Her ne kadar itirazımız olsa da ülkemiz gündemi AKP-CHP arasındaki laf dalaşlarına mahkum. Evet, laf, dedim. Çünkü iki parti de lafın ötesinde bir şey yok. Ama öyle bir laf dalaşı ki, ölçü yok, sınır yok, had yok.
Ne büyük vebaldir ki bu laf dalaşına ayetler, hadisler yanına hakaretler ekleniyor.
Bizzat kendisi belediye başkanı iken 10'dan fazla yolsuzluk, usulsüzlük davasına muhatap olan, 3 dönem belediye başkanlığı yapan Kadir Topbaş'ı görevden alan, sadece İstanbul için hazırlanan 30-40 milyarlık yolsuzluk dosyalarını rafa kaldıran iktidarın başı ve Cumhurbaşkanı ve de AKP Genel Başkanı Erdoğan, İstanbul'daki son yaşanılanları şöyle tarif etti:
'İzahı olmayanın, mizahı olur. Güya her işlerinde şeffaf olacaklardı ama gördük ki bantçı olup çıkmışlar.'
Haklı!
İstanbul'u 30, Türkiye'yi 22 yıl yöneteceksiniz ve günün sonunda 'İstanbul'un en büyük problemi deprem' diyeceksiniz.
Kanal İstanbul projesinin göbeğindeki inşaatlara, 'fakir-fukara için yapıyoruz' diyeceksin ama reklamlarını, Katar'da yayınlayacaksın.
İBB, AKP'de iken malum vakıflara milyara yakın ödemelerini alkışlayacak, kıyıları, tarihi ve SİT alanlarını arkadaşlara, yandaşlara kaçak kafe, restoran iş yerleri açmalarına müsaade edeceksin.
Belediye el değiştirince vakıfların hortumu kesip, yandaşların sahillere yaptığı kaçak 2 binden fazla kafe, restoranı yıkarsan şeffaflığını kaybedip, bantçı olursun.
Her şey bir tarafa! 'Sınırlarımız dünyanın en güvenli sınırlarıdır' deyip günün sonunda '900 binden fazla kaçak göçmen yakaladık' sözlerinin mizahı bile olmuyor!
Kıbrıs mizahı
İtalya dönüşü Sayın Erdoğan'a, 5 Türk devletinin, Rumları tanıması soruldu.
'Hafta sonu KKTC'de TEKNOFEST'in yapılacak', dedi ve KKTC'de muhteşem bir parlamento binası ve Cumhurbaşkanlığı binasını inşa ettiklerini, her ikisinin de gıpta edilecek eserler olduğunu, ekledi.
Ve 'Biz, Kıbrıs Adası'nda iki devletli çözümle tarihi sorunları geride bırakabileceğimizi düşünüyor, çalışmalarımızı bu yönde ilerletiyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması için gayretlerimizi de artırarak sürdüreceğiz. Türkiye olarak asla KKTC'yi yalnız ve kimsesiz bırakmayız." diye konuştu.
Gazeteciler, '5 Türk devleti neden Rumları tanıdı ve nasıl Türk askerini, ada da işgalci kabul etti' sorularını soramadı.
Gazeteciler, 'Rum kesiminde büyükelçilik açan 5 Türk devleti, KKTC'de de büyükelçilik açacak mı? Bu konuda bir girişimiziniz olacak mı' sorularını da soramadı.
Sorsalardı cevaplar mizah olurdu.
Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım'ın: 'Türk kamuoyunda Türk devletlerinin arasındaki muhabbeti, sevgiyi azaltmaya yönelik olumsuz haberler peydah olmuştur. Aslında o haberlere en güzel cevap Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bugün gerçekleştirdiğimiz toplantıdır.
Türk Devletleri Teşkilatı'nın Kıbrıs'la ilgili herhangi bir olumsuz tutumu yoktur' sözlerinin ne izahı ne de mizahı var.
Ayet
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Kur'an-ı Kerim'de, Necm Suresi'nde geçen "İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır." ayetini anımsatarak, "Biz, hiçbir vakit muhalefetin yaptığı gibi karşımızdakilerin tökezlemesini bekleyip, ortaya çıkan hasılanın üzerine konmaya çalışan beleşçilerden olmadık." ifadelerini kullandı.
Ayetin mizahı olmaz. İktidarında, muhalefetin de ne yaptığı bir tarafa (!) O Yüce Kitap'da, ABD Başkanına 'dostum' diye hitap edilemeyeceği, edilirse 'onlardan olacağı' açıkça beyan edilmiştir. (Maide 51)
Telef etmek
'Sayın Özel aklına her estiğinde kendince bize meydan okuyor. Yahu insan önce bir aynaya bakar. İnsan önce kendini bir ölçer, tartar, sigaya çeker. Senin siyaset seviyen bırakınız bizi, bırakınız buradaki heyeti, herhangi bir şehrimizin, herhangi bir mahallesindeki parti temsilcilerimizin bile fersah fersah gerisindedir' diyen Sayın Erdoğan, cümle sonunda: "Bakalım, cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP'li siyaset girdabında telef olup gidecek'.
Seviyeyi gördünüz mü? Mizahı ise bize düşmez!
Birkaç mizah daha
Bakan Uraloğlu: "Güney Kore'de 5G var ama Türkiye'deki 4.5G hızında değil."
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin: '20 yıl önce ilkokul yoktu... İktidara geldiklerinde başörtülü insanların tekrar okula alınmama riski var.'
Sağlık Bakanı Memişoğlu: "Türkiye'de, dünyanın en iyi sağlık hizmetlerinden birisi sunuluyor."
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: "'Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir' dedikçe rahatsız oluyorlar."
İletişim Başkanı Fahrettin Altun: "Türkiye, millî iradenin korunduğu, içeride ya da dışarıda başka herhangi bir odağın tahakkümü altına girmediği, güçlü bir demokrasidir."
Erdoğan: "Hak etmediğimiz itham ve iftiraların muhatabı olduk. Haksızlıklara maruz kaldık."
Ne büyük vebaldir ki bu laf dalaşına ayetler, hadisler yanına hakaretler ekleniyor.
Bizzat kendisi belediye başkanı iken 10'dan fazla yolsuzluk, usulsüzlük davasına muhatap olan, 3 dönem belediye başkanlığı yapan Kadir Topbaş'ı görevden alan, sadece İstanbul için hazırlanan 30-40 milyarlık yolsuzluk dosyalarını rafa kaldıran iktidarın başı ve Cumhurbaşkanı ve de AKP Genel Başkanı Erdoğan, İstanbul'daki son yaşanılanları şöyle tarif etti:
'İzahı olmayanın, mizahı olur. Güya her işlerinde şeffaf olacaklardı ama gördük ki bantçı olup çıkmışlar.'
Haklı!
İstanbul'u 30, Türkiye'yi 22 yıl yöneteceksiniz ve günün sonunda 'İstanbul'un en büyük problemi deprem' diyeceksiniz.
Kanal İstanbul projesinin göbeğindeki inşaatlara, 'fakir-fukara için yapıyoruz' diyeceksin ama reklamlarını, Katar'da yayınlayacaksın.
İBB, AKP'de iken malum vakıflara milyara yakın ödemelerini alkışlayacak, kıyıları, tarihi ve SİT alanlarını arkadaşlara, yandaşlara kaçak kafe, restoran iş yerleri açmalarına müsaade edeceksin.
Belediye el değiştirince vakıfların hortumu kesip, yandaşların sahillere yaptığı kaçak 2 binden fazla kafe, restoranı yıkarsan şeffaflığını kaybedip, bantçı olursun.
Her şey bir tarafa! 'Sınırlarımız dünyanın en güvenli sınırlarıdır' deyip günün sonunda '900 binden fazla kaçak göçmen yakaladık' sözlerinin mizahı bile olmuyor!
Kıbrıs mizahı
İtalya dönüşü Sayın Erdoğan'a, 5 Türk devletinin, Rumları tanıması soruldu.
'Hafta sonu KKTC'de TEKNOFEST'in yapılacak', dedi ve KKTC'de muhteşem bir parlamento binası ve Cumhurbaşkanlığı binasını inşa ettiklerini, her ikisinin de gıpta edilecek eserler olduğunu, ekledi.
Ve 'Biz, Kıbrıs Adası'nda iki devletli çözümle tarihi sorunları geride bırakabileceğimizi düşünüyor, çalışmalarımızı bu yönde ilerletiyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması için gayretlerimizi de artırarak sürdüreceğiz. Türkiye olarak asla KKTC'yi yalnız ve kimsesiz bırakmayız." diye konuştu.
Gazeteciler, '5 Türk devleti neden Rumları tanıdı ve nasıl Türk askerini, ada da işgalci kabul etti' sorularını soramadı.
Gazeteciler, 'Rum kesiminde büyükelçilik açan 5 Türk devleti, KKTC'de de büyükelçilik açacak mı? Bu konuda bir girişimiziniz olacak mı' sorularını da soramadı.
Sorsalardı cevaplar mizah olurdu.
Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım'ın: 'Türk kamuoyunda Türk devletlerinin arasındaki muhabbeti, sevgiyi azaltmaya yönelik olumsuz haberler peydah olmuştur. Aslında o haberlere en güzel cevap Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bugün gerçekleştirdiğimiz toplantıdır.
Türk Devletleri Teşkilatı'nın Kıbrıs'la ilgili herhangi bir olumsuz tutumu yoktur' sözlerinin ne izahı ne de mizahı var.
Ayet
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Kur'an-ı Kerim'de, Necm Suresi'nde geçen "İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır." ayetini anımsatarak, "Biz, hiçbir vakit muhalefetin yaptığı gibi karşımızdakilerin tökezlemesini bekleyip, ortaya çıkan hasılanın üzerine konmaya çalışan beleşçilerden olmadık." ifadelerini kullandı.
Ayetin mizahı olmaz. İktidarında, muhalefetin de ne yaptığı bir tarafa (!) O Yüce Kitap'da, ABD Başkanına 'dostum' diye hitap edilemeyeceği, edilirse 'onlardan olacağı' açıkça beyan edilmiştir. (Maide 51)
Telef etmek
'Sayın Özel aklına her estiğinde kendince bize meydan okuyor. Yahu insan önce bir aynaya bakar. İnsan önce kendini bir ölçer, tartar, sigaya çeker. Senin siyaset seviyen bırakınız bizi, bırakınız buradaki heyeti, herhangi bir şehrimizin, herhangi bir mahallesindeki parti temsilcilerimizin bile fersah fersah gerisindedir' diyen Sayın Erdoğan, cümle sonunda: "Bakalım, cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP'li siyaset girdabında telef olup gidecek'.
Seviyeyi gördünüz mü? Mizahı ise bize düşmez!
Birkaç mizah daha
Bakan Uraloğlu: "Güney Kore'de 5G var ama Türkiye'deki 4.5G hızında değil."
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin: '20 yıl önce ilkokul yoktu... İktidara geldiklerinde başörtülü insanların tekrar okula alınmama riski var.'
Sağlık Bakanı Memişoğlu: "Türkiye'de, dünyanın en iyi sağlık hizmetlerinden birisi sunuluyor."
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: "'Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir' dedikçe rahatsız oluyorlar."
İletişim Başkanı Fahrettin Altun: "Türkiye, millî iradenin korunduğu, içeride ya da dışarıda başka herhangi bir odağın tahakkümü altına girmediği, güçlü bir demokrasidir."
Erdoğan: "Hak etmediğimiz itham ve iftiraların muhatabı olduk. Haksızlıklara maruz kaldık."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Gerçekler ve yalanlar / 12.06.2025
- MHP’de gömlek değiştirdi / 11.06.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025
- Devlet bağımsız ise yargı da bağımsızdır / 08.06.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- MHP’de gömlek değiştirdi / 11.06.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025
- Devlet bağımsız ise yargı da bağımsızdır / 08.06.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025