Sermayedarların kurduğu ABD yönetimine karşı, ABD halkından itirazlar yükselmeye başladı. Özellikle ABD'nin ulusalcı kesimi, yönetimin yalnızca sermayedarlara -ki sermayedarların çoğu Yahudilerdir- hizmet ettiğinin farkına geç de olsa vardı. ABD'de irili ufaklı 600 civarında dernek, sermayedarların aleyhinde faaliyet gösteriyor ve ulusalcılığı savunuyor. Bu derneklerin etkileri tartışılabilir, ama bir gerçek var ki, etkileri ve güçleri her geçen gün artmaktadır. Kimisi, bu ve buna benzer sebeplerden dolayı sermayedarların ABD'yi terk etme kararı aldığını söylüyor. Kimisine göre de sermayedarlar, ABD'yi yıkma ve dağıtma peşindeler. Bu görüşleri şüpheyle karşılamak gerekir. Ancak şu kesin ki, sermayedarlar devletsiz bir dünya düşünüyorlar. Sadece düşünmekle de kalmıyor, o yolda hayli mesafe de almış durumdalar. Söz konusu gelişmelerin, hedeflenen sonuca varacağından emin değiliz, ancak kat edilen yolu da görmezlikten gelemeyiz.Devletsiz dünya için atılan en önemli adımlardan biri, ülke sınırlarının aşılması ve anlamsızlaştırılmasıdır. Öyle ki, birçok ülkenin sınırı sadece toprak ve harita üzerinde kalmıştır. Sermayedarlar, ulus-üstü şirketlerle o sınırları çoktan aşmışlar. Dünyanın çeşitli ülkelerinde "üretim bölgeleri" ve "serbest bölgeler" kuran sermayedarlar, bağımsız devletler gibi "bağımsız adacıklar" oluşturdular. Söz gelimi "adacık" diyoruz, kurulan bölgelerin sayılarına, yüzölçümlerine ve o bölgelerde çalışan nüfusa bakıldığında, adacıkların, birçok devletten büyük olduğu görülür. Devletsizleştirme yolunda atılan bir diğer adım da büyük şehirleri, dünya şehri ilân ederek, farklı bir statüye kavuşturma girişimleridir. Sermayedarlar, ulus-üstü şirketlerine ev sahipliği yapan büyük şehirleri, şehir devletlerine dönüştürmeyi plânlıyorlar. O şehirlerde yaşayan bazı kişileri, ulus-üstü şirketlerde iş vererek, çıkar sağlayarak, gelir ve hayat düzeylerini arttırarak, yanlarına çekiyorlar.Sonra çeşitli sebep ve bahaneler uydurarak, üs olarak seçilen bu şehirlere yeni yerleşimi engelliyorlar. Böylece devlet içinde devletçikler oluşturmayı başarıyorlar. Oyunun içyüzünü ve büyüklüğünü göremeyenler ise, halinden memnun bir şekilde yaşayıp gidiyor. Bu şehirlere karşı özentiyi arttırmak için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Bunlardan biri, medya kanalıyla propaganda yapmaktır. Ayrı bir statü vermek için seçilen şehirlerde, yaptıkları işlerden bir diğeri de, o şehirlerde uluslararası etkinlikler düzenlemektir. Etkinliklerde halka şirin görünmeye çalışılır, ikram ve bağışlarda bulunulur. Bunun gibi daha değişik gönül alıcı faaliyetler yapılır.Yapılan tüm işlerin kılıfı demokrasi, liberalizm ve küreselleşmedir. Gerçekte ise ulus-üstü şirketlerin uygulamaları demokrasiyi geçersiz kılmaktadır. Jürgen Habermas, bunu şu sözlerle anlatır: "İktidar demokratikleştirilirken, para demokratikleştirilmemektedir. Bu sebeple toplumun kendini demokratik usullerle idare imkânı kendiliğinden iptal olmaktadır." Demek ki, demokrasi iddiası şekilden öteye geçememektedir.Bazıları, "Tehlikeyi anladık, sermayedarlar devletsiz dünya hedefine doğru hızla yol alıyor, peki bizim ne yapmamız gerekir?" diye sorulabilir. Yapılması gereken iş, ulusal değerlere ve devlete sahip çıkmaktır. Aslında devletsiz dünya gelişmelerinin önünde tek engel, her ülkede var olan ulusalcılardır. Ulusalcılık, tabii, doğru ve milletten yana olan bir akımdır. Onun içindir ki, eninde ve sonunda ulusalcılar kazanacak ve ulusal devletlerini sermayedarların saldırılarından koruyacaktır. Ancak, ulusalcıların bunu başarabilmesi için, küreselleşmeye karşı yegâne silâh olan, "Milli Ekonomi Modeli" ve "Sosyal Devlet-Milli Devlet" tezine sarılmaları şarttır. Başka türlü bir savunma ile ulusalcıların da zafer kazanma ihtimali görülmemektedir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018