Çanakkale "Şehitler Kabesi"
İngiliz kumandanları karadan harekat yapılması için yeterli askerimiz ve tümenimiz yok diyorlardı. Hatta 29. Tümenin Ege'ye sevk edileceği kararı bile çıkmıştı. Fakat daha sonraları yapılan büyük itirazlarla bu gerçekleşmedi ve Mısır'da bulunan Avustralya ve Yeni Zellanda tümenlerinin bu kara harekatına katılmalarına karar verildi. Bununla beraber asker durumu kontrol için Çanakkale'ye gönderilen general William Birdford 5 Mart'ta Kischnere gönderdiği raporda donanmanın tek başına Boğazı geçemeyeceğine inandığını ve güçlü bir ordunun karadan destek vermesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine 29 tümenle birlikte Mısır'daki Anzak tümenleri ile birlikte 75.000 askerlerden oluşan tümenlerin de cepheye gönderilmesine kesin karar verildi.
Bu arada eğer bu harekatı yapamazlarsa o zaman Karadeniz Boğazlarından daha doğrusu Karadeniz üzerinden İstanbul'a Rus güçleri ile birlikte bir çıkarmanın yapılması söz konu olacaktı.
Bu arada Türk tarafı, 18 Mart'tan sonra kendini toparlamış ve düşmanın denizden geri çekilmesi ve büyük zayiatla başarısız olmasının sevincini yaşıyordu. Bunun üzerine karadan yapılacak harekatlara karşı da büyük çapta hazırlıklar yapılmaktaydı. Türk güçlerinin başına da Mareşal Fon Sanders getirilmişti. Bu arada Türk birlikleri muhtemel çıkarma yerlerine birlikler yerleştirmekteydi. Bunların yanında 19. ihtiyat tümeninin başında Yarbay Mustafa Kemal bulunuyordu!
Seddülbahir bölge çıkarması
Düşman güçleri 24-25 Nisanda yaptıkları hazırlıklarda yaklaşık olarak 63 bin İngiliz, 12 bin Fransız askeri (toplam 75.000 askerle) değişik büyüklükte 1490 Topla mücehhez 6 tümen ve 1 piyade tugayı ile 84 taşıt gemisi ve hücumbotlarla çıkarmayı planladılar ve saldırıya başlamışlar.
Denizden başarı sağlayamayınca düşman karaya yöneldi ve değişik bölgelerde çıkarmalara giriştirler. Bunun yanında Türk güçlerini yanıltmak için sahte çıkarma teşebbüsleri ve yanıltmalara da baş vurdular. Böylece Türkleri bir kesimde oyalayacaklarını, diğer bölgelerde de hakiki ve kesin çıkarma yapmayı planlıyorlardı.
Körfezlere (İngilizler Saros, Kumkale ve Bezike'ye de Fransızların) sahte çıkarma teşebbüsleri yapılmıştı. Böylece Türk güçlerini dağıtmak istiyorlardı.
25-26 Nisan'da Seddülbahir kıyı muharebelerinde çıkarma yapmalarına rağmen hedefe ulaşamadılar. Bu nedenle daha sonra 28 Nisan'da Kirte- Alçıtepeye yöneldiler. Burada Seddülbahir'e iki defa Türk güçleri (1-2 Nisan'da ve 3-4 Nisan'da) taaruz yaparak onları tekrar denize dökme saldırısı yapmış ama başarılı olamamıştı. Kumkale çıkarması da bir nevi sadece gösterişten ibaret olmuştu. Bu çıkarmada sadece 6. sömürge piyade alayı çıkmıştır.
Buna dikkat çekmek için yapmışlardı. Bu durumda savunmamızın parçalanmış olmasından dolayı düşmanı denize dökmek mümkün olamamıştı. Fakat zayiatları oldukça yüksekti; ona rağmen akşama doğru 1200 kişi kadar karaya çıkabilmişti. Bu çatışmada Fransızlar yaklaşık 774, Türk birlikleri ise yaklaşık olarak 1735 kayıp vermişti.
General Hamilton'un bu savaşları için günlüğünde; "Qween Elizabet gemisinin kaptan köşkünde idik. Saat 04.30'da taarruz ve çıkarma başladı. Bizim ve Türk toplarının ateşi, denizi ve toprakları hallaç pamuğuna çevirmişti. Tam bir ana-baba günü hatta, kıyamet günü yaşanıyordu. Makineli tüfekler ölüm kusuyordu. Bir miktar başarı sağlanabilmişti ama çok kanlı ve acımasız bir savaş cereyan ediyordu. Düşman güçleri ilk kirte saldırısında başarılı olamamış ve daha sonra 6-8 Mayıs arasındaki 2. ve 3. saldırılarda orada bir miktar tutunabilmişlerdi. Arkasında da 3. kirte muharebesi husule gelmiş. Fakat Türk güçlerini bir türlü yerlerinde oynatamamışlardı. Böylece 21 Haziran'a kadar bu cephede adeta mıhlanıp kalmışlardı. Bir türlü ilerleyemiyorlardı; başarı sağlayamıyorlardı.
Zayiatları ise korkunç büyük olmuştu. Yüzlerce hatta binlerce askerleri ölüp gidiyordu. Askerlerin göz korkmuştu. Kumandanların cesaretleri kırılıyordu. Başarısızlık kumandanlarının zirvesine kadar ulaşıyordu. Hatta Türk güçleri karşı taarruzlara bile geçiyorlardı. 12-13 Temmuz'da Kereviztepe'de 2. taarruza geçtiler, fakat karşılarında yine Türk güçlerini buldular. Yine başarılı olamadılar. Bir türlü hedeflerine varamıyorlardı. Arıburnu bölgesine uzanan saldırıları orada da hiçbir şekilde sonuç vermedi.
İngiliz kumandanları karadan harekat yapılması için yeterli askerimiz ve tümenimiz yok diyorlardı. Hatta 29. Tümenin Ege'ye sevk edileceği kararı bile çıkmıştı. Fakat daha sonraları yapılan büyük itirazlarla bu gerçekleşmedi ve Mısır'da bulunan Avustralya ve Yeni Zellanda tümenlerinin bu kara harekatına katılmalarına karar verildi. Bununla beraber asker durumu kontrol için Çanakkale'ye gönderilen general William Birdford 5 Mart'ta Kischnere gönderdiği raporda donanmanın tek başına Boğazı geçemeyeceğine inandığını ve güçlü bir ordunun karadan destek vermesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine 29 tümenle birlikte Mısır'daki Anzak tümenleri ile birlikte 75.000 askerlerden oluşan tümenlerin de cepheye gönderilmesine kesin karar verildi.
Bu arada eğer bu harekatı yapamazlarsa o zaman Karadeniz Boğazlarından daha doğrusu Karadeniz üzerinden İstanbul'a Rus güçleri ile birlikte bir çıkarmanın yapılması söz konu olacaktı.
Bu arada Türk tarafı, 18 Mart'tan sonra kendini toparlamış ve düşmanın denizden geri çekilmesi ve büyük zayiatla başarısız olmasının sevincini yaşıyordu. Bunun üzerine karadan yapılacak harekatlara karşı da büyük çapta hazırlıklar yapılmaktaydı. Türk güçlerinin başına da Mareşal Fon Sanders getirilmişti. Bu arada Türk birlikleri muhtemel çıkarma yerlerine birlikler yerleştirmekteydi. Bunların yanında 19. ihtiyat tümeninin başında Yarbay Mustafa Kemal bulunuyordu!
Seddülbahir bölge çıkarması
Düşman güçleri 24-25 Nisanda yaptıkları hazırlıklarda yaklaşık olarak 63 bin İngiliz, 12 bin Fransız askeri (toplam 75.000 askerle) değişik büyüklükte 1490 Topla mücehhez 6 tümen ve 1 piyade tugayı ile 84 taşıt gemisi ve hücumbotlarla çıkarmayı planladılar ve saldırıya başlamışlar.
Denizden başarı sağlayamayınca düşman karaya yöneldi ve değişik bölgelerde çıkarmalara giriştirler. Bunun yanında Türk güçlerini yanıltmak için sahte çıkarma teşebbüsleri ve yanıltmalara da baş vurdular. Böylece Türkleri bir kesimde oyalayacaklarını, diğer bölgelerde de hakiki ve kesin çıkarma yapmayı planlıyorlardı.
Körfezlere (İngilizler Saros, Kumkale ve Bezike'ye de Fransızların) sahte çıkarma teşebbüsleri yapılmıştı. Böylece Türk güçlerini dağıtmak istiyorlardı.
25-26 Nisan'da Seddülbahir kıyı muharebelerinde çıkarma yapmalarına rağmen hedefe ulaşamadılar. Bu nedenle daha sonra 28 Nisan'da Kirte- Alçıtepeye yöneldiler. Burada Seddülbahir'e iki defa Türk güçleri (1-2 Nisan'da ve 3-4 Nisan'da) taaruz yaparak onları tekrar denize dökme saldırısı yapmış ama başarılı olamamıştı. Kumkale çıkarması da bir nevi sadece gösterişten ibaret olmuştu. Bu çıkarmada sadece 6. sömürge piyade alayı çıkmıştır.
Buna dikkat çekmek için yapmışlardı. Bu durumda savunmamızın parçalanmış olmasından dolayı düşmanı denize dökmek mümkün olamamıştı. Fakat zayiatları oldukça yüksekti; ona rağmen akşama doğru 1200 kişi kadar karaya çıkabilmişti. Bu çatışmada Fransızlar yaklaşık 774, Türk birlikleri ise yaklaşık olarak 1735 kayıp vermişti.
General Hamilton'un bu savaşları için günlüğünde; "Qween Elizabet gemisinin kaptan köşkünde idik. Saat 04.30'da taarruz ve çıkarma başladı. Bizim ve Türk toplarının ateşi, denizi ve toprakları hallaç pamuğuna çevirmişti. Tam bir ana-baba günü hatta, kıyamet günü yaşanıyordu. Makineli tüfekler ölüm kusuyordu. Bir miktar başarı sağlanabilmişti ama çok kanlı ve acımasız bir savaş cereyan ediyordu. Düşman güçleri ilk kirte saldırısında başarılı olamamış ve daha sonra 6-8 Mayıs arasındaki 2. ve 3. saldırılarda orada bir miktar tutunabilmişlerdi. Arkasında da 3. kirte muharebesi husule gelmiş. Fakat Türk güçlerini bir türlü yerlerinde oynatamamışlardı. Böylece 21 Haziran'a kadar bu cephede adeta mıhlanıp kalmışlardı. Bir türlü ilerleyemiyorlardı; başarı sağlayamıyorlardı.
Zayiatları ise korkunç büyük olmuştu. Yüzlerce hatta binlerce askerleri ölüp gidiyordu. Askerlerin göz korkmuştu. Kumandanların cesaretleri kırılıyordu. Başarısızlık kumandanlarının zirvesine kadar ulaşıyordu. Hatta Türk güçleri karşı taarruzlara bile geçiyorlardı. 12-13 Temmuz'da Kereviztepe'de 2. taarruza geçtiler, fakat karşılarında yine Türk güçlerini buldular. Yine başarılı olamadılar. Bir türlü hedeflerine varamıyorlardı. Arıburnu bölgesine uzanan saldırıları orada da hiçbir şekilde sonuç vermedi.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006