinde Yezidin'in hiçbir kabahati yoktur. Ayrıca insan tövbe etti mi, vebalden kurtulur; ona artık vebal yükleyemezsiniz, tel'in edemezsiniz" çıkışıyla Yezid'in safında yer aldığını gösteren kırmızı fesli Kadir Mısıroğlu'na aldanmayın. O, dinden-imandan anlamaz, Mısıroğlu maval okumaktadır... Katl ve cinayetlerde tek başına tövbe işe yaramaz; Allah, bu hususta söz hakkını hak sahibine bırakmıştır; Allah ve Rasulü'nun tartışmasız ahkamı budur.Duyana, görene? Köre ne?!