logo
29 HAZİRAN 2025

Yeni Anayasa için CHP hamlesi: Siyasal mühendisliğin şifreleri

29.06.2025 00:00:00
Türkiye, son yıllarda sadece siyasal kutuplaşmanın değil, siyasal mühendislik çabalarının da giderek belirginleştiği bir sürecin içinden geçiyor. Özellikle iktidarın muhalefet karşısındaki pozisyonu, artık klasik bir siyasi rekabetin çok ötesine geçmiş durumda. Muhalefetin olası birliktelikleri dahi, "devletin bekası" söylemiyle hedef haline getiriliyor. Bu durum, sistematik bir korku ikliminin bilinçli olarak üretildiğini gösteriyor.

Verilere ve siyasal gelişmelere baktığımızda, muhalefet içi yakınlaşmaların hiç de zayıf senaryolar olmadığını görüyoruz. Aksine, toplumun beklentileriyle örtüşen, rasyonel ve mümkün adımlardan söz ediyoruz. Ancak iktidar, bu olasılıkları bertaraf etmek için yargıyı bir denetim mekanizmasından ziyade bir baskı aracına dönüştürmüş durumda. Açılan davalar, soruşturmalar ve dosyalar; bu birlikteliğin doğmadan engellenmesine yöneliktir.

SİYASETİN UMUT DEĞİL, ÇIKMAZ OLARAK GÖRÜLMESİ

Bu durum yalnızca siyasi aktörleri değil, doğrudan seçmeni de etkiliyor. Vatandaş, "mücadeleyle değişim sağlanabilir" umudunu kaybediyor. Kongreyle değişen bir lider, mahkeme kararıyla görevinden alınıyorsa, halkın siyasete olan inancı sistemli biçimde aşındırılıyor.

Yani mesele, yalnızca bugünkü iktidarın muhalefetle rekabeti değil; Türkiye'de demokratik siyasetin temel dinamiklerinin çözülmesidir. Ne yazık ki bu çözülme, bir hukuk tartışması değil, doğrudan bir siyaset mühendisliği hâline gelmiştir. Siyaset artık bir çözüm değil, bir çıkmaz olarak görülmeye başlanmıştır.

"52'YE 48" DÜZENİ VE SIKIŞMIŞ MUHALEFET

Bu noktada, yıllardır Hüseyin Baş Bey'in isabetle dile getirdiği bir gerçeğe dikkat çekmek gerekir: Türkiye'de siyaset uzun süredir "52'ye 48" dengesi üzerine kuruludur. İktidarı elinde tutan blok, toplumsal muhafazakârlığın belirleyici olduğu bu denklemde %52'yi konsolide ederken; muhalefet kalan %48'in sınırları içinde sıkışıp kalmaktadır.

Dolayısıyla bu dengeleri kırmak ve gerçek anlamda iktidar alternatifi olabilmek için, muhalefetin %52'lik kesime hitap eden söylem ve aktörlerle genişleme stratejisi geliştirmesi zorunludur.

Altılı Masa'nın Stratejik Körlüğü

Ne var ki, Altılı Masa tecrübesi bu gerçeği ıskalayan bir siyasal mühendisliğe dönüştü. Özellikle Atatürkçü duruşu güçlü olduğu gerekçesiyle BTP'nin dışlanması, muhafazakâr seçmenden oy alma hedefiyle çelişmiştir. Oysa mesele yalnızca ideolojik denklik değil; toplumun güven duyduğu aktörleri karşılıklı saygı temelinde öne çıkarabilme becerisidir.

Bu süreçte Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu gibi, farklı kesimlere hitap edebilme kapasitesine sahip isimlerin geri planda tutulması, muhalefetin potansiyel genişleme alanını daraltmıştır. Strateji üretmesi gereken yerde korku üretildi; toplumsal uzlaşma arayışı yerine iç denge kaygısı öne çıkarıldı.

CHP'Yİ ANAYASA MASASINA ZORLAMA PLANI

İktidarın nihai hedefi giderek netleşiyor: Mevcut Meclis yapısıyla anayasa değişikliğini gerçekleştirmek. Bunun için 400 vekil eşiğine ulaşmak, CHP'yi anayasa masasının meşru ortağı haline getirmek istiyorlar. Ancak bu bir davet değil, açık bir zorlamadır. CHP'nin başına ilk günden beri gelen siyasi ve hukuki hamleler, bu partiyi anayasa masasına oturtma çabasının parçasıdır: "Gönüllü gelmiyorsan, zorla getireceğim."

Bu hedefin arkasında vatandaşlık tanımının ve Anayasa'nın ilk dört maddesinin değişikliği ile federatif bir altyapının kurgulanması gibi derin stratejik hesaplar olduğu birçok çevre tarafından dile getirilmektedir.

Anayasa üzerinden çözülmeye çalışılan krizler, aslında iktidarın mutlak hâkimiyetini kalıcı kılma arzusunun bir yansımasıdır.

Hedef yalnızca bireysel iktidarın sürdürülmesi değil, yönetim sisteminin yeniden dizayn edilmesidir.

Bugün gündeme gelen üç ana eğilim bu dönüşümün ideolojik arka planını oluşturuyor:
  • Neo-Osmanlıcılık

  • Büyük Ortadoğu Projesi

  • Konfederatif yapı söylemleri
Bu üç başlık, farklı aktörler eliyle ama aynı hedefe yönelen bir ittifak gibi çalışmakta ve etnik temelli bir siyasal bölünmenin meşrulaştırılmasına zemin hazırlamaktadır.

ETNİK VE MEZHEBİ MÜHENDİSLİĞE DOĞRU

Bazı çevrelerin dile getirdiği bir senaryoya ilk duyduğumda, "Bu kadar da olmaz" demiştim. Ancak yaşanan gelişmeleri takip ettikçe, bu ihtimali ciddiyetle değerlendirmek gerektiği kanaatine vardım.

Bu senaryoya göre, Türkiye'de mezhebi ve etnik temelli üç ayrı yapı oluşturularak, her birinin başına ayrı bir siyasi temsilci yerleştirilmesi planlanıyor olabilir:
  • Alevi kimliğini temsil eden bir siyasi heyet (örneğin Kılıçdaroğlu etrafında),

  • Kürt kimliğini temsil eden bir heyet (örneğin Öcalan figürüyle),

  • Sünni-muhafazakâr kimliği temsil eden ayrı bir siyasi heyet.
Yani kimlik eksenli, bölgesel temsil sistemine dayalı bir yapılanma kurgulanıyor olabilir.

Bu yapı, görünüşte çeşitliliği esas alıyor gibi dursa da toplumsal bütünlüğü çözmeyi hedefleyen bir siyaset mühendisliğidir.

Bu model, Türkiye'nin vatandaşlık temelindeki ulus bütünlüğünü parçalayan; ortak kader anlayışını etnik ve mezhebi kimliklere indirgeyen bir anlayışın ürünüdür. Eğer bu senaryo hayata geçirilirse, bu yalnızca siyasal değil, tarihsel ve sosyolojik bir çözülmeyi de beraberinde getirecektir.

BİRLEŞTİREN ZEMİN: ORTAK VİCDAN, ORTAK VATANDAŞLIK

Unutmamak gerekir ki bu milletin mayası sağlamdır. Bin yıllık kardeşlik hukuku, zorlukları birlikte göğüsleme tecrübesiyle yoğrulmuştur. Türkiye'yi bekleyen asıl tehlike, farklılıkların kendiliğinden varlığı değil; bu farklılıkların siyasal mühendislik adına araçsallaştırılmasıdır.

Toplumu bu senaryolardan koruyacak olan; sağduyu, adalet duygusu ve millet iradesidir. Çözüm, kimlikler üzerinden tahakküm kurmakta değil; ortak haklar ve eşit vatandaşlık temelinde yükselen bir hukuk devletinde yatmaktadır.

Türkiye'nin geleceği; etnik ve mezhebi kodlarla bölünmüş zeminlerde değil, adaletin, liyakatin ve ortak vicdanda karşılık bulan kapsayıcı bir siyaset anlayışında kurulmalıdır.

Ayrışmaya değil, birleşmeye ihtiyacımız var. Ve bu birliği yeniden inşa edecek tarihsel bilinç, toplumsal feraset ve siyasal cesaret bu topraklarda mevcuttur.

AHKÂM-I HATİME

- Türkiye'de muhalefetin değil, muhalefet edebilme ihtimalinin dahi bastırıldığı bir siyasal iklim inşa edilmektedir.

- Hukuk, adalet dağıtmak yerine siyasal dizaynın aracı hâline getirildiğinde; seçimler değil, senaryolar kazanmaya başlar.

- Anayasa masası, bir uzlaşma zemini olmaktan çıkıp teslimiyet dayatmasına dönüşüyorsa; burada artık hukuk değil, mühendislik vardır.

- Kimliklere göre düzenlenmiş temsil sistemleri, milletin müşterek kaderini değil, ayrışma provasını temsil eder.

- Türkiye'nin ihtiyacı, "kaç parçaya bölelim" sorusunu soranlara karşı; "nasıl yeniden birleştirebiliriz" sorusunu cesaretle soracak siyasetçilerdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi / diğer yazıları
2 günde 150 yangın
Orman yangınlarında ürküten tablo
270 kişiye mezar olmuştu
Hindistan'da düşen Boeing havalandıktan sonra arızalanmış
İşte nedeni
İstanbul'da Pazar günü çok sayıda metro istasyonu kapalı olacak
Başakşehir'de indirim izdihamı
Vatandaşlar fenalaştı
Özel Almanya'da konuştu
Free İmamoğlu pankartları
Feci kazada can pazarı
4 kişi öldü, 1 kişi yaralandı
Madende facia
Oltu'da maden ocağı çöktü: 3 ölü
Ucuz atlatıldı
Boeing 737 tipi uçak az kalsın Çin'de yere çakılıyordu
İran'da büyük cenaze töreni
İsrail saldırılarında katledilenlere veda
İsrail'den ABD'ye Abraham Antlaşması ziyareti
İran tokadı sonrası harekete geçildi
Libya'dan acı haber
Pilot Albay İsmail Haldun Maden şehit oldu
Siber suç patlaması
1 haftada 284 şüpheli yakalandı
İstanbul'da meyve fiyatları rekor seviyeye tırmandı
Günaydın!
İş dünyası dert küpü
Üç ay sonrasını göremiyoruz
İran'ın Ankara Büyükelçisi Habibullahzade
İran tek başına savaştı
2 günde 150 yangın
Orman yangınlarında ürküten tablo
270 kişiye mezar olmuştu
Hindistan'da düşen Boeing havalandıktan sonra arızalanmış
İşte nedeni
İstanbul'da Pazar günü çok sayıda metro istasyonu kapalı olacak
Başakşehir'de indirim izdihamı
Vatandaşlar fenalaştı
Özel Almanya'da konuştu
Free İmamoğlu pankartları
Feci kazada can pazarı
4 kişi öldü, 1 kişi yaralandı
Madende facia
Oltu'da maden ocağı çöktü: 3 ölü
Ucuz atlatıldı
Boeing 737 tipi uçak az kalsın Çin'de yere çakılıyordu
İran'da büyük cenaze töreni
İsrail saldırılarında katledilenlere veda
İsrail'den ABD'ye Abraham Antlaşması ziyareti
İran tokadı sonrası harekete geçildi
Libya'dan acı haber
Pilot Albay İsmail Haldun Maden şehit oldu
Siber suç patlaması
1 haftada 284 şüpheli yakalandı
İstanbul'da meyve fiyatları rekor seviyeye tırmandı
Günaydın!
İş dünyası dert küpü
Üç ay sonrasını göremiyoruz
İran'ın Ankara Büyükelçisi Habibullahzade
İran tek başına savaştı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.