4 maçta 3 yenilgi, resmen dibe vurduk!
Hollanda ve Romanya'dan sonra Macaristan'a da kaybeden A milli futbol takımımız Dünya Kupasına gitme umutlarını daha yolun başında bitirdi.
Macarlar karşısında oynanan oyun bize gösterdi ki ortada takım makım yok.
Sahada 11 adam var ama tesadüfen orada gibiler.
Sanki tribünden kura ile seçip forma giydirmişler.
Ortada takım ruhundan gram örnek yok...
Galatasaray, Fenerbahçe, Liverpool, A.Madrid, B. Leverkusen gibi köklü külüplerde forma giyen futbolcular biraraya gelince futbol topuna karpuz muamelesi yapan uzaylılar gibi davranıyor.
Üzerlerinde taşıdıkları ayyıldızlı formayı hak etmeyen bir futbolcu grubu...
4 maçta 3 yenilgi alan takımın teknik direktörü "önemli olan istikrar, istifa etmeyi düşünmüyorum" diyebiliyor.
Aslında 4 maçın 3'ünü kaybetmek önemli bir istikrar göstergesi, hakkını yememek lazım.
Sorumlu sadece teknik heyet ve futbolcular değil elbette.
İşin bir de TFF ayağı var.
Beşiktaş gibi asırlık bir çınarı iflas noktasına getiren bir şahıs ülke futbolunu yönetirse ortaya çıkacak tablo da bu olur elbette.
Bir spor politikamız bile yok
Futbolu bizim kadar ciddiye alan ama buna rağmen bu kadar başarısız olan ikinci bir ülke var mı çok merak ediyorum.
Yayın gelirleri bakımından Avrupa'nın en pahalı 6. ya da 7. ligine sahibiz ama ortaya çıkan sportif başarı çok ama çok gerilerde.
'Niye böyle?' sorusunun cevabı çok uzun, çok karmaşık.
Üzerinde pek konuşulmuyor ama belki bu konudaki en büyük nedenlerden biri ülke olarak bir spor politikamızın olmamasıdır.
Gerçekten Türkiye'nin spor politikası nedir?
Bu alanda nasıl bir Türkiye hedeflenmektedir, nasıl bir Türk genci yetiştirilmek istenmektedir, ya da böyle bir hedef var mıdır?
El cevap; yok! Ama olması lazım.
Her alanda ay-yıldızlı bayrağımızı gururla dalgalandıracak sporcular yetiştirilmesi, bunun için gerekli alt yapının kurulması gerekiyor.
Bunu yaparken sporcularımıza milli manevi değerlerimizi de aşılamalıyız.
Yani futbolcumuz, basketbolcumuz, güreşçimiz vs. Müslüman Türk genci kimliğinin hakkını verecek, bu mukaddes kimliğin örnek birer ferdi olabilecek kişilikte olmalıdır.
Ne demişti Mustafa Kemal Atatürk: "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."
Evet… aynen böyle olmalı.
Bunu yaparsak ne olur biliyor musunuz?
Para için mücadele eden, parayı bulduktan sonra bar-pavyon dolaşan, kendini milletinden üstün gören, üstelik de başarı anlamında ortaya hiçbir şey koyamayan sözde sporculardan kurtulmuş oluruz!
Hollanda ve Romanya'dan sonra Macaristan'a da kaybeden A milli futbol takımımız Dünya Kupasına gitme umutlarını daha yolun başında bitirdi.
Macarlar karşısında oynanan oyun bize gösterdi ki ortada takım makım yok.
Sahada 11 adam var ama tesadüfen orada gibiler.
Sanki tribünden kura ile seçip forma giydirmişler.
Ortada takım ruhundan gram örnek yok...
Galatasaray, Fenerbahçe, Liverpool, A.Madrid, B. Leverkusen gibi köklü külüplerde forma giyen futbolcular biraraya gelince futbol topuna karpuz muamelesi yapan uzaylılar gibi davranıyor.
Üzerlerinde taşıdıkları ayyıldızlı formayı hak etmeyen bir futbolcu grubu...
4 maçta 3 yenilgi alan takımın teknik direktörü "önemli olan istikrar, istifa etmeyi düşünmüyorum" diyebiliyor.
Aslında 4 maçın 3'ünü kaybetmek önemli bir istikrar göstergesi, hakkını yememek lazım.
Sorumlu sadece teknik heyet ve futbolcular değil elbette.
İşin bir de TFF ayağı var.
Beşiktaş gibi asırlık bir çınarı iflas noktasına getiren bir şahıs ülke futbolunu yönetirse ortaya çıkacak tablo da bu olur elbette.
Bir spor politikamız bile yok
Futbolu bizim kadar ciddiye alan ama buna rağmen bu kadar başarısız olan ikinci bir ülke var mı çok merak ediyorum.
Yayın gelirleri bakımından Avrupa'nın en pahalı 6. ya da 7. ligine sahibiz ama ortaya çıkan sportif başarı çok ama çok gerilerde.
'Niye böyle?' sorusunun cevabı çok uzun, çok karmaşık.
Üzerinde pek konuşulmuyor ama belki bu konudaki en büyük nedenlerden biri ülke olarak bir spor politikamızın olmamasıdır.
Gerçekten Türkiye'nin spor politikası nedir?
Bu alanda nasıl bir Türkiye hedeflenmektedir, nasıl bir Türk genci yetiştirilmek istenmektedir, ya da böyle bir hedef var mıdır?
El cevap; yok! Ama olması lazım.
Her alanda ay-yıldızlı bayrağımızı gururla dalgalandıracak sporcular yetiştirilmesi, bunun için gerekli alt yapının kurulması gerekiyor.
Bunu yaparken sporcularımıza milli manevi değerlerimizi de aşılamalıyız.
Yani futbolcumuz, basketbolcumuz, güreşçimiz vs. Müslüman Türk genci kimliğinin hakkını verecek, bu mukaddes kimliğin örnek birer ferdi olabilecek kişilikte olmalıdır.
Ne demişti Mustafa Kemal Atatürk: "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."
Evet… aynen böyle olmalı.
Bunu yaparsak ne olur biliyor musunuz?
Para için mücadele eden, parayı bulduktan sonra bar-pavyon dolaşan, kendini milletinden üstün gören, üstelik de başarı anlamında ortaya hiçbir şey koyamayan sözde sporculardan kurtulmuş oluruz!
Bayram Coşkun / diğer yazıları
- Rest çekerken verilen tavizlerin söylenmesi / 26.09.2022
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021