Deliller iktidarın aleyhine

Büyük(!) bebek katili, küçük(!) bebek katillerini gündemin arkasına itse de biz, insan olmanın gereği olarak sorgulamaya devam edeceğiz.

Bebek katliamları için Sayın Erdoğan'a, 'bu bakanları atayan sensin, istifa et' çağrısı yapıldı. Sağlık Bakanına istifa çağrısı yapıldı. 

İktidar oralı bile olmadığı gibi bu vahim olaylardan kendine düşen payı hiç mi hiç, kabul de etmedi, etmiyor. 

Sayın Erdoğan konu ile ilgili olarak 20 yılda yaptıkları hastaneleri, yatak sayılarını örnek veriyor.

O günlerin İstanbul İl Sağlık Müdürü bugünlerin Sağlık Bakanı istifa çağrılarına, 'neden istifamı istiyorsunuz? Soruşturmayı ben açtım' cevabını veriyor.

Ve "Sayın Cumhurbaşkanımız şunu söyledi; 'Ben sonuna kadar arkanızdayım, benim insanlarımın en küçük canına, malına, herhangi bir şeyine zarar veren herkese gereğini yapın.' diye bizi talimatlandırmış durumdadır. Biz, kötülerle mücadele eden iyileriz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın talimatı, 'Ne gerekiyorsa yapacaksınız dedi." Diyor.

Hukuk devletinde, kamu görevlilerinin arkasında kanun vardır, adalet vardır. Eğer arkada cumhurbaşkanı varsa demek ki o ülkede kanun, cumhurbaşkanının, kendisidir.

'Talimatımdır, gereğini yapın, sonuna kadar arkanızdayım' ne demek?

1- Bu olayda bizim zerre kadar sorumluluğumuz yoktur, demektir. 

2- Biz kanunlardan gelen görev, yükümlülük ve yetkilerimize göre değil Cumhurbaşkanımızın talimatlarına göre iş yaparız, demektir.

3- Arkamızda Cumhurbaşkanımız olduğu sürece hiç bir şeyden korkmayız, demektir.

4- 'Biz, iyi insanlarız ve kötü insanlar mücadele ediyoruz', algısını yerleştirmektir.

5- Sayın Bakan'ın, Erdoğan'a atfen kullandığı, 'insanlarımın' kavramını, yüz yıl önce padişahlar, 'kullarım' şeklinde kullanıyordu. 

Deliller iktidarın aleyhine.

Yenidoğan skandalına ilişkin ilk ihbar 27 Mart 2023'te geliyor.

İstanbul Sağlık Müdürlüğü 39 gün sonra yani 5 Mayıs 2023'te polise bildiriyor.

İlk operasyon 355 gün sonra yani 27 Nisan 2024'te yapılıyor ve bahsi geçen hastaneler 6 ay sonra bugünlerde kapatılıyor. 

Bu süre aralığında onlarca bebek ya katlediliyor ya da sakat kalıyor. Sağlık Bakanı ise 'bu kadarını yapacaklarını tahmin etmemiştim' diyor. 

Talimat neydi? Ne gerekiyorsa yapacaksınız? 

Vah, benim ülkeme! Vay, benim insanımız haline vay!

Adalet Bakanı

Süreçle ilgili; "Bir yılda 47 kişi gözaltına alındı, 22'si tutuklandı… Bebeklerin ölümüne müsaade etmeyiz… Hiç kimse yargı mensuplarımızı bu şekilde tehdit edemez ve korkutamaz' diyor ve ekliyor;

"Türkiye'de son günlerde konuşulan cezasızlık algısını ortadan kaldırmaya yönelik, toplumda infial oluşturan konularla ilgili özellikle tutuklama sebepleriyle ilgili bazı değişikliklere ihtiyaç var".

Vah ki vah!

Yenidoğan Çetesi'nin başı doktor Ferhat Sarı, PKK üyesi olma suçundan hüküm giymiş. AKP'nin 2003'teki 'Sağlıkta reform' yasası ile göreve geri dönmüş. 

Bu arada, Sayın Adalet Bakanım! Ağrı'da görev yaptığı okulda da, 12 öğrenciye cinsel istismardan suçlanan ve hakkında takipsizlik kararı verilen müdür yardımcısı K.Ç, Ordu Aybastı Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde 16 öğrenciyi cinsel istismardan tutuklanmış. 

Haberiniz var mı?

Para gelsin de nereden gelirse gelsin

'Paranın dini, milliyeti olmaz. Para gelsin de, nereden gelirse gelsin' mantığındaki 22 yıllık tek parti iktidarı daha iktidarının ilk yıllarında eğitim ve sağlık sektörünü endüstriye yani kar getiren kurumlara dönüştürmeye başladı. 

Öyle ki Sayın Erdoğan 2003 yılında, 'Sağlıkta Dönüşüm Projesi' için  'Israrla söylüyorum, nasıl dünyada her şeyin serbest piyasası varsa sağlıkta da serbest piyasa oluşmalıdır' diyordu.

Oluşturdular da! Medyaya yansıyan verilere göre son 20 yılda ülkemizde özel hastanelerin sektördeki payı yüzde 23'den yüzde 40'a ulaştı. 

Sağlık Bakanlığı'nın raporuna göre yeni doğan yoğun bakım yataklarının yüzde 56'sından fazlası özel hastanelerin kontrolünde. Özel sektör, 565 hastane ile Türkiye sağlık ortamının 3'te birini kontrol ediyor.

Sağlık Bakanlığı'nın 2022 verilere göre İstanbul'da toplam 234 hastane var. Bu hastanelerin 54'ü Sağlık Bakanlığı'na, 16'sı üniversite hastanelerine, 164'ü ise özel sektöre ait. Yani İstanbul'da her 3 hastaneden 2'si özel sektörün tekelinde.

Devleti ekonomiden çek, tarım ve hayvancılıktan çek, eğitimden ve sağlıktan çek, saniyeden ve savunma saniyesinden çek. Her şeyi özel sektöre devret. 

Sonra 'güçlü Türkiye'den rahatsız olanlar var, önümüzü kesmek istiyor' de. Vatandaşa vergi üstüne vergi yükle. Yetinme! Emekliler, 'ekonomiye yük' de. İtirazı olanları kolluk kuvvetleri ile ablukaya al, yeni kanunlarla mahkeme mahkeme dolaştır. 

Devlet ve milletimizin asıl yükü ortada. Taşıyıp, taşımama kararı da milletindir.