Erdoğan, Cemaatin neresindeydi?

Cemaat isimli yapılanmanın, İslam Dini ile ilgisi olmadığı tescil edilmiş midir? ? Cemaat ile Erdoğan iktidarları aynı yolun yolcusu muydu?...
Son yaşadığımız siyasi, hukuki ve sosyal olaylardan sonra Cemaatin, özellikle dini motifleri kullanarak, küçük yaşlardan itibaren tekeline aldığı bazı insanlarımızı, kendi ideal ve ideolojileri için yetiştirip, devletin çeşitli kademelerine yerleştirip ve yeri geldiğinde, kendi çıkar ve menfaatlerini korumak için kullandığı algısı oluşmuştur. Bu algıya katılıyor musunuz?
Cemaat özellikle polis teşkilatı, hukuk, Milli Eğitim ve medyada etkin bir konumdadır. Katılıyor musunuz? Cemaat bu etkinliğe (son yaşadığımız gerçeklerde görüldüğü gibi) bir anda devletin itibarını zedeleyecek, devlet ile milletin arasını açabilecek, devlet kurumlarının saygınlığını yitirtecek icraat, çıkış ve kararlara imza atabilecek güce nasıl ve hangi zamanda ulaşmıştır?
Erdoğan ve hükümetleri, 1998'de resmen açıklanan "dinler arası diyalogun" İslam İtikadında yeri olmadığını bilmiyorlar mıydı? Biliyorlardı?
Aynı gerçeği Erdoğan yanlısı, yıllardır dini ideoloji olarak milletimize lanse eden ve toplumu ayrıştıran artı bir kesim insanları küfrüne sebep olan dinci medya bu gerçekten habersiz miydi? Haberdarlardı?
Erdoğan ve hükümetleri, cemaatin polis akademilerinde, kolejlerinde, polis okullarında yapılandığından habersiz miydi? Haberdardı.  
Erdoğan ve hükümetleri, cemaatin yargı içerisinde hem de kritik noktalara etkin adamlarını yerleştirdiğinden habersiz miydi? Haberdardı.
Erdoğan ve hükümetleri, cemaat ideolojisinin, Milli Eğitimde ders müfredatlarına bile müdahale edebilecek bir etkinliğe ulaştığının farkında değil miydi? Farkındaydı?
Erdoğan, parti içerisinde ve hükümetlerinde, vekil, bakan olarak cemaatin emir erleri olduğunu bilmiyor muydu? Biliyordu?
Eee! Erdoğan niye celalleniyor o zaman! Dinler arası diyalog, sadece gidip Papa'nın elini öpmek midir? ?
Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmek, onların arzu ve isteklerine uymak, başlattıkları Haçlı seferlerinde yanlarında bir fiil yer alarak, İslam Coğrafyasının talanına, bu coğrafyada yaşanan vahşete ortak olmak?
Milletin parasıyla kiliseler tamir ettirmek, besmele ile kiliseler açmak, onların da (Yahudi ve Hıristiyanlığın) hak olduğunu iddia etmek, bu iddiaları ders kitaplarına koyulmasına izin vermek, İsrail'in her türlü çirkeflerine karşı, lafın ötesinde bir duruş gösterememek gibi şeylerde diyalog ve diyalogculuk değil midir?...
Emin olun! Cemaatin lideri ülkemize gelip, başbakan seçilseydi, Erdoğan'ın yaptıklarının binde birini yapamaz hatta cesaret bile edemezdi. Çünkü buna milletimiz izin vermezdi. Ama Erdoğan yaptı, Erdoğan'a yaptırdılar. Bu durumu Erdoğan'da çok iyi biliyor, görüyor. Yani Erdoğan, hizmet hareketinde (!) hizmette en öndekinden daha öne geçti. Şimdi bunun bedelini ödüyor.  
Erdoğan, milletimiz nezdinde ülkemizde, Tevhit ile teslisi bir araya getirmeye kalktı. Milletimizin bünyesi bunu kaldırmadı, kaldıramazdı da. Nasıl ki, zararlı madde kullanımı ve dengesiz beslenme vs. sebeplerden ötürü insan vücudunda dengesizlikler başlar. Kalp işlevlerini yerine getiremez olur. Beyin vücuda hükmedemediği için el ve ayaklarda felçler başlar ya?
Aynen bunun gibi? Erdoğan'ın ülkeyi düşürdüğü durum budur. Yargı, emniyet, eğitim ve öğretim kurumları, ya kısmi ya da tamamen felce uğramış durumda. Hem diyalog, hem açılım, hem de BOP çerçevesinde milletimizin kalbine (birlik ve beraberliğimize) ağır darbeler iniyor. Bir an önce doktoru, şoförü, ustayı vs. artık neyse değiştirmezsek her an ağır bir kalp krizi de geçirebiliriz. Damarların tıkanıklığı, geçirdiğimiz felçler bunun habercisidir?