Türkiye Cumhuriyeti 79 yıl önce kurulmuş olmasına rağmen, şu an milli bir "devlet politikası" olduğundan söz etmek mümkün değildir. Bugüne kadar yaşamış olan ve halen mevcut bulunan partilerin hükümet olduklarında uymak zorunda olacakları bir devlet politikası mevcut olmadığından gelen giden her parti kendi zihniyeti doğrultusunda kararlar alıp uygulamış, hatta devletin ve milletin yararına olmayacak bir çok icraata da bu şekilde imza koyma fırsatını bulmuşlardır.
Eğer devletimizin, bir devlet politikası olmuş olsa idi, icraat makamına gelen hiçbir parti devlet ve millet yararına olmayacak hiçbir icraata cesaret dahi edememiş olurdu.
Nitekim en son hayata geçirilen AB uyum yasalarında da aynı eksikliğin neticesinde bir yığın tehlikeli madde altına 'olur' imzaları atılmıştır.
Bir devletin politikasında 30.000 insanını katleden bir katilin affedileceği gibi bir hüküm yer alabilir mi? Elbette böyle bir hükmü kabul edebilecek bir devlet düşünülemez.
Ancak bizim memleketimizde yaşanmış böyle bir acı tablonun sonunda yakalandığından bugüne İmralı adasında son derece konforlu bir hükümlülük süresinin ardından affedilmiş bir Apo karşımıza çıktı.
Yine, mevcut söz sahibi partilerin hatırı sayılır bir çalışma ile hayatımıza sokmaya başardıkları bir diğer kanun maddesi de Dernekler Kanunu'nda değişikliği öngören cemaat vakıflarının mal, mülk ve toprak edinebilmelerini yasal hale getiren hükümdür.
Bu hükmün doğurabileği neticeler de insanın tüylerini ürpertecek cinstendir. Zira Türkiye'deki yabancı vakıfların edinebilecekleri toprak veya gayr-i menkul gibi taşınmazlar sayesinde İsrail örneği bir devletin memleketimizin herhangi bir köşesinde hayat bulabileceği tehlikesi ile karşı karşıya bırakıldık.
Maalesef mevcut iktidar ve muhalefet partileri bugün batılılaşma sürecini, Atatürkçülük adı altında, aynı zamanda bir devlet politikası olarak sürdürmektedirler.
Amerikan Associated Press muhabiri Miss Ring Atatürk'e, Türkiye'nin ne zaman batılılaşacağını, Amerikanlaşacağını sorar. Atatürk şu cevabı verir:
"Türkiye bir maymun değildir. Hiçbir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak ne de batılılaşacaktır. Türkiye yalnızca özleşecektir."
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusunun belirlediği ve hedefe yerleştirdiği bu milli politikayı eğer bugüne kadar koruyabilmiş olsaydık, kanunlaşan bu ve buna benzer maddelerin altına hiçbir kuvvet imza koyamazdı.
Ancak, ümitlerin tükenmiş gibi göründüğü, tam da kritik bir dönemeçte milli iradeyi ve milli devlet politikalarını yeniden diriltecek bir kadro Türkiye'nin yolunu açıyor. Milli mücadele BTP kadrolarıyla yeniden başlatıldı. Milletimiz hiç ama hiç üzülmesin.
Eğer devletimizin, bir devlet politikası olmuş olsa idi, icraat makamına gelen hiçbir parti devlet ve millet yararına olmayacak hiçbir icraata cesaret dahi edememiş olurdu.
Nitekim en son hayata geçirilen AB uyum yasalarında da aynı eksikliğin neticesinde bir yığın tehlikeli madde altına 'olur' imzaları atılmıştır.
Bir devletin politikasında 30.000 insanını katleden bir katilin affedileceği gibi bir hüküm yer alabilir mi? Elbette böyle bir hükmü kabul edebilecek bir devlet düşünülemez.
Ancak bizim memleketimizde yaşanmış böyle bir acı tablonun sonunda yakalandığından bugüne İmralı adasında son derece konforlu bir hükümlülük süresinin ardından affedilmiş bir Apo karşımıza çıktı.
Yine, mevcut söz sahibi partilerin hatırı sayılır bir çalışma ile hayatımıza sokmaya başardıkları bir diğer kanun maddesi de Dernekler Kanunu'nda değişikliği öngören cemaat vakıflarının mal, mülk ve toprak edinebilmelerini yasal hale getiren hükümdür.
Bu hükmün doğurabileği neticeler de insanın tüylerini ürpertecek cinstendir. Zira Türkiye'deki yabancı vakıfların edinebilecekleri toprak veya gayr-i menkul gibi taşınmazlar sayesinde İsrail örneği bir devletin memleketimizin herhangi bir köşesinde hayat bulabileceği tehlikesi ile karşı karşıya bırakıldık.
Maalesef mevcut iktidar ve muhalefet partileri bugün batılılaşma sürecini, Atatürkçülük adı altında, aynı zamanda bir devlet politikası olarak sürdürmektedirler.
Amerikan Associated Press muhabiri Miss Ring Atatürk'e, Türkiye'nin ne zaman batılılaşacağını, Amerikanlaşacağını sorar. Atatürk şu cevabı verir:
"Türkiye bir maymun değildir. Hiçbir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak ne de batılılaşacaktır. Türkiye yalnızca özleşecektir."
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusunun belirlediği ve hedefe yerleştirdiği bu milli politikayı eğer bugüne kadar koruyabilmiş olsaydık, kanunlaşan bu ve buna benzer maddelerin altına hiçbir kuvvet imza koyamazdı.
Ancak, ümitlerin tükenmiş gibi göründüğü, tam da kritik bir dönemeçte milli iradeyi ve milli devlet politikalarını yeniden diriltecek bir kadro Türkiye'nin yolunu açıyor. Milli mücadele BTP kadrolarıyla yeniden başlatıldı. Milletimiz hiç ama hiç üzülmesin.
Ali Haydar Aktaş / diğer yazıları
- IMF'nin kurban listesi / 05.11.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002