Politikalar, şartlara göre oluşturulur, şartlar değişince politikalar da değiştirilir. Doğru olan genel kural budur. Şartlar değiştiği halde, politikalarını değiştirmeyenler, hem kendilerine, hem de ülkelerine büyük zarar verirler. Bunun en canlı örneği, Türkiye'nin izlediği Suriye politikasıdır. Türkiye'nin izlediği Suriye politikası ta baştan yanlış seçilmiş bir politika idi. Daha doğrusu Türkiye, bu politikayı bizzat kendi iradesiyle oluşturmamıştı. Suriye politikası, ABD'nin 'Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir ayağı idi. ABD eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice açıklamıştı: "Ortadoğu'da 22 ülkenin rejim, sınır ve haritaları değişecekti." Sıra Suriye'ye gelmişti. Bütün bu gerçekler, AKP hükümetine anlatılmış, fakat hükümet bildiğinden şaşmamış, ısrarla ve inatla Suriye politikasını sürdürmüştür. Artık gelişmeler, söz konusu politikanın yanlışlığını ve zararları açık seçik ortaya koymaktadır. Buna rağmen hükümetin bir muhasebe yapmaması gerçekten çok ilginçtir.Görülen o ki, AKP hükümeti, Suriye Devlet Başkanı Esad'ın başkanlıktan çekilmesini yani Esad düşmanlığını, politikasının eksenine almıştır. Bu, çok yanlış ve devlet adamlığıyla bağdaşmayan bir tavırdır. Çünkü siyasi ilişkiler, kişiler arasındaki düşmanlık ve dostlukları aşar. Bunlar birbirinden ayrı tutulur ve ayrı değerlendirilir. Öyle ki, kişisel olarak düşman olduğunuz bir kişiyle, siyasal ilişkide bulunabilir ve onunla millet menfaatini anlaşma yapabilirsiniz. "Esad mutlaka gitmelidir" diyerek direten Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu, daha düne kadar Esad'a "dost ve kardeş" diyorlardı. Peki, ne değişti ki, dost Esad, birdenbire düşmana dönüştü? Burada ister istemez insanın aklına şu meşhur deyiş geliyor: "Döneklerin en büyük düşmanı eski dostları olur." Suriye Devlet Başkanı Esad, bu gerçeğe işaret ederek, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun, "değiştiklerini ve döndüklerini" söylüyor.Türkiye'nin Suriye politikasını, bugüne kadar destekleyenler bile, şimdi mutlaka değişmesi gerektiğini söylüyorlar. Doğru söylüyorlar. ABD'ye uyarak, milli menfaatlerimize ters bir politika izleyen AKP hükümeti, ABD'nin Suriye ve hatta Suriye yüzünden Ortadoğu politikasını değiştirdiğini görmüyor mu? Stephen Kinzer, ABD'nin Ortadoğu politikasının çıkmaza girdiğini söylüyor ve şu tavsiyede bulunuyordu: "ABD, Ortadoğu'daki temel hedeflerini İran'ın işbirliği olmadan gerçekleştiremez. Dolayısıyla Türkiye gibi İran da ABD için çok önemli bir ülkedir. İran'daki mevcut rejimle bir çeşit pazarlık yapılması konusunda daha ciddi çaba harcanmasının gerektiğini düşünüyorum." ABD, bu yönde adımlar atmadı mı? İran ile sıcak ilişkiler ve diplomatik temaslar sağlamadı mı? Sadece bu gelişmeler bile, ABD'nin Suriye politikasını değiştirdiğini göstermesi bakımından yeterlidir. AKP hükümeti, yalnız Suriye politikası değil, aslında tüm dış politikası değiştirmeli, dış politikada geçerli olan kural ve geleneklere dönmelidir. O, kural ve geleneklerden biri, en olumsuzu düşünerek hareket etmektir. Ne yazık ki, iktidara geldiği günden itibaren AKP hükümeti tam bunun tersini yapıyor. En kötü olayı, olumlu düşünerek, çok kere de hayal ederek karar veriyor. Dahası, antlaşmalarla elde ettiğimiz haklarımızdan, karşı tarafı jest olsun diye vazgeçiyor. Bu, varlığımızı tehlikeye atan bir uygulamadır. Hiçbir devlet böyle davranmaz. Müzakerede kozlar daima elde tutulur, kozları vererek müzakere masasına oturmak, silâhsız savaş alanına çıkmak gibidir. Ne acıdır ki, AKP hükümeti, dış politikada bütün bu yanlışları yapmış ve ülkemizi büyük zararlara uğratmıştır. O bakımdan Suriye politikasıyla birlikte, tüm dış politikamızın yeniden gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi zaruri hale gelmiştir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018