Kıbrıs'ta çözüm için çareler aradık. Birleşmiş Milletler planına "evet" dedik. Silahlı kuvvetlerin Kıbrıs'tan çıkması eğiliminde olan kişiyi Cumhurbaşkanı seçtik. Sonuçta, verdiğimiz tavizlerle kaldık. Üstüne üstlük, Avrupa Birliği müzakereleri geniş ölçüde Kıbrıs şartına bağlandı. Bizi aşağıladılar. Umursamadılar. Cezalandırdılar. İnsanımız ölmesin dedik. Din kardeşlerimize karşı savaşmayalım dedik. Irak'ı Amerika ile birlikte işgal etmedik. Ama, Amerika'ya her türlü kolaylığı sağladık. Üslerimizi kullandırdık. Önce bize vereceklerine söz verdikleri yardımı kestiler. Sonra, askerimizin kafasına çuval geçirdiler. Amerika Büyükelçisi, Genelkurmay Başkanımızın görüş bildirmesine, "Kakofoni yapıyor" dedi. Kimse cevap veremedi. Kürt devleti kurulmasına, yeşil ışık yakıldı. PKK terörü sürdürüldü. Bu konuda verilen sözler tutulmadı. Tutulamadı. Terörist başı Apo, hâlâ hapishaneden emirler verebiliyor. Saddam'ı yaka paça asarlarken, Apo'nun asılması engelleniyor. Bazıları, "tezkere geçseydi bunlar olmazdı" diyor. Belki de, daha kötüleri olurdu. Bilmiyoruz. Uğraşarak randevu alıp, Bush'a giden Başbakanımız, şimdi Amerika'ya veryansın etmeye başladı. Velhasıl, Irak politikamız da tutmadı. Ne Türk'e ne Arap'a ne Kürt'e ve ne de Amerika'ya yaranabildik. Bir Ermeni sorunudur gidiyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermenilerin katledildiği söyleniyor. Savaş sırasında, Ermenilerin karşı tarafa geçtikleri ve katliamın karşılıklı yapıldığını savunuyoruz. Anlatamıyoruz. Muhtemelen, anlamak istemiyorlar. Türkiye'de bizim Ermenilerle bir sorunumuz yok. Kardeşçe yaşıyoruz. Yaman Törüner
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.