Türkiye cumhurbaşkanını seçti. 'Türkiyeli' kavramını gündem eden bir reis-i cumhurumuz oldu. Yıllardır icraatları ile çizgisini belli eden Başbakanımız şimdi Cumhurbaşkanı? Malum Sayın Erdoğan, başbakanlığı döneminde federatif yapıya geçişin sinyallerini vermişti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bünyesinde, haklardan istifade ve özgürlüklerden yararlanma konusunda tüm vatandaşlar eşittir. Yani hak elde etme gayretine gerek yoktur. Var olduğu iddia edilen sıkıntılar, Anayasada sınırları çizilen hak ve özgürlüklerin uygulanmasındadır ve bu konu birkaç saatlik bir Meclis çalışmasıyla halledilebilir. Eğer problem Güneydoğu'ysa, şikâyetler ideolojik sebeplerden kaynaklanmaktadır ve fiili hatalardan bahsedilebilir. Hal böyleyken bazı çevrelerle yapılan görüşmeler sonrasında, Atatürk Türkiyesindeki üniter devlet yapısı tartışılmaya açıldı ve sorunlar ancak federatif yapıyla halledilebilir noktasına ülke adeta sürüklendi. Bundan sonra, sistemin eksikliği bahanesinin ardına gizlenilerek açılım adı altında bir mesai başlatıldı. Yolda Apo ve Kandil'le anlaşıldı. Aslında bu isteklerin altında yatan niyet kabul etsek ya da etmesek Türkiye'nin parçalanması meselesiydi. Artık geçmişte verilen sözlerin yerine getirilme vakti. "Şu da olsun yaparız" şeklinde sığınılacak bir bahane de kalmamıştır. Başbakan Cumhurbaşkanıdır. Şimdi sistemi değiştirip federatif yapıya geçmekle mi vaatlerini hukukileştirecek yoksa yerine tayin ettiği başbakana vereceği siyasi telkinle mi bunu yaptıracak, göreceğiz? Dikkat çekilmesi gereken husus, talepte bulunanların istedikleri tam manasıyla yerine gelmezse fiilen ortaya çıkacak kaosun ve anarşi ortamının kaçınılmaz olacağıdır. AKP'nin geleceği için konuşulması gerekense bizce balkon konuşmasında gizlidir. Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra yaptığı balkon konuşmasında yanına kadrosunu değil karısını ve çocuklarını almıştır. Güçlü hareketler büyük kadrolarla beraber gelişir. Biz Sayın Cumhurbaşkanının görüntüsünden, parti içinde güçlü ve birbirine kenetlenmiş bir kadronun olmadığı manasını çıkardık. Erdoğan sonrası bireylerin birbirlerini hazmetmemeleri halinde doğabilecek çatlak partinin tamamını ve akıbetini ilgilendireceği için AKP'liler Erdoğan'ın başkanlığını arayacaktır. Elbette halinden memnun olmayanlar farklı kulvarlara yönelecektir. Ak Partisi'nin "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olma" hali ile karşılaşması mukadderdir. Bu hal, on iki yıllık emeğin, mücadelenin ve siyasi kariyerin bir anda yok olması demektir. Yeni Başbakan konusundaki kulis faaliyetlerine bakılırsa AKP çok yakında bu çatlağı yaşayacaktır. Böyle bir ortamda partiyi bir arada tutma çabaları bir yanda; yurtiçine ve yurtdışı çevrelere verilen sözlerin yerine getirilmesi diğer yanda onu zorlayacaktır. Eğer bugüne kadar uyguladığı politikayı devam ettirmek isterse Erdoğan ağacı kuruyacak ve kendisini unutturacaktır; ama vaatlerine rağmen ülkeye anarşi yaşatmadan üniter yapıyı muhafaza eder ve Türkiye'yi başarılı bir konuma taşırsa Türkiye'nin kahramanı olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- Türk tarımının geleceği Türk çiftçisine bağlı / 12.05.2025
- Tarım stratejik bir konudur / 11.05.2025
- Global güçlerin Türkiye'yi bölme manevraları II / 10.05.2025
- Global güçlerin Türkiye'yi bölme manevraları I / 09.05.2025
- Küresel soygun / 08.05.2025
- Genç nüfus ve geleceğimiz / 07.05.2025
- Vatandaşını ihraç eden Türkiye / 06.05.2025
- İttifak mı, çatışma mı? / 05.05.2025
- Terör nasıl son bulur? / 04.05.2025
- Halkın çağrısına uy! / 03.05.2025
- Tarım stratejik bir konudur / 11.05.2025
- Global güçlerin Türkiye'yi bölme manevraları II / 10.05.2025
- Global güçlerin Türkiye'yi bölme manevraları I / 09.05.2025
- Küresel soygun / 08.05.2025
- Genç nüfus ve geleceğimiz / 07.05.2025
- Vatandaşını ihraç eden Türkiye / 06.05.2025
- İttifak mı, çatışma mı? / 05.05.2025
- Terör nasıl son bulur? / 04.05.2025
- Halkın çağrısına uy! / 03.05.2025