Dini güncelleme fitnesi

İlk peygamber Hz. Adem'den son peygamber Hz. Muhammed'e kadar tüm nebi ve resullerin yaşayıp tebliğ ettikleri dinin ortak adıdır İslam?
Hz. Muhammed (s.a.a.), Elest bezminden mahşer gününe rahmet ve şefaat peygamberidir. 
(Enbiya, 107; Sebe 23).
Peygamberlerin şahı Muhammed Mustafa'nın kıyamet gününe geçerli olmak üzere tebliğ ettiği son ve yegâne hak din de İslam'dır (Âl-i İmran, 19).
İslam dininin en temel iki vasfından biri, ilahî olması; diğeri, Allah'a ve O'nun Resulü'ne teslimiyettir.
Dinde ilk defa güncelleme teşebbüsüne kalkan Şeytan'dır.
Şeytan, Yüce Allah'ın "Âdem'e secde edin" emri karşısında, emredene ve emredilene teslimiyet göstermek yerine; akıl ve kıyas yöntemiyle, kendince emri güncellemeye ve kendine uydurmaya kalkıştı? Ben ondan hayırlıyım; zira beni ateşten, onu ise balçıktan yarattın, diyerek secde etmedi, böbürlendi, kâfirlerden oldu, inkarcıların önderi olarak ilahi rahmetten ebediyyen mahrum kaldı (A'raf 11-12). 
Şeytan, Hz. Âdem'e secde ve itaati kendince güncelleyip terk ederek Allah'ı reddetti.
Hz. Peygamber devrinde de bu türden girişimler yaşandı; Yüce Allah, Hz. Peygamberi ikaz buyurdu.
Bir rivayette Sakif oğulları, diğerinde Mekke müşrikleri, Hz. Peygamber'e, İslam'ın bazı temel ölçülerine karşı kendilerine şu özel bir müsamaha gösterilmesi durumunda Müslüman olacaklarını söylediler:
- Ne olacak putlarımızı elinle şöyle bir sıvazla?
- Biz yanına gelince gariban Müslüman takımı biraz uzaklaştır, bize yer aç?
- Mekke'yi mukaddes kıldığın gibi, şu bizim vadiyi de mübarek ilan et.,
- Önümüzdeki yıl zekattan ve alışana kadar cihaddan bizi muaf kıl.
- Namazı rukü' ve secdesiz kılalım.
- Faiz alacaklarımızı tahsil edelim 
(Vahidî, Esbab-ı Nüzül, s. 202 vd.; Suyûtî, Lübâbun-Nukûi, s. 233 vd; Taberî, Tefsir, XV/ 88 vd; Zemahşerî,  el-Keşşâf, XI/ 460 vd, Beyrut tarihsiz; Beyhaki, Azab'ul-Kabr, 113).
Özetle vaziyete uydurulmuş bir İslam talep etmişlerdi. Hz. Peygamber, bunların Müslüman olma ihtimalini dikkate alarak bu teklifleri zihninde düşünmeye başladığında; şu açık ilahî ikaz nazil oldu:
"Sana vahy ettiğimizden başka bir şeyi uydurup bize isnat etmen için seni, nerdeyse, vahy ettiğimizden saptıracaklar ve güya ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi.
Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin.
İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın" (İsra, 73-75).
İslam'ın nasları ve temel esasları bağlamında güncellemelere ve aklî uydurmalara karşı, Rasulullah'ın şahsında kıyamet gününe kadar  Müslümanlara şu dehşet ilahî ikaz söz konusudur:
"Bu (Kur'ân), âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. Eğer o (Muhammed), bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık. Hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız. Şüphesiz bu, takvâ sahipleri için bir öğüttür" 
(Hakka, 43-48).
Hz. Peygamber'den sonraki Sakife seçimleri bu bağlamda detaylıca ele alınması gereken hayati bir konudur.
İslam'ın güncellenmesi fitnesi bağlamında Muaviye saltanatı en büyük adımların atıldığı süreçtir.
Muaviye, Kur'anda "Allah ve Resulüne harp açmak" olarak nitelendirilen faizi meşrulaştırmıştır. (Muvattâ, Büyû' 33 /634; Nesâî, Büyû' 47/ 279; İbn Mâce, Sünnet, 2).
Aynı Muaviye, meşru halife İmam Ali'ye karşı darbe girişimi için Hristiyan Bizans'la anlaşma yapmış; Bizans kralı II. Konstans'a günlük bin Dinar altın (Yıllık 1533 kg.), 1 at ve 1 köle vermeyi taahhüt edip ödemiştir. (Mesudî, Muruc, 1/329; C. Avcı, İslam Bizans İlişkileri, s.60-65, TTK Yay., Ankara 2015).
Oğlu Yezid ise Bizans ile yapılan bu anlaşmayı 30 yıl uzatmıştır (Mesudî, Murûcu'z-Zeheb, I/329, Beyrut, 1965; M. Hamidullah, el-Vesaik, s. 544; Belâzurî, Futûhu'l-Buldan, s. 209).
Dinin güncellenmesi fitnesi, İngiliz Sömürgeler Bakanlığı ve Katolik Cizvit papazları maharetiyle Hindistan'da 1582'de "Din-i İlahî" olarak zuhur etmiştir.
Bu süreçte Babürlü Türk hükümdarı Ekber Şah'ın sarayına, İngiliz kraliyet ailesinden özel eğitimli Sir Thomas Roe, Katolik ve Evangelik papazlar ve Ahmed Sirhindi otağ kurmuştur? Nakşilikte İmam Rabbanî diye pazarlanan Sirhindî, can dostu Feyzi Hindî ve Mecusî kardeşi Ebu'l-Fazl ile birlikte hem "Sevati'ul İlham" adlı tefsiri yazmış, hem de Ekber Şah'a sarayda akıl hocalığı yapmıştır. (M. L. R. Choundhury, The Din-i İlahi or The Religion of Akbar, s. 150; Bedriye Reis, XVI-XVII Yüzyıllarda Hindistan'da Din-i İlahî Tartışmaları ve İmam Rabbanî, Tasavvuf Dergisi, Y. 7 (2006), sayı 16, s. 211;).
Dinler arası diyalogun ilk versiyonu halindeki bu uydurma Din-i İlahî ilanıyla dinler arasında ortak ayin, ortak ibadet ve ortak bayramlar oluşturmuştur. Faiz ve domuz eti serbest bırakmış; inek kesilmesi ve etinin yenmesi yasaklamıştır. (Aziz Ahmed, Hindistan'da İslâm Kültürü Çalışmaları, (Çev.: L. Boyacı) İstanbul 1995., İnsan Yay., s. 240,248; Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, c. II, s. 110-111, Ank. 1987).
Son iki yüzyıllık Haçlı sömürgecilik döneminde İslam'ın güncellenmesi fitnesi, oryantalistlerin ve misyonerlerin vazgeçilmez yöntemi olmuş;  1962'de toplanan II. Vatikan Konsiliyle birlikte Dinler arası Diyalog misyonuna dönüşmüş, bu misyon Müslüman görünen din ve siyaset önderleriyle yürütülmektedir. (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler, s. 45 vd; Prof. Dr. Haydar Baş, İslam'a İtirazlar ve Kur'an-ı Kerimden Cevaplar, s. 30 vd). Türkiye'de 1998'den beri FETÖ kadrosu bu Vatikan misyonunu yürütmüştür.
Birçok İlahiyat Fakültesi bu fitnenin üssü haline getirilmiştir. FETÖ'nün Abant platformlarındaki ilahiyatçılar ve siyasetçiler bu misyonda birlikte yürümüşlerdir. Nihayet 15 Temmuz ihaneti yaşanmıştır.
Türkiye ve İslam dünyasını kuşatan bu büyük fitnenin karşısında duran iman, ilim, siyaset ve hikmet abidesi ise Prof. Dr. Haydar Baş'tır.