Ekonomik kararlar, enine boyuna tartışılarak, geçmişe ve geleceğe bakılarak alınması gereken kararlardır. Günü kurtarmaya yönelik olan kararlar, uzun vadede daima zararlı olmuş ve başka sorunları da beraberinde getirmiştir. O bakımdan ekonomik kararlar gerektiği zaman, gerektiği şekilde alınmalıdır.
Ekonomik kararlar, daha önce alınmış kararlarla uyumlu olmalıdır. Alınan bir karar ne kadar doğru olursa olsun, diğer kararlarla uyumlu değilse, fayda yerine zarar verir. Bazı karar alıcılar, bir tek ekonomik kararla, tüm sorunların çözüleceği yanılgısına düşmektedirler. Hâlbuki böyle bir şey imkân dâhilinde değildir.
Aslında ekonomik kararlar, toplumun bütün kesimleriyle görüşülerek ve istişare edilerek alınmalıdır. Doğru olan budur, ancak ortak kararın da ayrı bir zorluğu bulunmaktadır. Özellikle demokratik ülkelerde piyasa ile oy sandığı iki zıt ucu oluşturur. Onun için iki uçtan birisini ikna etmeden, fedakârlığa rıza göstermesini sağlamadan ortak karar almak mümkün olmaz.
Alınan ekonomik kararların nasıl sonuçlar doğuracağını öngörmek, insanların davranışlarını öngörmekle gerçekleşebilir. Peki, insanların davranışları yüzde yüz öngörülebilir mi? Asla öngörülemez. Bundan dolayıdır ki, ekonomide öngörülmezlik kaçınılmazdır.
Bu gerçeği ifade etmek için şöyle denilmiştir: "Ekonomistler, ekonomi genel anlamda her şey iyi işlediği sürece sadece yorumlama yapmayı bilirler." Öngörüler kültürel, sosyal, tarihi ve dini bağlamlar hesaba katılarak yapılırsa, yararlı olurlar. Aksi halde isabet orana çok düşük kalır, hatta tam tersi de olabilir.
Ekonomi tarihine baktığımız zaman, ekonominin döngüler içerisinde hareket ettiğini görürüz. Bir başka deyişle, ekonomide sürekli yükseliş olmaz, her yükselişin bir durağanlaşması ve gerilemesi olur.
İnsanlar, bu döngülere göre hareket ederler, yani davranışlarını belirlerler. Daha yerinde bir ifadeyle, tüketim sepetimiz değiştikçe, davranışlarımız, davranışlarımız değiştikçe de ekonomi değişir. O nedenle ekonomiyi değiştirmeye insan davranış ve ilişkilerini değiştirmekten başlamak gerekir.
Thomas Sadlacek, "İyi, Kötü Ekonomi" adlı kitabında şöyle der: "Ekonominin ötesine bakmadan, ekonomi bilimi tahsil etmek hiçbir zaman insan davranışını daha iyi anlamaya yardımcı olmaz. Dolayısıyla metafizik hususları ihmal etmek bizi oldukça sönük bir ekonomi bilimine götürür." (s. 408). Bu ekonomi bilimi, insanı tam olarak tanımadığı için ekonomik sorunları çözmede çaresiz kalmaktadır.
İnsan davranışlarının ekonomideki önemi yeni yeni anlaşılmaya başlandığından "Davranışsal Ekonomi" olarak adlandırılan bir disiplin ortaya çıkmıştır. Bunu ilk defa gündeme getiren Amerikalı ekonomist Richard Thaler'e, 2017 Nobel Ekonomi ödülü verilmiştir. Richard Thaler, söz konusu çalışmasında insanın ekonomik davranışlarının psikolojik süreçlerini incelemiş, ekonomik karar almada sosyal ve duygusal etkilerin önemini tartışmıştır.
Ekonomik karar alanlar, kararlarını bu gerçekler ışığında almazlarsa, sürekli karar değiştirmek zorunda kalırlar. Kısacası meta-ekonomisiz alınan ekonomik kararlar, rakamlarla oynanan bir oyuna dönüşür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018