Toplumların, çağlar boyu ekonomik düzeyleri birbirine çok yakın seyretti. Günümüzdeki kadar arada büyük farklar ve uçurumlar oluşmadı. Avrupa'da da durum aynı idi. Ünlü ekonomist Simon Kuznetz, bunu şu sözlerle ifade eder: "Batı Avrupa, 18. yüzyılın başlarına kadar ekonomik düzey bakımından Roma İmparatorluğundan çok ileri gidememiştir."Sanayi Devrimi'nden sonra ülkeler, zengin-fakir, gelişmiş-gelişmemiş şeklinde ayırıma tabi tutuldular. Ne var ki, bu ayırım da insanlık tarihine göre, uzun sayılmayacak bir süre içerisinde sona erdi.Sanayi Devrimi, Batı'da gerçekleştirildi. Batılılar, bu devrimden başka ülkelerin yararlanmaması için çok kıskanç davrandılar. Batı dışındaki ülkelerde Sanayi Devrimi gerçekleşmesin diye, her türlü hile, desise ve aldatmaya başvurdular. Bir başka deyişle, sanayi devrimini, bir silâh ve sömürü aracı olarak kullandılar.Sanayileşen Batılı ülkeler, sanayiden mahrum bıraktıkları ülkelere, zorlayarak sanayi ürünlerini ihraç ettiler. Çünkü çok kazanmak ve sömürmek için buna mecburdular. Sürekli sanayi ürünü ithal etmenin, farklı bir sömürü türü olduğunu anlayan bazı ülkeler, sanayileşmeye yöneldiler. Batılılar, bu sefer o ülkelere teknoloji ihraç ederek kazanma yolunu denediler. Amaçları, teknolojinin nihai kısmını elde tutmak ve aynı ülkeleri teknolojik açıdan kendilerine bağımlı kılmaktı. Uzakdoğu ülkeleri, bu hesaplarını da bozdu. Şöyle ki, o ülkeler, ithal ettikleri teknolojiyi geliştirip, aynı teknoloji ile Batılıları vurmaya başladılar. Miyhohei Shiohara'nın "bumerang etkisi" adını verdiği bu gelişme, Batılıları şaşırttı.Söz konusu gelişme, ekonomik gücün Batı'dan Doğu'ya kaymasına neden oldu. Görülen o ki, önümüzdeki yıllar, bu durum Doğu lehine daha çok değişecektir. Samuel Huntington, 1966 yılında şöyle diyordu: "Zenginliğin ancak Batıyla, geri kalmışlığın ise Batı dışındaki ülkelerle eşleştirilmesi 20. yüzyıldan öteye geçemeyecektir." Nitekim aynen öyle oldu. Ekonomide meydana gelen bu değişim, siyasi değişimleri de beraberinde getirmektedir. ABD'nin Ulusal İstihbarat Konseyi tarafından hazırlanan, "2025 Yılında Küresel Eğilimler: Yeniden Şekillenen Dünya" başlıklı çalışmada, "dünya güç merkezlerinin Batı'dan Doğu'ya kaymasının süreceği" ifade edilmiştir. Bu çalışmada, ayrıca şu görüşlere yer verilmiştir: "ABD daha az etkili olacak, Batılı ittifaklar zayıflayacak, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan uluslararası sistem 2025 yılında tanınmayacak biçimde değişmiş olacaktır."Hâsılı, Batılı ülkeler ekonomide kaçınılmaz sona doğru yol alıyorlar. Çünkü boğuştukları ekonomik sorunlar dönemsel değil, kalıcı ve derindir, gittikçe de derinleşmektedir. Meselâ, Batı ülkeleri sürekli büyümeyi gerçekleştiremiyor, işsizlik oranlarındaki artışları ve gelir dağılımındaki bozulmaları önleyemiyor.Bunun bir felâkete neden olacağını, Tony Judt şu sözlerle seslendiriyor: "Böyle yaşamaya devam edemeyiz. 2008'in küçük bunalımı, denetlenmeyen kapitalizmin kendinin en büyük düşmanı olduğunu gösterdi, yani eninde sonunda kendi sisteminin aşırılıkları için devlete dönüyorlar. Fakat eğer kırılan parçaları toplayıp eski minval üzere yaşamaya devam edersek, gelecek yıllarda daha büyük felâketlerle karşılaşabiliriz. Buna rağmen alternatifler düşünmekten aciz bulunuyoruz." Evet, gerçekten Batılılar, alternatifler düşünmekten acizler. Kapitalizmin doğurduğu sorunlara, yine kapitalizmle çözüm bulmaya çalışıyorlar. Onları ve tüm dünyayı, bu kısır döngüden kurtaracak alternatif modelin, Milli Ekonomi Modeli olduğunu bir görebilseler?
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018