CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı

CHP içinde 'kimlik' arayışı ve de tartışması devam ediyor. Bu kimlik arayışı Bay Kemal veya Özgür Özel döneminde yaşanmadı. Atatürk'ün hemen vefatının ardından İsmet İnönü ile yaşanmaya başladı.

Nedeni çok açık. Çünkü CHP, Atatürk'ün açtığı yolda, gösterdiği ülküde gitmedi, götürülmek istenmedi.

ABD İslamcıları diğer ifade ile din üzerinden siyaset yapanlar, kendi ideolojilerini vatandaşa kabul ettirmek için nasıl ki milli ve dini kavramlarımızı kullandılarsa, CHP'nin başına, yönetimine gelenlerde aynı mantık ile kendi ideolojilerini hakim kılmak için Atatürk'ün adını kullandılar. 

'Sosyalist Enternasyonal' adı altında uluslararası sosyal demokrat, demokrat sosyalist ve işçi sınıfı partilerinin ortak olduğu bir organizasyon var.

Bu örgütün merkezi emperyalizmin ilk kalesi Londra'da. Türkiye'den iki parti üye; CHP ve HDP.

48 yıl önce bu örgüte üye olan CHP'nin son başkanı Özgür Özel bu yılki toplantıya gitti, konuştu, geldi ve dedi ki, 'Biz, Atatürk'ün partisiyiz'. Hadi canım sende!

Dediğim gibi dünden bugüne CHP'nin başına, yönetimine gelenler dışarıdan ithal ettikleri, bu milletin milli ve manevi değerlerine ters ideolojilerini hakim kılmak için Atatürk'ün ve CHP'nin adını kullandılar, kullanıyorlar.

İsmet İnönü'nün istifası

Bir 12 Mart'ı daha geride bıraktık. En farklısı 1970'in 12 Mart'ı idi. Asker, siyasete ayar verdi. Başbakan olan Demirel istifa etti.

O muhtırayı verenler, CHP'de 5 dönem vekillik yapan Nihat Erim'e, 'partinden istifa et, gel' dediler. 

O da istifa edip, emredenin karşısına geçip hükümeti kurma görevini aldı ve hükümeti kurdu. 

Bugün tanık olduğumuz 'CHP, Atatürk'ün partisi mi, ulusalcı mı, derin devletçi mi, ortanın solu mu, solcu mu, sosyalist mi' gibi tartışmalar o günde CHP'den istifa edip askerin emrine giren Nihat Erim'i destekleyip, desteklememek üzerinde yapılıyordu.

Bir kesim Erim hükümetini desteklemek isterken Bülent Ecevit bayrak açtı ve CHP Genel sekreterliğinden istifa etti. 

Bu istifa ve tartışmaların ardından, CHP içinde hesaplaşmaya dönüşecek olağanüstü kurultay çağrısı yapıldı.

Öyle sıradan bir kurultay değildi bu. Tartışmalar bugünkü Erdoğan- Yeniden Refah tartışmalarından da sertti ve olağanüstü kurultayda konuşan İnönü, Ecevit ile kendisi arasında bir seçim yapılması gerektiğini belirterek resti çekti; 'Ya Bülent, ya ben'

Bülent Ecevit'in cevabı

İsmet İnönü'nün konuşmasının ardından kürsüye gelen Bülent Ecevit, konuşmasında CHP'nin yörüngesinin kaydığını itiraf ediyordu.

"Aslında sorun CHP'yi eski yörüngesine veya yeni yörüngesine oturtma sorununun ötesindedir. 

Hatta sorun 'ya ben, ya Bülent' sorununun da ötesindedir. Tekrar söylüyorum, asıl öncelikli çözülmesi gereken şudur: CHP'de buyruk mu işleyecek, hukuk mu işleyecektir? Buna karar vereceğiz. 

Daha açık söylüyorum. Vereceğiniz kadar şudur: Demokratik bir partinin kanunlara saygılı özgür üyeleri mi olacağız, yoksa kapıkulları mı? Karar sizin."

Kurultay yapıldı ve Bülent Ecevit, İnönü'den fazla oy alarak CHP'ye başkan oldu.

İsmet İnönü bunu kabullenemedi ve yarım asırdır üyesi olduğu, 33 yılını genel başkan olarak geçirdiği Cumhuriyet Halk Partisi'nden istifa etti. 

Ecevit, CHP'ye dönemedi

80 darbesi ile partilerin kapatılması ve siyasi yasaklar süreci başladı. 1985'te Rahşan Ecevit adına DSP kuruldu. 1987'de Bülent Ecevit partiyi eşinden devraldı.

1992'de yasaklar kalktı ve CHP yeniden açıldı. Ecevit, 'CHP'yi Atatürk kurdu ve ben genel başkanlığını yaptım' diyerek bir birleşme adım veya açıklamasında bulunmadı.

Sahada 'Atatürkçüyüz' diyen 3 parti vardı; DSP, SHP, CHP. 

Bu üç parti Atatürk'ün izinde, gösterdiği ülküde yine birleşemedi. 94 yerel seçimlerinde CHP sadece % 4.7 oy aldı. Toplamda ise % 25 oy aldılar. İstanbul'u Erdoğan'a, Ankara'yı Melih Gökçek'e teslim ettiler. 

Günümüze gelin ve sahaya bakın. Hepsi 'Atatürk'ü izindeyiz' diyor ama oyları hep % 25'in altında.

Demek ki Atatürk'ün izinde filan değiller. Kendi ideolojilerini, Atatürk adı altında millete dayatma gayretindeler. Haliyle hep kaybetmeye mahkumdular.

Artık aldanmayın

İnsanımız artık din, milliyet, Atatürk, halkların kardeşliği, özgürlük, barış, laiklik gibi söylemlere aldanmaması lazım. 85 yıldır bu kavramlarla bizi kandırdılar, kavga ettirdiler.

Şu sese kulak verin 

"Bambaşka bir dünya geliyor, isteseniz de geliyor istemeseniz de geliyor. Bu bambaşka dünyaya bu eski kafalı, dünün ideolojik saplantılarıyla birlikte kavga ederek, sizleri kandırıp sizden oy almaya çalışan insanlarla o yarına ulaşamazsınız.

Eğer o günlere çocuklarınızı hazır etmek istiyorsanız bugünden bu değişime ayak uydurmak zorundasınız. Ben de bir kardeşiniz olarak diyorum ki; gelin birlikte hareket edelim, çocuklarımızı o yarınlara hazırlayalım…

Partinizin adaylarını değişmeye uğraşmayın, partinizi değiştirin, partinizi ancak böyle değiştirebilirsiniz." (BTP Lideri Hüseyin Baş)