Enflasyon olgusu yıllardır terör belasıyla beraber halkımızın belini büken, moralini bozan ekonomik bir illettir. Hatta öyle bir hale geldi ki siyasiler ve akademisyenler çareyi bu sorundan kaçmakta bularak “Artık enflasyonla yaşamayı öğrenmemiz lazım” diyerek işin içinden çıktılar. Öyle ya, işi kurgulayan kapitalistler ne de olsa tam istihdam olmuyorsa sen de dengeni eksik istihdamda kurarsın olur biter dememişler miydi? Tansiyon hastası tansiyonuyla yaşamak zorundaysa biz de bu enflasyonla yaşarız olur biter anlayışı çözümsüzlüğe tuz biber ekti. Bu yöntemin adına “öğretilmiş başarısızlık” denir. Millet olarak başarısız ve biçare ilan edildik.
Yıllardır sürdürülen iktisat politikaları enflasyonu düşürmek için değil de düşürmemek veya düşürememek üzerine kurulmuştu. Önceki yıllarda KİT zamları enflasyonun müsebbibi olarak hedef tahtasına oturtuldu. Kamuoyu KİT’lerin ekonomi için çok zararlı olduğuna ikna edildi edilmesine ama KİT’ler de babalar gibi satılmasına rağmen enflasyon yine peşimizi bırakmadı. Ne hikmetse KİT’ler kambur ismiyle özdeşleştirildi. Ekonomik geriliğin, totaliter rejimin ve polis devletinin simgeleri ilan edildi. Ama en demokratik sayılan ülkelerin rejimleriyle idare edilen yabancı şirketler bize büyüklük lütfederek! kamburlarımızı düzleştirdiler. Şimdi ne kambur kaldı ne de enflasyona sebep olan KİT’ler.
AKP Hükümeti zamanında enflasyonun tek hane rakamlarına düşürüldüğü iddia edildi. Bu dönemde enflasyon hesaplaması için seçilen ürün ve hizmetlerin istatistiki olarak zaten sıhhatli sonuçlar vermeyeceği açıktır. Mevsimsel olarak birbirini dengeleyen ürünler özellikle seçildi. Mesela yaz aylarında sepete dahil olan bir çok kışlık ürün enflasyonun ister istemez düşük çıkmasına sebep oluyordu. Kamu personeli ve asgari ücret maaşlarının enflasyon oranlarına göre zamlanması, düşük gösterilen enflasyon nedeniyle, ülkemizde toplam çalışma gücünün yüzde 60’ı ücretli ve maaşlı çalışan milyonlarca emekli de dahil olmak üzere herkesi mağdur etti. Hükümet maaş artışı söz konusu olduğunda düşük çıkarılan enflasyonu, yaptığı zamlar konusunda ise herhangi bir ayarı nazar-ı dikkate almamaktadır.
Türkiye’deki enflasyon maliyetten kaynaklanıyor
Bu tespit Prof. Dr. Haydar Baş’a aittir. Sayın Baş’a göre enflasyonu düşürmenin yegane yolu üretime katılan maliyetlerin düşürülmesiyle mümkündür. Bu giderler başlıca; enerji, vergi, hammadde, navlun ve faiz maliyetleridir. Üretici, üretimini yapabilmek için bu maliyetlere katlanmakla beraber nihai ürünlerin fiyatına bu maliyet artışlarını yansıtmak zorunda olduğu için enflasyon kronik bir hal almaktadır. Milli Ekonomi Modeline göre üretim yapmak isteyen herkese faizsiz para verileceği, üretim ve istihdam üzerinden alınan vergilerin kaldırılacağı, enerjide yerli kaynaklar devreye sokulacağından enerji maliyetlerinin oldukça aşağı çekildiği bir ortamda enflasyon oranları kesin olarak sıfıra doğru hatta eksi rakamlara ulaşacaktır. Kesin çözüm budur.
Türkiye’de ise sanki talep enflasyonu varmış gibi IMF’nin aklına göre tedbirler alınıyor. Aslında buna tedbir de denmez. İşlerine böyle anlamak geliyor. Dedik ya “enflasyon nasıl düşmez?” diye. Uygulanan politika zam ve vergi politikasıdır. Güya enflasyonu düşürmek maksadıyla ücretler kısıldı. Elektriğe, akaryakıta, doğalgaza zamlar yapıldı. Her şeye vergi bindirildi. Kısaca kemerler sonuna kadar sıkıldı. Üstüne üstlük “Sesiniz çıkmasın yoksa Yunanistan gibi oluruz ha!” denilerek aba altından sopa gösterildi.
Sonuç: Tüketim kabiliyeti yerlerde sürünen halkın alım gücü sıfırı tüketerek eksi hanelere gitti. Kredi kartları patladı iğneden ipliğe her şey kredi ile alınır oldu. Bankalar altın dönemini yaşıyorken reel ekonomi kim ne derse desin kan ağlamaktadır. Lüks araçlara binen tatillerden tatillere giderek gününü gün eden mutlu azınlık kimseyi kandırmasın. Bunlar yüzde 10’u geçmez. Halkın büyük çoğunluğu özellikle sabit gelirliler, çiftçiler, köylüler ve eskiden bu ligin dışında olan esnaflar da artık geçim sıkıntısını iliklerine kadar çekmektedirler.
Yıllardır sürdürülen iktisat politikaları enflasyonu düşürmek için değil de düşürmemek veya düşürememek üzerine kurulmuştu. Önceki yıllarda KİT zamları enflasyonun müsebbibi olarak hedef tahtasına oturtuldu. Kamuoyu KİT’lerin ekonomi için çok zararlı olduğuna ikna edildi edilmesine ama KİT’ler de babalar gibi satılmasına rağmen enflasyon yine peşimizi bırakmadı. Ne hikmetse KİT’ler kambur ismiyle özdeşleştirildi. Ekonomik geriliğin, totaliter rejimin ve polis devletinin simgeleri ilan edildi. Ama en demokratik sayılan ülkelerin rejimleriyle idare edilen yabancı şirketler bize büyüklük lütfederek! kamburlarımızı düzleştirdiler. Şimdi ne kambur kaldı ne de enflasyona sebep olan KİT’ler.
AKP Hükümeti zamanında enflasyonun tek hane rakamlarına düşürüldüğü iddia edildi. Bu dönemde enflasyon hesaplaması için seçilen ürün ve hizmetlerin istatistiki olarak zaten sıhhatli sonuçlar vermeyeceği açıktır. Mevsimsel olarak birbirini dengeleyen ürünler özellikle seçildi. Mesela yaz aylarında sepete dahil olan bir çok kışlık ürün enflasyonun ister istemez düşük çıkmasına sebep oluyordu. Kamu personeli ve asgari ücret maaşlarının enflasyon oranlarına göre zamlanması, düşük gösterilen enflasyon nedeniyle, ülkemizde toplam çalışma gücünün yüzde 60’ı ücretli ve maaşlı çalışan milyonlarca emekli de dahil olmak üzere herkesi mağdur etti. Hükümet maaş artışı söz konusu olduğunda düşük çıkarılan enflasyonu, yaptığı zamlar konusunda ise herhangi bir ayarı nazar-ı dikkate almamaktadır.
Türkiye’deki enflasyon maliyetten kaynaklanıyor
Bu tespit Prof. Dr. Haydar Baş’a aittir. Sayın Baş’a göre enflasyonu düşürmenin yegane yolu üretime katılan maliyetlerin düşürülmesiyle mümkündür. Bu giderler başlıca; enerji, vergi, hammadde, navlun ve faiz maliyetleridir. Üretici, üretimini yapabilmek için bu maliyetlere katlanmakla beraber nihai ürünlerin fiyatına bu maliyet artışlarını yansıtmak zorunda olduğu için enflasyon kronik bir hal almaktadır. Milli Ekonomi Modeline göre üretim yapmak isteyen herkese faizsiz para verileceği, üretim ve istihdam üzerinden alınan vergilerin kaldırılacağı, enerjide yerli kaynaklar devreye sokulacağından enerji maliyetlerinin oldukça aşağı çekildiği bir ortamda enflasyon oranları kesin olarak sıfıra doğru hatta eksi rakamlara ulaşacaktır. Kesin çözüm budur.
Türkiye’de ise sanki talep enflasyonu varmış gibi IMF’nin aklına göre tedbirler alınıyor. Aslında buna tedbir de denmez. İşlerine böyle anlamak geliyor. Dedik ya “enflasyon nasıl düşmez?” diye. Uygulanan politika zam ve vergi politikasıdır. Güya enflasyonu düşürmek maksadıyla ücretler kısıldı. Elektriğe, akaryakıta, doğalgaza zamlar yapıldı. Her şeye vergi bindirildi. Kısaca kemerler sonuna kadar sıkıldı. Üstüne üstlük “Sesiniz çıkmasın yoksa Yunanistan gibi oluruz ha!” denilerek aba altından sopa gösterildi.
Sonuç: Tüketim kabiliyeti yerlerde sürünen halkın alım gücü sıfırı tüketerek eksi hanelere gitti. Kredi kartları patladı iğneden ipliğe her şey kredi ile alınır oldu. Bankalar altın dönemini yaşıyorken reel ekonomi kim ne derse desin kan ağlamaktadır. Lüks araçlara binen tatillerden tatillere giderek gününü gün eden mutlu azınlık kimseyi kandırmasın. Bunlar yüzde 10’u geçmez. Halkın büyük çoğunluğu özellikle sabit gelirliler, çiftçiler, köylüler ve eskiden bu ligin dışında olan esnaflar da artık geçim sıkıntısını iliklerine kadar çekmektedirler.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İran vekil güçlerini ateşe attı / 16.04.2024
- Kamçılı IMF dönemi başladı / 15.04.2024
- Mahkeme kadıya mülk değildir / 09.04.2024
- Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değildir / 08.04.2024
- Erken seçim çağrısı yapılmalı / 05.04.2024
- Müflis tüccar eski defter karıştırır / 04.04.2024
- Tencere dibin kara seninki benden kara / 26.03.2024
- Yel kayadan bir şey aparabilmez / 25.03.2024
- Milli Ekonomi Modeli belediyelere hayat verecek / 23.03.2024
- Milli Para istikrarın sembolüdür / 22.03.2024
- Kamçılı IMF dönemi başladı / 15.04.2024
- Mahkeme kadıya mülk değildir / 09.04.2024
- Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değildir / 08.04.2024
- Erken seçim çağrısı yapılmalı / 05.04.2024
- Müflis tüccar eski defter karıştırır / 04.04.2024
- Tencere dibin kara seninki benden kara / 26.03.2024
- Yel kayadan bir şey aparabilmez / 25.03.2024
- Milli Ekonomi Modeli belediyelere hayat verecek / 23.03.2024
- Milli Para istikrarın sembolüdür / 22.03.2024