Erdoğan’ın ‘Hıristiyan Katolik Devletler Birliği’ hayali

Hayatı boyunca AB'nin bir inanç birliği olduğu, 'tevhid ile teslis' inancının asla bir olamayacağını, Avrupa'nın, Türkiye'yi (Türkleri) bırak tam üye yapmayı nihai hedeflerinin Anadolu coğrafyasından çıkarmak olduğu, ABD-AB ve İsrail şer ittifakının, bu devlet ve bu millet üzerindeki siyasi, ekonomik, sosyal, askeri ve dini hedeflerini, plan ve projelerini tek tek deşifre eden ve bu çizgisinden hiçbir dönem vazgeçmeyen tek lider Merhum Prof. Dr. Haydar Baş ve yetiştirdiği kadrosu olmuştur. 

Daha AKP kurulmadan önce 28 Mayıs 2001 yılında Prof. Dr. Haydar Baş şöyle diyordu:

"Batının medeniyet ittifakı bugüne kadar hep kendi medeniyetinin dışındakilere karşı oluşturulmuştur.

1) Batı dünyası 5 ve 6. yüz yıllarda Batı Avrupa içlerine düzenlenen Türk akınlarına karşı yeminli bir ittifak meydana getirmiştir.

2) Avrupa, İspanya'da kurulan Endülüs İslam Devleti'ni yok etmek için yine kendi arasında bir birlik vücuda getirdi.

3) 11. yüz yıldan itibaren ise birleşik Haçlı orduları, Doğu-İslam dünyası üzerine 200 yıl devam eden seferler tertiplediler.

4) Ve nihayet günümüzde Avrupa dünyası AB adı altında hukuki, kültürel, askeri, siyasi hemen her sahayı kapsayan bir birlik ortaya çıkarmıştır.

İşte bu ittifakın bir neticesi olarak Batı alemi soykırım iddialarında Ermenileri desteklemiş ve AİHM'de açılan toprak talebi ve tazminat davalarıyla bizi köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadır.

Aynı tavrı Kıbrıs meselesinde, Ege ve Güneydoğu konularında da ortaya koyan Avrupa hiç bir zaman hiç bir meselede bizim yanımızda yer almamıştır ve almayacaktır. 

Ermenilerin toprak taleplerine destek veren, Kıbrıs'ta Türkleri işgalci kabul eden, Ege'de Yunanlıların safında yer alan Avrupa'nın maksadı Türk kimliğini yok etmek ve bizi bu coğrafyadan silmektir.

O halde bütün bu gerçekler ortadayken AB'yi düşünmek, AB'ye gireceğiz demek kendimizi, milletimizi, devletimizi, maneviyat ve milliyetimizi inkar demektir" diyordu.

Peki, Sayın Erdoğan ne diyordu?

Bu sorunun iki cevabı var. Erdoğan iktidar olmadan önce ve iktidar olduktan sonra.

Örneğin iktidar olmadan önce 'AB, Hıristiyan Katolik Devletler Birliğidir. Onların dinini kabul etmediğiniz müddetçe onlar zaten sizi kendilerinden kabul etmeyeceklerdir' diyordu Sayın Erdoğan. (Tarih 16 Mart 1990)

Yine 1994 yılında Erdoğan, Refah Partisi'nin İstanbul İl Başkanı sıfatıyla dönemin iktidarını ağır cümlelerle itham edip, şöyle diyordu:

"Bir taraftan Avrupa Topluluğu'na girmek için koşturuyorlar. Onlar bizi, Avrupa Topluluğu'na almamayı düşünüyorlar. Eee... Biz de girmemeyi düşünüyoruz. Avrupa Topluluğu'nun asıl adı Katolik Hıristiyan Devletler Birliği'dir."

3 Kasım 2002'de iktidar oldular. İlk iş olarak (kendi tabirleriyle) Katolik Hıristiyan Devletler Birliği'ne girmeyi, onlardan olmayı nihai hedef olarak açıkladılar.

Erdoğan mutluluğunu şöyle ifade ediyordu: 'Hedefimiz AB'ye tam üyelikti. Hamdolsun başardık, hamdolsun bizim hükümetimize nasip oldu. Bayramımız kutlu olsun, inşallah bu başarılarımız ilerde romanlarda yazılacak'.

2005 yılında ise 'AB'yi Hıristiyan kulübü olarak görmediğini belirten Sayın Erdoğan, tam tersine Türkiye, AB'yi, İslam ve Hıristiyan dünyasını birbirine daha çok yaklaştıracak bir platform olarak görüyorum' demişti. (12 Nisan 2005 Norveç'i ziyaretinde Aften Posten gazetesine verdiği demeç)

AB 75 başlık açtı AKP'ye. Hemen hepsini tek tek uygulamaya geçirdiler. Tarımdan tohuma, insan neslinden inanca kadar ne istediyse yerine getirdiler. 

Ama AB'nin istekleri bitmiyordu. Haziran 2010 tarihinde KTÜ'de bir törene katılan Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliğine "Eğer Hıristiyan kulübü değilseniz Türkiye'yi, Avrupa Birliğine almak zorundasınız" derken Erdoğan 2016'da da, "AB'nin kapıkulu değiliz, ey AB, sen yoluna ben yoluma" dedi.

AB zaten kendi yolundaydı. Bizzat Merkel, Türkiye'nin AB üyesi olmayacağını dünya kamuoyuna açıkladı. 

AKP, 'bizde tam üyelik imzamızı geri çekiyoruz' diyebildi mi? Hayır. 

Ne dediler?

Geçtiğimiz hafta Sayın Erdoğan: "Coğrafi, tarihi ve beşeri olarak Avrupa kıtasının bir parçası olan Türkiye, elbette AB tam üyelik hedefine bağlıdır… Maruz kaldığımız onca adaletsizliğimize rağmen AB, bizim stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor."

Nas'a (Bakara 120, Maide 51, 57, Nisa 139, Buhari, Müslim, Tirmizi) rağmen, bizzat (Maruz kaldığımız onca adaletsizliğimize rağmen) rağmen Erdoğan ve AKP'nin, Hıristiyan Katolik Devletler Birliğine girme ısrarı ne ile izah edilebilir?