Milletimizi asırlardır bir ve beraber tutan, hatta en zor dönemlerimizde bile bizi birbirimize kenetleyen iki ana unsur, şüphesiz ki, dini ve milli bütünlüğümüzdür.Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzün, milli bütünlüğümüz ise dini bütünlüğümüzün teminatıdır" diyerek bu önemli gerçeğin altını çizmiştir.Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda dünyanın en güçlü devletlerini geri püskürtmemizin temelinde bu unsurlara sahip olmamız ve bu değerlerimizi korumamız yatmaktadır.
Bugün ülkemiz üzerinde hesabı olanlar bu gerçeği çok iyi bilmektedirler ve yıllardan beri de bu değerlerden uzaklaşmamız, kopmamız için gayret sarfetmekteler.İçeride taşeron siyasilerimizi de kullanarak bu hedefteki projelerini adım adım uygulamaktalar.Dikkat ederseniz, Türkiye gerek dini gerekse milli konularda en fazla tavizi ülkemizdeki Dinlerarası Diyalog sürecinde yaşamıştır.Zaten Dinlerarası Diyalog, Vatikan merkezli bir projedir ve Vatikan'ın resmi yayın organlarında "Asya'nın Hıristiyanlaştırılması" olarak ifade edilmektedir; yine Vatikan'ın resmi yayınlarında "İsa'nın Rab olarak insanlara kabul ettirilmesi" olarak geçmektedir.Ülkemizde Dinlerarası Diyalog süreci, 1998 yılında, bugün ABD'de ikamet eden bir zatın Papa'ya ziyaretiyle fiili olarak başlamıştır. Yine aynı Hocaefendi'nin organize ettiği Abant toplantılarında akademik bir düzeye taşınmış ve oluşacak siyasi oluşumun zemini hazırlanmıştır.
Diyalogcu zihniyete sahip olanlar, 3 Kasım seçimleriyle önemli makam ve mevkilere taşınmış, daha önce diyalog kapsamında, sadece konuşulan tartışılan mevzular fiiliyata dökülmeye başlanmıştır. Yapılan bazı yasal değişikliklerle, kilise evlerinin açılmasının önündeki engeller kaldırılmış ve toplam 40 bin civarında kilise evi açılmıştır. Bu arada bir taraftan bu evler açılırken, diğer taraftan da tadilat, ya da din görevlisi atanmaması gibi bahanelerle camiler de kapatılmaya başlanmıştır.Bir taraftan misyonerlik faaliyetlerinin önü açılırken, bir taraftan da Türk gençliğinin İslam dinini öğrenmesi zorlaştırılmıştır.Kuran kurslarına kısıtlamalar, yaş sınırlamaları getirilmiş hatta büyük bir terör suçuymuş gibi de uymayanlara hapis cezası getirilmiştir.
Ne gariptir, acaba milletini bir ve beraber tutan dini değerleri öğretenine ve de borçlarını azaltacak en önemli unsur olan tarım ürünlerini üretenine hapis cezası veren başka bir ülke var mıdır? Tabii, diyalogculara bu da yetmemiş, -esasen bu diyalogcuların kararı da değil, arkasındaki irade böyle istiyor- okullarda öğretilen ve zaten yetersiz olan din derslerine de müdahale etmişler.Önce din derslerinin içi boşaltılmış, Kelime-i Tevhitten "Muhammedürrasulullah" ifadesi çıkartılarak başlanmış, ardından da peygamberimiz tamamen rafa kaldırılarak peygambersiz bir İslam öğretilmeye çalışılmış. Genç dimağlara kendi dinimiz olan İslam eksik ve yanlış öğretilirken, Hıristiyanlık, Yahudilik ve hatta Budistlik yanlış tarafları ifade edilmeden ders kitaplarına girmiş.Tabii, diyalogculara bu da yetmiyor. Neticede kitaplar ne kadar yanlış olursa olsun, onu aktaracak öğretmenler yanlışları düzeltiyorlar. Diyalogculara göre, tahrif olan kitaplar kadar, diyalogun mantığıyla yetişmiş öğretmenler de gerekli. Bunun için önce Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni yetiştirme görevi ilahiyat fakültelerinden alınıp eğitim fakültelerine devredildi.Bu birinci basamak. Nasıl din dersi kitaplarının içi boşaltıldıysa, onu öğretecek öğretmenlerin de ona hazırlanması gerekiyordu.
Yeni alınan bir kararla eğitim fakültelerinde yetişecek Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin eğitim programlarında bir dizi değişiklik yapıldı. Bu öğretmenlere artık Hz. Peygamber'in hayatı okutulmayacaktı. Yanlış duymadınız, İslam dinini çocuklarımıza öğretecek olan öğretmenler, İslam dininin sahibi olan Peygamberimiz hakkında bilgiye sahip olmayacak. Aman Ya Rabbi! Ne günlere kaldık.Yine bu öğretmenlere İslam hukuku, Hadis, Tefsir ve Kelam ilmi öğretilmeyecek; İslam Dini'nin esasları, İslam felsefesi, Uygarlık Tarihi ve Mezhepler Tarihi okutulmayacak.Bir din dersi öğretmeninde çok daha fazla olması gereken(!) dersler öğretilecek. Neymiş efendim bu önemli dersler? Müzik, sanat tarihi, ölçme ve değerlendirme, bilgisayar...
Bir de gençliğimizi geleceğe hazırlayan -nasıl bir gelecek olduğu Endülüs'ten, Irak'tan, Bosna'dan malum- önemli bir ders daha öğretmenlerimize öğretilecek:"Hıristiyanlığın Temel İnançları ve Dinlerarası Diyalog"Kilise hazır, din kitapları hazır, öğretmenler de hazır.Önce cemaatsiz kiliseler açılıyor, sonra da ona cemaat hazırlanıyor.Beyler! Oynanan oyunu göremiyor muyuz? Bu oyunlarla, dün Çanakkale'yi geçemeyenlerin, bugün Çanakkale'nin anahtarını kendi elleriyle teslim eden bir nesli yetiştirmeye çalıştıklarını fark edemiyor muyuz?Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in başta yaptığımız önemli tespitini bir kez daha tekrarlayalım:"Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzün, milli bütünlüğümüz ise dini bütünlüğümüzün teminatıdır"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025