Çin’in hamleleri kapitalist yürekleri hoplatıyor

ABD'nin New York kentinde gerçekleşen Birleşmiş Milletler (BM) 74. Genel Kurulu toplantısında katılımcı liderlere hitap eden ABD Başkanı Donald Trump'ın gündeminde Çin vardı.

Pekin'in 2001'de katıldığı Dünya Ticaret Örgütü yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ABD ve diğer ülkelerde milyonlarca insanın işsiz kalmasına neden olduğunu iddia eden, görüşmeleri devam eden ABD-Çin ticaret müzakerelerinde "kötü bir anlaşma" kabul etmeyeceğini ifade eden Trump'ın konuşmasını canlı yayında takip ederken kullandığı bir cümle özellikle dikkatimi çekti. 

Daha sonra orijinal İngilizce metinden de teyit ettim Trump'ın bu sözlerini.

Bakın ne diyor Trump:

"Çin büyük pazar engellerine bağlı bir ekonomik modeli benimsemiş durumda." (Orijinal metin: İt has embraced an economic model dependent on massive market barriers.)

Trump ayrıca Çin'i sert devlet sübvansiyonları ve ürün dampingleri uygulamakla da eleştirdi.

Çin'in uyguladığı ekonomi model başta ABD olmak üzere kapitalist cepheyi fazlasıyla tedirgin etmiş görünüyor. Zira bu cephenin sözcüsü konumundaki Trump'ın da ifade ettiği gibi Çin, iç pazarını yani kendi üreticisini korumak için gerekli her adımı atıyor. 

Üreticisini koruyan ve dış pazarlara ulaşabilmesi için sübvansiyon ve dampinglerle destek veren Çin, bununla da yetinmiyor ve tüketici kesimi de destekleyerek, kendi kendine yeten bir ekonomi olma yolunda hızla yürüyor. 

Trump'ın da itiraf etmeye adeta mecbur kaldığı, Çin'in kendi ekonomisini koruma hamlelerinin temelinde Milli Ekonomi Modeli var.

Rusya lideri Vladimir Putin'in davetiyle 2013 yılında Rusya Parlamentosu Duma'da gerçekleşen Prof. Dr. Haydar Baş Beyin Milli Ekonomi Modeli sunumunun ardından, Rusya'dan modelle ilgili geri dönüşümleri alan Çin modeli hayata geçirme konusunda bugün en öne geçmiş durumda.

Bugün Çin, sadece üretip başta ABD olmak üzere tüm dünyaya ucuz ürün pazarlayan bir ekonomi olmak yerine hem üreten hem de alım gücü giderek yükselen 1.5 milyara yaklaşan nüfusunun kendi için en önemli pazar olduğunu keşfetmiştir. 

Aynı zamanda ABD Dolarını devre dışı bırakma konusunda da Rusya ile birlikte adımlar atan Çin, dış ticarette milli paralarla ticaret konusu üzerinde ciddiyetle durmaktadır. 

Bütün bunları Pekin yönetimi, Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi Modeli sayesinde başarmıştır. 

Başta Çin olmak üzere Rusya ve diğer ülkelerin Milli Ekonomi Modeli'nin formüllerini bu şekilde uygulamaya devam etmesi, tüm dünyayı sömüren kapitalistlerin en büyük kâbusudur. 

Kapitalizmin sözcüsü Trump'ın sözlerinin arka planında da işte bu korku vardır. Çünkü Milli Ekonomi Modeli kapsamında atılan her adım kapitalist sömürüye vurulmuş kırılmaz bir pranga niteliğindedir.  

Yani ABD-Çin ticaret savaşları diye sık sık duyduğumuz tanımlama gerçekte kapitalizm ile Milli Ekonomi Modeli mücadelesidir. 

2017 yılındaki bir konuşmasında ABD ile Rusya arasında yaşanan mücadeleyle ilgili olarak Fransız siyasetçi Marine Le Pen, "Bu, ekonomik modellerin savaşıdır. ABD'nin tüm dünyaya dayattığı aşırı liberal modeli ile Rusya'nın uyguladığı yeni vatansever model arasında bir savaş" yorumunu yapmıştı.

Rahmetli Aliya İzzetbegonviç'in 'Hiçbir kurtuluş savaşı kaybedilmemiştir' unutulmaz sözünden hareketle, dünya insanlığı için bir kurtuluş savaşı mesabesinde olan bu savaşı da elbette vatansever model, yani Milli Ekonomi Modeli kazanacak demeyeceğim, zira bu savaş çoktan kazanılmıştır. Çünkü bugün 4 milyar insanın yaşadığı coğrafyalarda Milli Ekonomi Modeli'nin formülleri uygulanmaktadır.