Demir Kubbe aşılmaz değilmiş

İsrail'in Gazze'yi hedef alan vahşi saldırıları birinci yılını 7 Ekim'de dolduracak. Bir yıldır durdurulamayan İsrail, başka noktaları da kanatma peşinde.

Şimdi Lübnan'a yönelen İsrail vahşeti, bölge ülkeleri buna 'adam gibi' dur diyene kadar yayılmaya devam edecek.

Ancak ne yazık ki, İslam coğrafyasında İsrail cüretkârlığına dur diyebilecek bir devlet maalesef yok.

İsrail karşısında bölgedeki İslam ülkelerini yöneten politikacıların ya da kralların neden karşı duramayacağının yanıtı, Gazze savaşı başladığında İsrail Başbakanı Netanyahu'nun yaptığı bir açıklamada verilmişti. 

Gazze'deki katliam başladıktan 1 ay sonra, 13 Kasım 2023'te Netahyahu, İsrail saldırılarına tepki gösteren bölge ülkelerinin liderlerine, "Çıkarlarınızı korumak istiyorsanız tek bir şey yapmalısınız; Sessiz kalın" tehdidini savurmuştu. 

Netanyahu'nun bu tehdidi bölgedeki bütün liderler üzerinde etkili olurken, tek etkilenmeyen güç Hizbullah olmuştu.

Zira devlet olmamasına rağmen, İsrail'e karşı mücadele eden İslam coğrafyasındaki tek güç şehit Hasan Nasrallah'ın 30 yıldır şekillendirdiği Hizbullah'tı.

Nasrallah'ın büyük bir lider ve dava adamı olduğunu onun vefatından sonra Hizbullah'ın neredeyse hiç sarsılmadan İsrail'le savaşmasından anlayabilirsiniz.

Bakınız, önceki gün sabah saatlerinde İsrail'in Lübnan'a yönelik kara harekatına giriştiği haberleri gelmeye başladı. Ancak birkaç saat sonra İsrail piyadelerinin Lübnan'a ancak 400 metre girebildikleri sonrasında ise geri çekildikleri ortaya çıktı. 

Yani İsrail'in cesaretinin büyüklüğü sadece 400 metre…

Karadan savaş, yukarıdan bomba yağdırmaya benzemez. Üstelik karşısında Hizbullah mücahitleri varken…

Hizbullah'ın askeri gücünün en caydırıcı yönü karadaki savaş kabiliyeti olduğunu görmek gerekiyor. Bu yüzden İsrail'in karadan Lübnan'a girmesi imkânsız değil ama kesinlikle bedeli ağır ödenecek ve zor olacağı kanısındayım.

Bölge savaşı mı dünya savaşı mı?

İran'ın misillemesi bence tüm taraflar için beklenen bir şeydi. Zira İran, Nasrallah suikastını yanıtsız bıraksaydı bölgede müttefiki gruplar nezdinde güvenini tamamen kaybetmekle karşı karşıya kalabilirdi. Bu yüzden Nisan ayındaki dronlarla gerçekleştirdiği saldırıdan sonra dozu bir tık daha artıran İran bu defa süpersonik füzelerin de kullanıldığı bir saldırıyla İsrail'i hedef aldı.

İsrail saldırının etkisiz olduğunu kanıtlama telaşına düşerken İran ise etkili olduğunu iddia ediyor. Ancak İsrail'deki iktidardan halka yönelik yapılan 'kimse görüntü paylaşmasın' çağrısı, İran misillemesine çok da etkisiz denilemeyeceğini gösteriyor. 

İran'ın İsrail'i hedef alan saldırının gösterdiği en önemli gerçek bence İsrail'in Demir Kubbe savunma sisteminin aşılabilir olduğunu

göstermesi oldu.

Anlaşıldığı kadarıyla misilleme de olsa taraflar tepkilerini kontrollü yapmaya dikkat ediyor. 

Bu bağlamda Reuters haber ajansı, İran'ın Rusya ve ABD'yi İsrail'e yönelik bir saldırı konusunda önceden uyardığını iddia etti. Ajans, Moskova ve Washington'un İran ordusunun İsrail hedeflerine saldırma planlarından haberdar olduklarına dair güvence veriyor.

Bu iddia doğruysa İran İsrail'le doğrudan bir savaş istemiyor demektir. 

Pekiş, İsrail İran'la böyle bir savaş ister mi? Bu sorunun cevabı da hayırdır. 

Ancak İsrail, İran'ın misillemesini karşılıksız bırakmayacağını açıkladı. ABD medyasının iddiasına göre İsrail, birkaç gün içerisinde İran'ın petrol tesislerine bir karşı saldırı düzenleyebilir, ancak İsrail'in bu konuda çok da acele etmemesi de mümkün.

Çünkü İran Devrim Muhafızları Ordusu, İsrail'in son saldırıya askeri yanıt vermesi halinde "yıkıcı karşılık" göreceği uyarısında bulunmuştu.

Çoğunlukla burnunun dikine giden İsrail'in davranışı bu konuda belirleyici olacak. 

Görünen o ki, İsrail'in hamleleri önce bölgesel bir savaşı, sonrasında ise dünya savaşını davet ediyor.