Can güvenliği bir hak mıdır?

1 Kasım'ı sorgulamaya devam edelim; Dünyanın neresinde, hangi rejiminde, sisteminde vs. olursa olsun!Can güvenliği bir hak mıdır? Haktır.Mal güvenliği bir hak mıdır? Haktır.Namus güvenliği bir hak mıdır? Haktır.Din ve inanç özgürlüğü bir hak mıdır? Haktır.Bu haklara sahip çıkmak insanların, korumak ise devletlerin görevi midir? Öyle olması gerekir. Bu temel hakların yanında sorularımızı hayatın tamamına yayalım;Doğudaki öğrenci ile batıdaki öğrencinin aynı eğitimi alması bir hak mıdır? Haktır.Eğitimin bedava yani devlet eliyle sağlanması sosyal devletin gereği midir? Gereğidir. Doğu veya kuzeydeki hasta ile batıdaki hastanın aynı koşullarda tedavi görmesi bir hak, mecburiyet midir? Evet, mecburiyettir.Sağlık hizmetlerinin her koşulda bedelsiz, devlet eliyle gerçekleştirilmesi sosyal devletin bir gerekliliği midir? Evet.Hukukun kişi, bölge, makam veya rütbelere göre değil fail, fiil, sebep, şart ve koşullar ekseninde ortaya konması lazım mıdır? Lazımdır.Sosyal devlet, vatandaşının ürettiği ürünü (hangi cinsten olursa olsun) almak, pazar bulmak, satmak zorunda mıdır? Zorundadır. Sosyal devlet, vatandaşına iş bulmak zorunda mıdır? Zorundadır.Sosyal devlet, vatandaşına, kendi kurumlarınca belirlediği "fakirlik sınırı" üstünde bir gelir sağlamak mecburiyetinde midir? Mecburiyetindedir.   (Not; Fakirlik sınırı; 4 kişilik bir ailenin yeme, içme, giyinme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir gelir miktarına denir. Bu miktar şu anda; 4.320 TL'dir)Sosyal devlet bilimde, sanayide, iç ve dış savunma da kalkınma hamleleri yapmak ve kendi sanayi ve savunma sistemlerini kurmak zorunda mıdır? Zorundadır. Bugün devletimiz bu sosyal ve hukuk devleti olma gerekliliklerini yerine getiriyor mu? Hayır, getirmiyor.EEE HANİ BİZ, SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİYDİK!Bu noktada mesuliyet sahibi devlet mi? Yoksa devleti yöneten kişi ve anlayışlar mı?Bir kere hepimizin bilmesi gereken şudur; Devlet, yargı, adalet, futbol, yüzme, iş, aş, eğitim, sağlık vs. gibi kavramlar soyuttur. Bu gibi kavramları somutlaştıran yani hayat veren insandır. Her hangi bir kavram, kelime, kağıt üzerinde veya sözlükte ne kadar mükemmel olursa olsun, tarif edilirse edilsin hayata geçirilmediği takdirde sadece sözcüklerden ibaret kalır. Bugün yaşadığımız acı tablo budur. Milletimiz milli ve manevi kavramlara mahkum edilmiş, sözcüklerle, cümlelerle tatmin ediliyor. İşin garibi insanımız, bu tatmini kabullenmiş vaziyette. Bir başka garip olan ise bu tatmini yine insanlar yapıyor.Acaba! Şu ayet ve hadislerden bize de bir pay var mıdır? (illaki)"Sizden önceki nesillerden aklı başında kimseler (insanları) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan alıkoysalardı ya! Ancak içlerinden kendilerini kurtardığımız pek az kimse bunu yapmıştı. Zulmedenler ise içinde şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve günahkâr kimseler oldular." (Hud 116)"Zalimin bekası için dua eden kimse, Allah'ın mülkünde O'na asi olunmasını istemiştir" (Tefsîr-i Zemahşerî,  c.2, s.433, )"Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onları ancak, gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor. (İbrahim 42)"Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir. (Nisa 10)