HABER MERKEZİ
Güneydoğu'da PKK terörü ile uğraşan Türkiye sınır ötesinden de bir başka terör örgütü IŞİD'in saldırılarına maruz kalıyor. Suriye'nin IŞİD kontrolündeki bölgesinden Kilis'e sistematik olarak roket saldırıları yapılıyor. 18 Ocak'tan bu yana yapılan saldırılarda 17 kişi öldü, 61 kişi de yaralandı. Saldırılar nedeniyle sokağa çıkamaz hale gelen Kilisliler Ankara'nın duruma acil çözüm bulmasını bekliyor. Güvenlik toplantılarının yapıldığı, bölgeye askeri sevkiyat emirlerinin verildiği Ankara'nın ise ABD ve Rusya ile olan ilişkiler nedeniyle eli kolu bağlı. Ardı ardına gelen IŞİD roketlerine top atışıyla karşılık veren Türkiye, hava kuvvetlerini kullanmıyor. Kamuoyundaki beklenti tıpkı Irak'ın kuzeyindeki PKK kamplarına yapıldığı gibi bölgedeki IŞİD kamplarının da savaş uçaklarımızla vurulması. Neden F-16'ları kullanmıyoruz sorusunun cevabı ise 24 Kasım 2015'te sınır ihlali yaptığı iddiasıyla Rus uçağının düşürülmesinde saklı. Türkiye o tarihten bu yana Suriye'ye yönelik uçuş gerçekleştiremiyor. 

Ankara istedi ABD IŞİD'i vurmadı!

Sınırımızın hemen ötesinden Kilis'e sistematik olarak saldıran IŞİD'e karşı Rusya korkusundan hava kuvvetlerini kullanamayan Türkiye, çözümü ise sözde stratejik ortağı ABD'den bekliyor. Ankara İncirlik'te konuşlu ABD öncülüğündeki koalisyondan Türkiye'ye saldırı gerçekleştirilen IŞİD noktalarını vurmasını istiyor ancak bu talep ciddiye alınmıyor. Bu durum hükümete yakınlığıyla bilinen gazeteci Abdülkadir Selvi tarafından da itiraf edildi. Selvi'nin iddiasına göre; 24 Nisan Pazar günü 2 kişinin öldüğü saldırıdan sonra roketlerin atıldığı koordinatlar belirlenip, koalisyon güçlerine iletildi. Bunun üzerine İncirlik Üssü'nden 4 adet A-10 savaş uçağı havalandı ama 'hava şartları müsait değil' gerekçesiyle IŞİD hedeflerini vurmadan üsse geri döndü.

ABD'den medet bekliyoruz

Hükümetin ABD'den elindeki etkin silahları kullanmasını istediği ifade ediliyor. Buna göre ABD'nin İncirlik'te konuşlandırdığı 'Hellfire' (Cehennem ateşi) füzesi yüklü insansız hava araçları predatörlerin daha etkin kullanılması istendi. ABD'den predatörlerin yanı sıra Yüksek Mobiliteli Topçu Roket Sistemleri'nin (HIMARS) Türkiye-Suriye sınır bölgesine konuşlandırılması da talep edildi. Taarruzla sıkıştırılacak IŞİD grupları güneye doğru püskürtülecek ve Kilis'in bataryaların menzilinden çıkması sağlanacak. 

Obama'dan güvenli bölge resti

İncirlik'i Ortadoğu'daki planları için istediği gibi kullanan ABD, söz konusu Türkiye'nin güvenliği olunca kılını bile kıpırdatmıyor. ABD bu kapsamda Türkiye'nin IŞİD bölgesine güvenli bölge talebini de ciddiye almıyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Almanya'da görüşen ABD Başkanı Barack Obama, Türkiye'nin güvenli bölge talebine yine olumsuz cevap verdi. Öte yandan Türkiye'ye IŞİD tarafından yapılan füzeli saldırılar NATO tarafından da görmezden geliniyor. Her fırsatta Türkiye'ye yönelik müttefiklik vurguları yapan NATO, 17 kişinin öldüğü sınır ötesi saldırılar konusunda sessiz. Oysa NATO anlaşmasının 5. maddesine göre üyelerden birinin saldırıya uğraması tüm üyelerin saldırıya uğraması olarak değerlendiriliyor ve söz konusu ülkeyi korumak için tüm imkânlar seferber ediliyor. NATO kapsamında daha önce Gaziantep ve Kahramanmaraş'a yerleştirilen Patriotlar da bir süre önce saldırı tehdidi ortadan kalktı denilerek sökülmüştü.

Almanya İncirlik'e yerleşiyor

Kendi ulusal güvenliği açısından gerekli olan hiçbir hamleyi sözde müttefiklerine kabul ettiremeyen Türkiye, buna karşılık tavizlere devam ediyor. Almanya, IŞİD'e karşı kurulan koalisyona desteğini artırma bahanesiyle İncirlik'te kalıcı askeri üs kurmak istiyor. Der Spiegel dergisinin haber sitesi 'Spiegel Online', 2017 senesinin yaz aylarında bitirilmesi planlanan üs için yaklaşık 65 milyon Euro bütçe ayrıldığını yazdı. Alman ordusunun iç raporlarından edinilen bilgiye göre, uzun vadeli bir askeri üs kurulması için Türk hükümetiyle pazarlıklar yapılıyor. İncirlik'te şu anda 200 Alman askeri bulunurken, 15 milyon Euro'luk bütçe ile 400 askerin kalabileceği bir kışlanın inşa edilmesi isteniyor. Habere göre, İncirlik'teki inşaatın önümüzdeki altı ay içinde başlaması öngörülüyor. Konunun Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye'ye yaptığı ziyarette gündeme geldiğini, Ankara'nın talebi değerlendirdiği iddia edildi.