Ekonomi alanında tam bir cehalet öğretimi veriliyor. Nevizade'nin beytinde dediği gibi: "Cehlin ol rütbesi sehl olmaz/ Tahsilsiz bu rütbe cehl olmaz". Yani, bu kadar cehalet, öğretimsiz olmaz. Bu beyti, kendilerini dünyayı yönetmekle görevli gören ABD'li ekonomistlere ve onların peşinden gidenlere uyarlayabiliriz. O ABD'liler ki, ülkelerinde ekonomik kriz çıkarmışlar ve onu küreselleştirmişlerdir. Şu çelişkiye bakınız ki, şimdi dünya milletleri, bu ülkeden medet umuyor. Oradan gelecek olumlu sinyalleri bekliyor. "ABD Merkez Bankası Başkanı şöyle dedi, ABD Hazine Bakanı şu mesaji verdi, filân ekonomi profesörü ümitli konuştu" gibi sözlerle, milletler avutuluyor, uyutuluyor. Aynı, "himmete muhtaç dede/ Ne kaldı gayrıya himmet ede" misali, bir hal içerisindeyiz. ABD, ekonomi biliminde gerçekten himmete muhtaçtır ve bunun da farkındadır. Yıl 1988. ABD'de "Ekonomi Öğretimini İnceleme Komisyonu" kurulur. İnceleme sonucu verilen hüküm şudur: "Ekonomi öğretimi teknik konularda uzman, gerçek ekonomik sorunlarda cahil insan yetiştiriyor". Tarihçi ve ekonomi profesörü Lord Robert Skidelsky daha da ileri gidiyor. Diyor ki: "Üniversitelerin ekonomi bölümleri lâğvedilsin. Çünkü öğrencilere sadece ekonomi öğrettiğimiz zaman ortaya ucubeler çıkıyor... Ekonomi bir insan bilimidir. Doğa bilimi değildir. Ekonomi politikalarını rakamlara dökerek sonuç alamazsınız. Bu politikaları üretecek kişilere psikoloji ve sosyoloji öğretilmeli". İşte, gerçek bu: Ekonomi bir insan bilimidir. Batılı ekonomi modelleri bir insan tarif ediyor. O insanı, psikoloji tanımıyor, sosyoloji hiç görmemiş, tarih kaydetmiyor. Hayali bir insan üzerine bina edilen ekonomi modellerinden ne beklenir? Daha doğrusu, merkezinde insan olmayan ekonomi modellerinden, insanın yararına bir şey beklemek safdilliktir. ABD'den gözümüzü ülkemize çevriyoruz. Bir de ne görelim. Prof. Dr. Haydar Baş, çözümün özünü ve temelini şu sözlerler ortaya koymuş: "İnsanı tam manası ile tarif etmeden onunla ilgili hiçbir meseleyi çözüme kavuşturamayız" (Bkz. Milli Ekonomi Modeli, s.37). "İnsan, ekonomi politikalarının hem hedefi, hem de konusudur... İnsanı yanlış tarif eden bir ekonomi modelinin doğru neticeler elde etmesi mümkün değildir. Maalesef , bilinen ekonomi modelleri kendi sistemlerine uygun bir insan tarifi yapmışlar" (A.g.e., s. 45). Hasılı, Batı kaynaklı ekonomi öğretiminde insan dışlanmış, ekonomi belli teknik, rakam ve ölçümlere indirgenmiştir. Mikro-ekonomide durum böyle. Makro-ekonomide ise, ekonomi öğretimi ile 'uluslararası dolandırıcılar', 'ekonomik tetikçiler', 'küresel kriz üreticileri' yetiştirilmektedir. Bu adlandırmalar da Batılılara ait. Meselâ, John Perkins, kendi gibi birçok ekonomik tetikçinin, ulusüstü şirketler hesabına çalıştıklarını 'Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları' adlı kitabında uzun uzun anlatıyor. Perkins, "değişik ülkelerin üniversitelerinde konferans verdiklerini, ancak konferansın inceliklerini, ancak çok bilgili ve deneyimli insanların kavrayabileceğini veya sonuçlarını sorgulayabileceğini" söylüyor. Perkins, hükümetler için de şunları söylüyor: "Hükümet komisyonlarının konferans masalarını, hesap çizelgeleri ve finansal tahminlerimizle donatıp Harvard İşletme Okulu'nda makro-ekonominin mucizeleri hakkında dersler veririz" (Bkz. Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları, s. 21). Söz konusu konferansları ve dersleri dinleyenler, onlardan bir şey anlar mı? Perkins "anlamaz" diyor ve ekliyor: "....Üniversitedeki profesörlemin makro-ekonominin gerçek doğasını anlamış olduklarını da fark ettim... Profesörlerimin arasında bunu bilen varsa da itiraf etmemişti. Çünkü üniversiteler, büyük şirketler ve onları yönetenler tarafından finanse ediliyordu. Gerçeği ortaya çıkartmak büyük olasılıkla bu profesöürlerin işlerini kaybetmelerine neden olurdu" (A.g.e., s. 58-59). Özetle söylersek, ekonomi alanında koyu bir cehalet, uluslararası vurgun ve soygun var. Bu demir ağı parçalamanın, bu tuzaktan kurtulmanın çaresi, "Milli Ekonomi Modeli'dir. Başka çare arayanlar, aynı ellerin ördüğü başka ağlara düşer, başka tuzaklara tutulur
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018