İktidarın yasa tanımazlığı her geçen gün daha artıyor. Durum gittikçe vahim hale geliyor. Son olarak İçişleri Bakanı Efkan Ala diklendi.Ala, Meclis'te yaptığı konuşmada, "Anayasada diyor ki, 'milletindir egemenlik, millet bu egemenliğini devletin anayasal kurumları eliyle kullanır.' Millet egemenliğini milletvekilleri eli ile kullanır, referandum yoluyla kullanır. Hiçbir anayasal kurum millet egemenliği kullanma yetkisine sahip değildir, tanımıyorum" dedi.Ala'nın rahatsız olduğu Anayasa'nın 6. maddesi, "Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz." amir hükmüne sahip.7, 8 ve 9. maddeler ise, egemenliğin kullanılacağı anayasal kurumları belirler: "Madde 7- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir. Bu yetki devredilemez.Madde 8- Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.Madde 9- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır."Egemenliğin, birbiriyle hiyerarşik bağı olmayan bu üç kuruma dağıtılması kuvvetler ayrılığıdır.Ancak ülkemizde yasama ve yürütmenin ayrılığından bahsetmek mümkün değil. İç güvenlik yasası olarak bilinen tasarının, "öyle ya da böyle çıkacak" denmesi, vekillerin de bu talimata uygun olarak kan akıtma pahasına gayret göstermesi Meclis'in bağımsız olmadığının, yürütmenin kontrolünde olduğunun en basit göstergesi.Geriye iktidarın kendine engel gördüğü "yargı" kalıyor. İktidar bu yetkiyi de istiyor. Ala'nın cümleleri bize bunu anlatıyor.Gerçi 12 Eylül referandumu neticesinde HSYK'nın yapısı değiştirilmiş, Danıştay'ın yetkileri kısıtlanmıştı. Bu anayasa değişikliği ile yürütme, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle "demokratik krallık"a da kavuşmuştu.Nitekim, 12 Eylül 2010 referandumundan sonra TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, "Bu değişikliklerle 'egemenlik kayıtsız-şartsız milletindir' sözünü öne çıkarmış olduk, yargı ve askerin siyasete müdahalesini engelledik" demişti.17 ve 25 Aralık'tan sonra yaşananlar da, iktidarın yargıya hükmetme eğilimini açık bir biçimde gözler önüne serdi. Şimdi de "eksiği var fazlası yok" dedikleri iç güvenlik yasası ile yargıya ait bazı yetkiler yürütme organlarına da tanınıyor.Ama iktidara bu da yetmiyor. Daha da fazlasını istiyor. "Astığım astık, kestiğim kestik" olsun istiyor.İşte bu yüzden yargı bağımsız olmalıdır. İktidarın doymak bilmez iştahını, bitmek bilmez ihtirasını sınırlasın diye. Yasa ve nizama uygun davransın, "mahkeme kararına gerek yok, kapısını kırın alın o adamı" demesin, millete zulmetmesin diye egemenlik tek elde toplanmamalıdır. İktidar yasaları tanısın diye kuvvetler ayrılığı gereklidir.Ama bu iktidar oylarını artırdıkça, kendini egemenliğin tek unsuru, tek temsilcisi görüyor. Halbuki millet size sırtınıza bir de yargı cübbesi geçirin diye değil, anayasa ve yasalarla sınırlı görev ve yetkileriniz için oy veriyor.Millet demokratik krallık istemiyor, demokratik hükümet, demokratik Meclis istiyor.Bu nedenle, 7 Haziran'da Prof. Dr. Haydar Baş'ı iktidara taşıyıp, bu demokratik krallığa son verelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gökhan Avcı / diğer yazıları
- Hem suçlu hem güçlü / 05.04.2015
- İktidardaki muhalefet / 03.04.2015
- 'Demokratik krallık' / 11.03.2015
- Nereden nereye / 07.03.2015
- Eğrisi mi, doğrusu mu? / 02.03.2015
- Hata fırsatı vermeyelim / 21.02.2015
- Batı'dan ithal mal / 20.02.2015
- Hayaller ve gerçekler / 11.02.2015
- O gömlek pek eğreti durdu / 10.02.2015
- İçimizden görünenlerle değil, içimizden olanlarla bir olalım / 06.02.2015
- İktidardaki muhalefet / 03.04.2015
- 'Demokratik krallık' / 11.03.2015
- Nereden nereye / 07.03.2015
- Eğrisi mi, doğrusu mu? / 02.03.2015
- Hata fırsatı vermeyelim / 21.02.2015
- Batı'dan ithal mal / 20.02.2015
- Hayaller ve gerçekler / 11.02.2015
- O gömlek pek eğreti durdu / 10.02.2015
- İçimizden görünenlerle değil, içimizden olanlarla bir olalım / 06.02.2015