logo
19 NİSAN 2024

Dünya İstanbul'da buluştu

27.11.2005 00:00:00
Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli, Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nin birinci gün oturumlarının yapıldığı Lütfi Kırdar Sergi Sarayı'nda dünyanın dört bir yanından gelen yüzü aşkın bilim adamının değerlendirmeleriyle dünyaya tanıtıldı İktisat tarihinde çığır açılıyorTürkiye'yi "kâinat devleti"ne dönüştürmenin yanında bütün insanlığı açlık ve sefaletten kurtarmanın, huzur ve refaha kavuşturmanın formüllerini de ihtiva eden Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli tezi, ülkemizin yanısıra dünyanın dört bir yanından akademisyen, ilim, fikir, düşünce adamı, ekonomistin katıldığı bir kongre ile Türkiye ve dünyanın dikkatine sunuldu. Ülkelerin ekonomik bağımsızlığı için gerekli olan gelir dağılımındaki adaletin, sürekli büyümenin ve tam istihdamın ilk defa kendisinde cevap bulduğu, iktisat tarihinde yeni bir çığır açan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin, yerli ve yabancı yüzü aşkın bilim ve düşünce adamı tarafından "Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi"nde değerlendirilmesine başlandı.Büyük önem arzeden kongre Milli Mücadele yıllarının yokluğunu, kıtlığını ve kuşatılmışlığını Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde 1. İzmir İktisat Kongresi ruhu ile aşan Türkiye'nin, bugün de en az dün kadar ekonomik bir kıskacın içinde bulunduğu, sadece Türkiye ekonomisinin değil tüm dünya ekonomilerinin de aynı negatifliğe maruz kaldığı bir zaman diliminde gerçekleşmesi dolayısıyla büyük önem arz eden kongrenin ilk gün programı İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Muharrem Bayraktar'ın sunumu, İstiklal Marşı ve saygı duruşu ile başlayan kongrenin ilk gün açılışında, araştırmacı yazar Metin Aydoğan, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferit Hakan Baykal ve araştırmacı yazar Zafer Yalçın birer takdim konuşması yaptılar. Manifesto niteliği taşıyan modelProf. Dr. Haydar Baş'ın önerdiği "Milli Ekonomi Modeli"nin, ortaya koyduğu kavram, ilke ve görüşler açısından bir ilki oluşturduğu için oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ömer Saraçoğlu, içte ve dıştaki egemen güçlerin, böyle bir modeli  karşılarına alıp, uygulanmaması için her türlü hain engeli ortaya koyacaklarına da işaret ederek, Milli Ekonomi Modeli, klasik modellerin 'kaynakların sınırlı, ihtiyaçların sınırsız' olduğu görüşünün yanlış, bunun tam tersinin  bir hakikat olduğunu  cesaretle ortaya koymuştur...Milli ekonomi modelinin en önemli taraflarından birisi de, faizi ekonominin konusu olmaktan çıkararak, üreticiye maliyetsiz kredi sağlaması ve böylece maliyet enflasyonunu temelden yok etmesidir... Vatan sevgisinin yok olmasına, ticaret ve sanayiinin büyük kapitalistlerin eline geçmesi nedeniyle halkın büyük bir kısmının karın tokluğuna çalışan işçiler seviyesine inmesine ve geçim sıkıntısı yüzünden birçok insanın ruhsal dengesizlik içine düşmesine sebep olan kapitalist ekonomik sistemler, bu olumsuzlukları taşımayan Milli Ekonomi Modelinin alternatifi bile olamazlar" derken; Araştırmacı-Yazar Mustafa Çınkı, "Ülkemizin içinde bulunduğu durum ve ülkeler için bir dogma niteliği kazandırılmış Batı kökenli iktisat karşısında; ulusal birlik ve bütünlüğümüze, Cumhuriyetimize  yönelik tehdit ve tehlikeleri işaret ederek  Türk ulusunu  uyandırmaya ve bilgilendirmeye çalışan Sn Prof. Dr. Haydar Baş bu kez de çözüm önerileriyle  dolu Milli Ekonomi Modeliyle Türk ulusu ve devletinin bağımsızlığını yeniden kazanması noktasında yol gösterici önemli bir görevi ifa ediyor.  Ve bizlere ülkemizin içinde bulunduğu vahim durumdan kurtulması ve bağımsızlığımızın tekrar kazanılması noktasında; milletin ve devletin tam anlamıyla milli bir niteliğe kavuşması gerçeğini ortaya koyduğu gibi ulusal güç unsurlarımız olan 'toprak - toprak altı ve üstü  doğal kaynaklar - nüfus ve ekonomik gücün' bağımsızlığa giden yolda nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunu yalın bir biçimde anlatıyor" şeklinde konuştu. Milli Ekonomi Modeli'nin; Batı orijinli iktisat anlayışına, karşı bir manifestolar niteliği de taşıdığını ve bu modelin cesaretle açmış olduğu yolda, ülkemizin aydınları ve bilim adamlarının  yürümesinin, Milli Ekonomi Modeli üzerine yeni taşlar koyarak Türk Devleti ve Milletinin refahını özgüvenini sağlayacak açılımlar sağlamasının, ülkemizin içine sokulduğu sömürge ekonomisinden çıkılması noktasında  artık bir zorunluluk halini aldığını ifade etti.Mevcut nazariyeler zayıf ışık saçarken"Prof. Dr. Haydar Baş'ın ihtiyacın mahdutluğu kaynakların gayrimahdutluğu konsepti bugünkü iktisadiyat ilminde müterakki çevriliştir. O umumen beşeriyyetin düştüğü kapalı daireden çıkış yoludur" diyen Prof. Dr. Ruşen Quliyev, özetle şunları söyledi: "Milli Ekonomi Modeli'nin mühim iddialarından biri çok insanın istihsale celp olunmasıdır. Bu hem ihtiyarlayan garp ülkeleri, hem de işsizlik seviyesi yüksek olan zayıf ülkeleri için aktüeldir... Mevcut nazariyeler zayıf ışık saçıyor. Ama çıkışı göstermiyor. Haydar Baş nazariyesinin ışığı farklıdır. Bu ışıkta nur var. Bu beşeriyeti iktisadi davranış bataklığından çıkarmaya kadir nazariye, iktisadiyat ilminde inkilabi yeniliktir. Burada yazılmış fikirlerin reelleştirilmesi ise beşeri problemlerin düzgün halli esasının, homo-deus esasının başlangıcı olacaktır. Lakin bu nazariyenin ve ondan doğan fikirlerin hayata geçirilmesinin şiddetli aksi tesirle yüzleşeceğini nazara almak ve mübarezeye hazır olmak gereklidir." Üstünlüğümüzü iade edecekMilli Ekonomi Modeli'nin Üretim, Faiz Teorisi ve Sosyal Devlet Politikası konularını değerlendiren Prof. Dr. Yakup Çiçek, görüşlerini, "ülkemizin her kesimini ilgilendiren güncel önemli konuların ele alındığı 'Milli Ekonomi Modeli' isimli eser, insanımızı içinde bulunduğu ekonomik, siyasi ve idari sıkıntı ve bunalımlardan kurtarmayı, adil ve dengeli idari ve ekonomik bir yapıya kavuşturmayı ve bunun yollarını göstermeyi hedef almakta" şeklinde özetlerken, Prof. Dr. Sania Baltanova görüşlerini şöyle dile getirdi: "Tezi incelediğimizde en dikkat çeken özelliği tüketici kesiminin güçlendirilmesi için getirdiği kurallardır. Her sistemin esas olarak ele aldığı bir sınıf vardır. Milli ekonomi modeli ise hem diğer sistemler tarafından gündem edilmeyen, hakları gasp edilen kesimin güçlendirilmesini hedeflemekte; hem de ekonominin şimdiye kadar halledemediği sorunların bu kesimin güçlendirilmesi ile çözüleceğini ispatlamaktadır. Tez kendi içinde mükemmel bir dengededir. Milli Ekonomi Modeli getirdiği orijinal kurallar bütünü ile iktisat tarihinde eleştirilemeyecek model olması özelliğiyle tektir. Ayrıca kapitalist ve sosyalist sistemlerin halledemediği konuları da çözüme kavuşturduğu için onları da tarihe gömmektedir. Milli Ekonomi Modeli'yle Türk -İslam medeniyeti Batı medeniyeti karşısında tekrar üstünlüğü elde edecektir."
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'

Deprem sonrası heyelan yolu kapattı

Tokat'ın Sulusaray ilçesi ile Buğdaylı köyü yolunda yaşanan deprem sonrası heyelan meydana geldi.
18.04.2024 23:58:00 / Güncelleme: 19.04.2024 00:01:12
İhlas Haber Ajansı
Deprem sonrası heyelan yolu kapattı
Deprem sonrası heyelan yolu kapattı
Heyelan yolu kısmen araç ulaşımına kapattı. İhlas Haber Ajansı muhabirleri gerçekleşen heyelanı kayıt altına alırken artçı bir deprem yaşandı.

Artçı depremle birlikte yeniden yamaçtan kayalar düştü.



Muhabirler bu anları anbean kaydetti.

Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!

 
 
Yenimesaj.com.tr'ye açıklamalarda bulunan İHBİR Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, sanayide ara ve teknik eleman sorunu yaşandığına işaret ederek, "Bugün fabrikalarda makine tadilatı yapan, elektrik tesisat işleriyle uğraşanlar beyaz yakalı müdürlerin aldığı rakamların üzerinde maaş alıyor" dedi.
18.04.2024 23:37:00
AHMET TURAN YİĞİT
 Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!
 Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!


İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, basınla düzenlediği sohbet toplantısında, istihdamda yaşanan sorunlara parantez açarak, önemli açıklamalarda bulundu. Eğitimde yeni bir planlamaya gidilmesi gerektiğine dikkat çeken Taycı, şunları söyledi: "Sektörümüzde ara eleman, teknik eleman ve hatta vasıfsız eleman bulma konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Üniversitelerin sayısının çok artması ve gençlerin niteliğine bakılmaksızın üniversite diploması almaları durumunda daha iyi iş imkânlarına sahip olacaklarına inanmaları bu süreci de olumsuz etkiliyor. Bu kadar diploması olan gencimize beyaz yaka olarak iş verebilmemiz söz konusu değil. Beyaz yaka çalışan bulma konusunda çok ciddi bir problem yok. Şu anda en önemli problemimiz mavi yakada. Artık öyle bir durum söz konusu ki bugün fabrikalarda makine tadilatı yapan, elektrik tesisat işleriyle uğraşanlar müdürlerin aldığı rakamların üzerinde maaş alıyor. Asgari ücret verilmiyor. Kendisini yetiştirmiş zanaatkâr arkadaşlarımızın eğitimleri olmasa bile, eğitimli hatta birkaç dil konuşan insanlardan daha fazla maaş alıyor. Buradaki sorunun çözülebilmesi için üniversiteler ile ciddi bir planlamaya gidilmesi lazım. Her şeyden önemlisi meslek liselerinin daha aktif bir hale getirilmesi lazım."

Kakaoda neler oluyor?

Son dönemde kakaonun tonunun 10 bin, kakao yağınınkinin ise 32 bin doları aştığına işaret eden Taycı, dünyadaki kakao üretiminin yüzde 65'lik bölümünün Batı Afrika sahillerinde gerçekleştiğini; geriye kalan bölümün ise Güney Amerika'da yetiştiği bilgisini verdi. Taycı, konuyla ilgili şunları söyledi: "Uzak Doğu'da da kısmi olarak Malezya'nın ve Endonezya'nın belirli bölümlerinde yetişiyor. Aşırı iklim olayları Batı Afrika'daki kakao ağaçlarını çok olumsuz etkiledi. Bundan dolayı rekoltede ciddi bir düşüş söz konusu. Bununla birlikte kakaoyu üreten çiftçiler, kakaodan çikolataya gelen zincir içinde en az kazanan insanlar. Kazançlarının çok düşük ve yetersiz olması sebebiyle zahmetli ağaçların bakımları, maliyeti ön planda tutularak uzun zamandan beri gerçekleştirilemiyor. 2020-2021 sezonunda dünyada 5 milyon 290 bin ton çekirdek üretimi gerçekleşmiş. 2022-2023 sezonunda 4 milyon 900 bin ton 2023-2024 sezonunda da 4 milyon 450 bin ton. Yani, baktığımız zaman 2021'den 2022'ye geçerken yüzde 7'lik bir küçülme olmuş. 2022'den 2023'e geçerken de yüzde 10'luk bir küçülme olmuş." Taycı, kakaolu ürünler sektörüne dünyada 10 civarında şirketin yön verdiğine işaret ederek, bu şirketlerin kakao üreticilerini desteklemeleri gerektiğini belirtti.

Eylem Tok ile oğlunu havalimanına götürdüğü iddia edilen şüpheli tahliye edildi

Eyüpsultan'da yazar Eylem Tok'un 17 yaşındaki oğlunun karıştığı kaza sonucu Oğuz Murat Aci'nın hayatını kaybetmesine ilişkin soruşturmada anne ile oğlu havalimanına götürdüğü iddia edilen çalışanın tahliyesine karar verildi.
18.04.2024 23:27:00
İhlas Haber Ajansı
Eylem Tok ile oğlunu havalimanına götürdüğü iddia edilen şüpheli tahliye edildi
Eylem Tok ile oğlunu havalimanına götürdüğü iddia edilen şüpheli tahliye edildi
Eyüpsultan'da 1 Mart 2024'de yazar Eylem Tok'un 17 yaşındaki oğlu T.C.'nin karıştığı trafik kazası sonucu 29 yaşındaki Oğuz Murat Aci'nin hayatını kaybetmesine ve anne oğulun ABD'ye kaçmasına ilişkin soruşturma sürüyor.

Anne ile oğulu havalimanına götüren çalışana tahliye

Soruşturma çerçevesinde baba Bülent Cihantimur'un şirketinde reklam-pazarlama bölümünde çalışan ve olay günü şüpheli Eylem Tok ile suça sürüklenen çocuk T.C.'yi havalimanına götürdüğü iddiasıyla tutuklanan şüpheli Ayşe Ceren S., İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği'nce tahliye edildi.

Olayın geçmişi

Eyüpsultan'da 1 Mart 2024'de iddiaya göre yazar Eylem Tok'un 17 yaşındaki oğlu T.C., saat 23.50 sıralarında 34 EEG 06 plakalı araçla seyir halindeyken yol kenarında arıza nedeniyle park halinde bulunan 3 adet ATV tipi araca çarpmış, kaza sonucu 29 yaşındaki Oğuz Murat Aci hayatını kaybederken orada bulunan diğer kişiler yaralanmıştı. Kazanın ardından polis ekiplerinden önce olay yerine gelen anne Eylem Tok, oğlu T.C.'yi olay yerinden kaçırmış, ekiplerce yapılan incelemeler sonucunda anne ile oğlunun ertesi gün saat 03.50 sıralarında havalimanından Mısır'a çıkış yaptıkları tespit edilmişti.

Olaya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma çerçevesinde ise aynı gün şüpheli Eylem Tok hakkında 'suçluyu kayırma' suçundan, şüpheli T.C. hakkında 'bir kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak' suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılırken, kırmızı bülten çıkarılması da talep edilmişti. Soruşturma çerçevesinde daha sonra şüphelilerin ABD'ye kaçtıkları ortaya çıkmıştı ve iade talebinde bulunulduğu da öğrenilmişti. Ayrıca baba Bülent Cihantimur'a 'yurt dışına çıkış yasağı' ve 'imza atma' şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmıştı.

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları, genellikle kaya, kılavuz delme, kompakt ve sıkı, kumlu ve kılıf gibi dayanıklı ve sağlam zemin türleridir. Bu zeminlerde inşa edilen binalar, depremlere karşı daha dirençli olabilir ve daha az hasar görebilirler.
18.04.2024 22:14:00
Ahmet Turan Yiğit
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem, dünyanın birçok yerinde ciddi yıkımlara ve can kayıplarına neden olan doğal felaketlerden biri. Deprem kuşağı ülkesi olan Türkiye ise iki günden bu yana Tokat'ta peş peşe yaşanan depremler nedeniyle yine diken üstünde.

Depremin neden olduğu yıkımın önüne geçmek için yapı mühendisliğinin imkanlarınından yararlanmak kadar, bina yapımı için zemin seçimi de o kadar önemli.

Mühendislik biliminin imkanları ile bugün dünyada 9'un üstündeki depremlere dayanıklı yapılar üretmek mümkün. Ancak yarattığı maliyet nedeniyle özellikle az gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde bu tür yapıların yeterli sayıda üretilmesi mevcut ekonomi modellerle imkansız gibi görünüyor.

Depremlerin etkilerini azaltmanın en önemli yollarından biri, binaların güvenli zeminler üzerine inşa edilmesi.

Yapıların inşa edileceği alanların zemin analizi ve mühendislik değerlendirmeleri dikkate alınmalı.

Peki deprem riskine karşı en dayanıklı zemin yapıları hangileri?

Kaya Zeminler

Kaya zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Kaya zemine sahip olan bölgelerde yapılan binalar, doğal olarak daha sağlam bir temele otururlar ve depremlere karşı daha dirençli olabilirler. Kaya zeminler, binaların sallanmasını ve yer değiştirmesini en aza indirerek deprem etkilerini absorbe ederler.

Kılavuz Delme Zeminleri

Kılavuz delme zeminleri, yüksek mukavemetli kaya katmanlarının altında bulunan ve mühendislik teknikleri kullanılarak oluşturulan özel zemin yapılarıdır. Bu tür zeminler, depremlere karşı dayanıklı olmalarıyla bilinirler. Kılavuz delme zeminleri, yapıların sismik hareketlere karşı daha iyi direnç göstermesine yardımcı olur.

Kompakt ve Sıkı Zeminler

Kompakt ve sıkı zeminler, deprem riskinin düşük olduğu diğer bir zemin türüdür. Bu zeminler, genellikle sıkıştırılmış kum, çakıl veya sert toprak gibi malzemelerden oluşur. Bu tür zeminler, depremlerde yapıların hareketini azaltabilir ve yapıların sabit kalmasına yardımcı olabilir.

Kumlu ve Kılıf Zeminler

Kumlu ve kılıf zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Bu tür zeminler genellikle kum, çakıl ve kil karışımından oluşur. Kumlu ve kılıf zeminler, deprem sırasında suyun çıkarılması veya eklenmesiyle sıkıştırılabilecek esnek malzemelerdir. Bu özellikleri, deprem sırasında yapıların zarar görmesini azaltabilir.



logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.