Suudi Arabistan, dünyanın en fakir ülkelerinden Yemen'e ABD istediği için 5 yıldır ölüm yağdırıyor. BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) ortaklığında gerçekleşen bu ölüm oyunu tersine dönmeye başladı. "Men dakka dukka" kuralı devreye girdi. Tonyalı bu sözü "vurdi vurdi vurildi" şeklinde tercüme etmiş.
BAE, iki ay önce Suudi ile ortaklığını bitirdiğini ilan etse de ABD baskısıyla savaş alanına geri döndürüldü. Yemen savaşının aylık maliyetinin 6 milyar doları bulması özellikle Suudi ekonomisi için felaketin habercisi oldu. Yemen savaşı kuşkusuz ABD talimatıyla başladı. ABD, Suudi Veliaht Bin Selman'a üç ay içinde Sana Merkez Camisi'nde Cuma namazını muştuladı mı, bilinmez ama Aramko rafinerisi İHA'larla vuruldu.
Dünyanın en büyük rafinerisi Aramco (Arap-Amerikan iştiraki) cumartesi günü Yemen'den gönderilen İHA'larla vuruldu. Tesisin borsa değeri yüz milyarlarca dolarla ölçülüyor. Saldırıdan hemen sonra tesisin değer kaybı 22 milyar dolara ulaştı. Günlük üretim zararı ise 350 milyon dolar. Suudi cephesinde stres düzeyi çok yüksek…
Yemen'deki Husiler, Suudilere çok önemli dersler verdi. Suudi hükümeti inşallah bu hezimetten kendi hayrına bir sonuç çıkarır. Suudi hükümeti, devletine ve milletine gram faydası olmayan bu savaşa neden girdiğini çok iyi sorgulaması gerekir.
Birinci ders, "ABD istedi diye savaşa girilmez."
İkinci ders, savaşın matematiği yoktur. Savaşı; petrol, silah, ABD desteği ve medya yalanları kazanamaz. Savaşı, savaşma motivasyonu yüksek olan kazanır. ABD için para ile satın alınmış askerlerle savaşa giren Suudi-BAE ikilisi vatanları için çarpışan Yemenlileri asla yenemez. Dünyada Atatürk'le başlayan emperyalizm ile mili mücadele savaşlarını kaybeden yok.
Üçüncüsü, "Rakibini asla küçük görmeyeceksin." Bu listeyi uzatmak mümkündür fakat asıl değineceğimiz nokta, ABD'nin İran'a saldıramama faktörlerini de içeriyor.
Yemen, Suudi saldırıları ile beraber yerle bir oldu. Yüz binlerce sivil öldü. Ölmeye devam ediyor. Milyonlarca insan ve dikkatinizi çekerim, bebek ve çocuk açlıkla pençeleşiyor. Yemen, bütün halkı ile beraber açlıkla ve yoklukla terbiye edilmeye ve teslime zorlandı. Suudi-BAE-ABD-AB cephesi Yemen'e İran yanlısı ve Şii oldukları gerekçesiyle saldırdılar. Tabi ki asıl sebep bu değil. İşin aslı Yemen, coğrafi konumundan ötürü çok değerli bir yerde duruyor. Haritaya bakan herkes bunu rahatlıkla görebilir. Kızıldeniz'in çıkışında yer alan Babülmendep Boğazı stratejik değeri çok yüksek bir yer. Süveyş kanalından geçen bütün gemiler Babülmendep Boğazı'ndan Hint Okyanusu'na açılıyorlar. Bu bakımdan Süveyş kanalına eşdeğer kabul ediliyor. Babülmendep Boğazının aynı zamanda Çin'in "Deniz İpekyolu" güzergâhında olması ABD'yi rahatsız ediyor.
Yemen, Aramko'ya ait rafineriye saldırmakla Suudilere, BAE'ye, Kuveyt'e, Katar'a, Umman'a ve Bahreyn'e İran'a karşı olası bir savaşta ABD ile beraber körü körüne hareket etmeleri halinde başlarına gelecek belanın fragmanını izletti. Bu saldırıdan sonra Körfez ülkelerinin liderlerine uyku haramdır. Diğer taraftan teknolojik gelişmeler savaşın kurallarıyla beraber zarar/maliyet dengelerini çok değiştirdi. Yemen'deki Husiler, çok az bir maliyetle Suudi Arabistan'a tarihinin en acı ve en masraflı yenilgisini tattırdı. Demek ki Körfez ülkelerinin bölgedeki trilyon dolarlık yatırımları birkaç yüz bin dolar değerindeki insansız hava araçlarıyla sıfırla çarpılabiliyor. Eğer Suudi Arabistan, Yemen'in İHA'larına karşı bu kadar aciz oluyorsa İran'la top yekûn bir savaş Körfez ülkelerinin tamamını ilkçağa kadar geri götürür.
Sonuç olarak Müslümanlar imkân sahibi olamadıkları için Haçlı-Siyonist işgal zulmüne maruz kalmış değiller. Aksine dünyanın en stratejik mevkiindeler. Doğal kaynaklar ve enerji kaynaklarının çok büyük kısmına sahipler. O halde eksik olan ne? Strateji ve liderlik konusu ihmal edilmiştir. Batı dünyası çok büyük imkânlara sahip olduğu için şu an itibarıyla İslam dünyasına galebe çalmış değildir. Batılılar doğru stratejilerle avantajlar yakalamışlar. İsrail'de 1982 yılında yayınlanan Oded Yinon Planı, Batı ittifakının rehberi olmuştur.
Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli ile ekonominin stratejik planlamasını yapmıştır. Ehl-i Beyt külliyatı ise Müslümanların Batının fitnelerine karşı yekpare olarak durabilmesinin birlik ve beraberlik manifestosudur. Prof. Dr. Haydar Baş'ın vizyonu ve duruşu ise aranan ve beklenen lider profilinin ta kendisidir.
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024