Büyük bir hastalığın içindeyiz. Kim ne derse desin bu büyük tehlike tepemizde, evimizde, yanımızda dolaşıyor. Ama hepimizde bir rahatlama var. Sanki bir kasırga gibi vurup geçmiş, kurtulduğumuzu sanıyoruz. Bu arada "Oh Be!" diyerek kendimizi de kandırıyoruz.
Deniz kıyısındaki bahçelere, plajlara bakıyorum da sanki geçen seneden farklı bir yaşam biçimi yok. Yan yana, yüz yüze insanlar oturuyor, aynı masayı birçok arkadaş paylaşıyor.
Sokaklarda tur atan insanlara bakıyoruz da yüzde yetmişinde maske yok. Belki aynı orandaki insan sayısında ise mesafe kontrolü de yok. Sanki bir yıl öncesinin sokakları, plajları, çay bahçeleri gibi yaşıyoruz. Büyük bir aymazlık ve büyük bir başıboşluk almış toplumu.
Sağlık Bakanımızın uyarıları, Bilim Kurulu'nun çabaları bir yere kadar geçerli oldu. Ama zamansız ve gereksiz biçimde serbest bırakma işi toplumu sokağa, deniz kıyılarına döktü. Bu zamansız yaklaşım, doğal olarak salgın hastalığın yayılmasına ve hasta sayısının artmasına neden oldu.
Liselere geçiş sınavı, peşinden üniversiteye giriş sınavları, olumsuzlukları beraberinde getirdi. Toplu taşıma araçları, açılan kahvehaneler bizi yeniden telaşlandırmakta ve korkutmaktadır.
Bu arada özel okulların 15 Ağustos'ta açılacağı ve telafi eğitimi yapılacağı yaklaşımı bizi gerçekten dehşete düşürmektedir. Haklı olarak hizmet üretilmeyen bir dönemde veliden para alınmışsa bu parayı geri ödememek için öğrencilerimizi ve öğretmenlerimizi tehlikeli yola çıkarıyoruz. Ama özel okulları olan bir birey Milli Eğitim Bakanı olursa özel kuruluşlara dolayısıyla kendisine hizmet etmenin planlarını yapacaktır. Yani TC Devleti şirketlere teslim edilirse bu beklenmedik kararların alınmasına da şaşmamak gerekir.
İlkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinden mutlaka mesafe korunması istenecektir de kim, hangi çocuk ve genç bu isteğe uyacaktır? Emekli bir eğitimci olarak bu çocuklarımızı, gençlerimizi, sokaklarda, deniz kıyılarında, bahçelerde görüyoruz. Hiçbirinin kurallara uymadığını da izliyoruz.
Bu çocukların ve gençlerin taşıyıcı olmayacaklarına kim garanti verebilir? Bir taraftan 65 yaş üstünü korumak için eve hapis ediyoruz, diğer taraftan insanları sokağa salıyor ve onları taşıyıcı yapıyoruz ki bu gerçekten büyük bir çelişkidir. Bu yaklaşımın vicdanen ve hukuken hesabını kim verecek?
Edindiğimiz bilgilere göre 20 Ağustos'ta öğretmenler okullarına davet edilmekteler. Her yıl olduğu gibi seminer adı altında eğitimcileri bir araya toplayacaklarmış. Eylül başında da öğrenciler, öğretmenler eğitim öğretime başlayacakmış.
Umarım yanlış duymuşumdur. Ülkede Kovid-19 bitti mi ki normal yaşama dönüyoruz? Hala bin kişi üzerinde insanımız salgın hastalığa yakalanmaktadır. Günde aynı hastalıktan ölen sayımız da az değil. Güzel de neden gerçekleri kenara itip siyasi davranıyoruz?
Okullarımız, sağlık açısından uygun mudur? Tuvalete giden birinci sınıf öğrencisi sağlık kurallarına nasıl uyacak? Sınıflarda mesafe korunabilecek mi? Okul bahçesinde, koridorda bu mesafe sağlanabilecek mi? Maskeler gerçekten öğrencilerimizi ve eğitimcilerimizi koruyabilecek mi? Okullarına ulaşım araçları ile giden öğrencilerin durumu ne olacak? Bu sorduğum soruların yanıtları sözle veya kâğıt üzerinde verilebilir; ama uygulanması olası değildir.
Acelesi ne Allah aşkına? Bizim zamanımızda şehir okulları Eylül ayında, köy okulları Ekim ayında açılırdı. Gereken ve yeterli eğitim de verilirdi. En az ekim ayını beklemek çocuklarımız, gençlerimiz ve anne babalar açısından çok, ama çok önemlidir.
Umarım yanlıştan dönülür.
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023