Gün geçmiyor ki, Türk kültürünün birleştirici yapı taşlarına ihtiyaç duymadan biraz daha ayakta duralım. Gün geçmiyor ki, cihana adaleti, huzuru ve kardeşliği götüren milli değerlerimizden uzaklaşarak yol alalım. Ve gün geçmiyor ki, maneviyata her zamankinden çok bugünümüzde muhtaç olalalım... Evet, millet olarak biraz geriye doğru dönüp baktığınızda, bizi biz yapan ve büyük devletler ve medeniyetler kurma başarısına yükselten değerlerimizin siz de farkına varacaksınız.Bugünkü makalemizde, adetâ tarih sayfalarda yer almaya yüz tutmuş göreneklerimizden "ahîlik" hakkında birkaç cümle etmek istiyorum. Türklerin sanat ve meslek alanında yetişmelerini, bunun yanında ahlâki yönden de olgunlaşmalarını gaye edinen âhilik ekolü, Türk-İslam kültürünün ve medeniyetinin günümüze kadar ulaşmasında önemli bir rol oynamıştır. Âhilik, Selçukluların ve Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulma aşamasında önemli bir paya sahiptir.***Âhilik, terim olarak; birbirini seven, birbirine saygı duyan, fakiri gözeten, yoksulu barındıran, işi kutsal, çalışmayı ibadet sayan, İslâm inanç ve ahlâk kurallarına sıkı sıkıya bağlı medenî bir insan olma vasfını taşır. Kalbi Allah ve Resûlü'ne; kapısı yetmiş iki millete açık olan; mürüvvet ve merhamet sahibi, cömertliği esas alan; ahlâkı temel sermaye edinip gönül yolundan yürüyen, ilim isteyen ve ilmiyle amel edip yararlı çalışmayı elden bırakmayan kişiler âhilerdendir. Âhi birlikleri; daha fazla kazanmak, spekülasyon ve haksız rekabet yerine; karşılıklı yardım ve sosyal dayanışma esaslarına bağlı kalmıştır.***Âhilik, büyük Hak dostu "Âhi Evran Dede" tarafından kurulmuştur. "Hoca Ahmet Yesevî"nin talebelerinden aldığı ilk tasavvuf terbiyesi ile yetişen ve olgunlaşan Ahi Evran Dede; yüzyıllardır dinî ve ahlâkî bilgiler vermekte önemli bir kaynak olmuş olan "Fütüvvet" teşkilatından ve "Fütüvvetnâme"lerden yararlanarak Âhi teşkilatını kurmuştur. Ahi Evran Dede, "Letaif-Hikmet" adlı eserinde, sultanlara ve yöneticilere nasihat verici üslubuyla şöyle seslenmektedir:"Allah insanı, medenî tabiatlı yaratmıştır. Bunun açıklaması şudur: Allah insanları yemek, içmek, giyinmek, evlenmek, mesken edinmek gibi çok şeylere muhtaç olarak yaratmıştır. Hiç kimse kendi başına bu ihtiyaçları karşılayamaz. Bu yüzden demircilik, marangozluk, dericilik gibi çeşitli meslekleri yürütmek için çok insan gerekli olduğu gibi, bu meslek dallarının gerektirdiği alet ve edavatı imal etmek için de birçok insan gücüne ihtiyaç vardır. Bu yüzden toplumun ihtiyaç duyduğu ürünlerin üretimi için lüzumlu olan bütün sanat kollarının yaşatılması şarttır. Bununla da kalmayıp, insanların sonradan doğacak ihtiyaçlarını karşılamak için yeni sanat dallarının meydana getirilmesi gerekmektedir".***Âhilikte ön plana çıkan eğitim; "EDEB" üzerinedir: Edeb'te "E" harfi: Eline dikkat et; kötülük ve zorbalık etme, cömert ol demektir. "D" harfi: Diline dikkat et; dedikodu, yalan, gıybet ve iftiradan sakın; doğru ve hikmetli konuş demek. İkinci "E" harfi: Eteğine dikkat et; iffetini koru. "B" harfi ise: Beline dikkat et; kimsenin namusuna göz dikme, mesajlarını vermektedir.Günümüzde her ne kadar bir teşkilat olarak âhilikten bahsetmek mümkün olmasa da, âhiliğin; ciddiyet, doğruluk, dürüstlük, yardımlaşma, dayanışma gibi temel prensiplerine, hepsinden önemlisi o eşsiz "edeb anlayışına" millet olarak o kadar ihtiyacımız var ki... Oğuz Köroğlu
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.