Eskiden her mahallenin bir 'Bakkal Amcası' vardı. Yapılan alışverişler veresiye defterine yazılır, aybaşı geldiğinde hesaplar yapılır ve ödeme gerçekleştirildi. Ancak, daha sonra açılan dev süpermarketler, alışveriş kültürünü hızla değiştirerek "Bakkal Amca" devrini neredeyse noktaladı.
'Neredeyse ' diyorum çünkü; kırsal kesimlerde az çok bakkaldan alışverişler devam ediyor. Özellikle büyük şehirlerde mantar gibi türeyen süpermarketler, bakkalların büyük tepkisine hedef oluyor. Ekmek dahil bütün alışverişlerin büyük marketlerden yapılmaya başlanmasıyla iflasa sürüklenen bakkallar, bu duruma isyan ederek süper marketlerin şehir dışına çıkarılmasını talep etmişti. Konuyla ilgili açıklama yapan yetkililer, işsizlikten dert yanan bakkallara:"Süpermarketleri şehir dışına çıkarmak için gerekli düzenlemeleri yapıyoruz" sözünü verseler de sonuç fos çıktı. Süpermarketler, koca gövdeleriyle bakkal amcayı nefessiz bırakmaya devam ediyor.
Durum bakkal esnafı açısından gerçekten de çok hazin bir mecraya gelmiş durumda. Ekmek dahil bütün alışverişlerin büyük marketlerden yapılmaya başlandığı günümüzde, bakkalların veresiyeli alışveriş dışında satış yapamaz hale geldiği net olarak gözleniyor.
Bilhassa büyük şehirlerdeki irili ufaklı yüzlerce bakkal elektrik, vergi, su gibi borçlarını ödeyemez hale düştüğü için icralık oldu, yüzlercesi de battı. Tabii ki bakkalların bu duruma düşmesinin bir başka temel nedeni de; yaşanılan ekonomik kriz oldu. Krizin üzerine rekabet eşitsizliği de eklenince, bakkalların boynu iyiden iyiye büküldü. Alışveriş kültürü açısında çağdaş yaşamın gereği olan tüm enstrümanları müşterilere sunan süpermarketler araçlarla evlere servis, kredi kartıyla alışveriş, ürün çeşitliliğiyle, bazı mallarda özel indirim günleri gibi cazip projelerle müşteriyi kendilerine çektikçe bakkalların kan kaybı daha da artıyor.
Düşünebiliyor musunuz, bir tarafta küçücük bir bakkal dükkanı, diğer yanda otoparkında bile onlarca bakkal kurabilecek büyüklüğe sahip dev marketler. Sizce bu savaştan kim galip çıkabilirdi ?
Geçtiğimiz günlerde bir deklarasyon yayınlayarak süper marketlerin bakkal esnafını ezdiğine dikkat çeken Bakkallar Odası yetkilileri: "Mahallelerdeki müşteriler, bakkallarına sahip çıksın. Bakkallar, mahallelerde vatandaşların sıkıntılı anlarında veresiye vererek, sorunlarının giderilmesine yardımcı olmaktadırlar. Bakkallara sahip çıkılmaması alışveriş bilinçsizliğinden kaynaklanmakta. Büyük marketlerin şehrin dışına kurulmasını istiyoruz" açıklamasını yapmıştı. Bakkalların çağrısı açık. Şimdi gözler, tüketicinin bu çağrıya ne denli kulak vereceğine çevrildi.
Geçmişte veresiye alışverişlerden dert yanan bakkallar, şimdilerde müşteri çekebilmek için veresiyeli satış kampanyaları düzenleyip, iflastan kurtulmaya çalışıyormuş. Anlayacağınız, Bakkal Amca, Mevlana'nın 'Gel Ne Olursan Ol Gel' hitabını ticari yaşama montajlayarak süper marketlere kaptırdığı müşterileri yeniden kazanma gayretinde.
Not:.....................................................
Adaletin olmadığı her yerde hayat acımasız yüzünü gösterir: Büyük balık, küçük balığı yutar.
'Neredeyse ' diyorum çünkü; kırsal kesimlerde az çok bakkaldan alışverişler devam ediyor. Özellikle büyük şehirlerde mantar gibi türeyen süpermarketler, bakkalların büyük tepkisine hedef oluyor. Ekmek dahil bütün alışverişlerin büyük marketlerden yapılmaya başlanmasıyla iflasa sürüklenen bakkallar, bu duruma isyan ederek süper marketlerin şehir dışına çıkarılmasını talep etmişti. Konuyla ilgili açıklama yapan yetkililer, işsizlikten dert yanan bakkallara:"Süpermarketleri şehir dışına çıkarmak için gerekli düzenlemeleri yapıyoruz" sözünü verseler de sonuç fos çıktı. Süpermarketler, koca gövdeleriyle bakkal amcayı nefessiz bırakmaya devam ediyor.
Durum bakkal esnafı açısından gerçekten de çok hazin bir mecraya gelmiş durumda. Ekmek dahil bütün alışverişlerin büyük marketlerden yapılmaya başlandığı günümüzde, bakkalların veresiyeli alışveriş dışında satış yapamaz hale geldiği net olarak gözleniyor.
Bilhassa büyük şehirlerdeki irili ufaklı yüzlerce bakkal elektrik, vergi, su gibi borçlarını ödeyemez hale düştüğü için icralık oldu, yüzlercesi de battı. Tabii ki bakkalların bu duruma düşmesinin bir başka temel nedeni de; yaşanılan ekonomik kriz oldu. Krizin üzerine rekabet eşitsizliği de eklenince, bakkalların boynu iyiden iyiye büküldü. Alışveriş kültürü açısında çağdaş yaşamın gereği olan tüm enstrümanları müşterilere sunan süpermarketler araçlarla evlere servis, kredi kartıyla alışveriş, ürün çeşitliliğiyle, bazı mallarda özel indirim günleri gibi cazip projelerle müşteriyi kendilerine çektikçe bakkalların kan kaybı daha da artıyor.
Düşünebiliyor musunuz, bir tarafta küçücük bir bakkal dükkanı, diğer yanda otoparkında bile onlarca bakkal kurabilecek büyüklüğe sahip dev marketler. Sizce bu savaştan kim galip çıkabilirdi ?
Geçtiğimiz günlerde bir deklarasyon yayınlayarak süper marketlerin bakkal esnafını ezdiğine dikkat çeken Bakkallar Odası yetkilileri: "Mahallelerdeki müşteriler, bakkallarına sahip çıksın. Bakkallar, mahallelerde vatandaşların sıkıntılı anlarında veresiye vererek, sorunlarının giderilmesine yardımcı olmaktadırlar. Bakkallara sahip çıkılmaması alışveriş bilinçsizliğinden kaynaklanmakta. Büyük marketlerin şehrin dışına kurulmasını istiyoruz" açıklamasını yapmıştı. Bakkalların çağrısı açık. Şimdi gözler, tüketicinin bu çağrıya ne denli kulak vereceğine çevrildi.
Geçmişte veresiye alışverişlerden dert yanan bakkallar, şimdilerde müşteri çekebilmek için veresiyeli satış kampanyaları düzenleyip, iflastan kurtulmaya çalışıyormuş. Anlayacağınız, Bakkal Amca, Mevlana'nın 'Gel Ne Olursan Ol Gel' hitabını ticari yaşama montajlayarak süper marketlere kaptırdığı müşterileri yeniden kazanma gayretinde.
Not:.....................................................
Adaletin olmadığı her yerde hayat acımasız yüzünü gösterir: Büyük balık, küçük balığı yutar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.