Erdoğan-Putin buluşması ne getirecek?

Batılı sözde müttefiklerimizin kazanan kim olursa ona destek vermek için 'bekle gör' politikasıyla seyirci kaldıkları, perde arkasında da yardım ve yataklık yaptıkları Fethullahçı Terör Örgütü'nün başarısız darbe girişimi sonrasında Türkiye'deki siyaset çarkı, tüm zamanların en büyük halk desteğini elde etmiş durumda.
Partiler üstü bir seviyede gerçekleşen bu sinerjinin oluşturduğu fırsat doğru değerlendirse Türkiye'nin rotası, olması gereken yere yani, Doğu'ya sancısız dönebilir.
Devletler tarihinde çok nadir ele geçen böylesi kritik durumlar, maalesef çoğu zaman "kaçmış fırsatlar" olarak tarihe kaydedilmiştir.
Çünkü ne kadar büyük olursa olsun önünüze gelen, hayatta bir kez ele geçecek bu fırsatları değerlendirecek cesarette, dirayette ve basirette bir lidere sahip değilseniz tek başına bir anlam ifade etmiyor.
Batılı ülkeler ile yıllardır devam eden sözde kalan müttefiklik ilişkisi Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmadığı gibi çok şey kaybettirdi.
Bugün Türkiye'nin eline bu süreci rayına sokmak için büyük bir fırsat geçmiş durumda.
Avrupa kapılarında ve Washington koridorlarında aşağılanan Türkiye, itibar göreceği asıl adres olan Doğu'nun kapısından isterse girebilir.
Bu fırsatı değerlendirecek olan ya da heba edecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan başkası değil.
Adnan Menderes'in de niyetlendiği söylenen ama ABD'nin 'our boys' darbesi yüzünden gerçekleşemeyen Türkiye ile Rusya işbirliğinde yepyeni bir sayfa, bu yazıyı kaleme alırken Rusya'nın St. Petersburg kentinde açılıyor.
Menderes'in sahip olmadığı, toplumsal seviyede her partiden sağlanan bir mutabakat desteği bugün Erdoğan'ın arkasındadır.
Prof. Dr. Haydar Baş, birkaç yıl önce başta Türkiye'nin dümeninde oturanlar olmak üzere herkese yol gösteren şu tespitleri yapmıştı:
"Siyasiler, Türkiye üzerinde hesabı olanlarla ittifaklar kurarak ülkeye menfaat temin etme yoluna da giriyorlar. Sırtından hançerlendikten sonra, 'vay, be' diyerek, geri dönüyor. Siyasilerimiz yaşadıklarından dersler çıkartarak onlara yaklaşmamayı, ülkemiz üzerinde hesabı olanlarla birlikte değil de bu coğrafya üzerinde hesabı olmayan milletlerle ve devletlerle birlikte olmayı hesap ederek bir proje geliştirmek, bir tez oluşturmak için çaba sarf etmediler."
Şu bir gerçek ki Batılı güçler, her zaman Türkiye coğrafyası üzerinde kirli senaryolar kurguladılar.
Nihayetinde istisnasız Türkiye'ye de zarar veren Büyük Ortadoğu Projesi ve Arap Baharı gibi projelerde yanlarında tuttukları Türkiye'yi de kullanmayı ihmal etmediler Batılı sözde dostlarımız.
Bu kullanılmaya son vermek istiyorsak Türkiye'nin yeri, Haydar Baş Hoca'nın da ifade ettiği gibi 'coğrafyamız üzerinde hesabı olmayan' doğudur.
Rusya'yla yaşadığımız gerginlikten sonra dün açılan yeni pencerenin oluşturduğu fırsat doğru değerlendirilirse gerçek yerini bulan Türkiye'nin büyümesinin, güçlenmesinin önünde kimse duramayacaktır.