Erdoğan’ın önünde iki yol vardı. O, BOP’u seçti

Suriye'de CIA-MOSSAD işbirliği ile isyan başlatılmış, ardından işgale başlanmıştı. 

Merhum Prof. Dr. Haydar Baş 8 Aralık 2011 tarihinde Erdoğan'ı uyarı mahiyetinde şu tespitleri yapıyordu:

"Türkiye, şu andaki icraatları ile hilafet zamanındaki gibi Arap-İslam coğrafyasına baş olacağının planlarını yapsa da, bölge insanının değişen yapısı bunu engellemektedir. 

Arap - İslam dünyası, gelinen noktada kendi adamını dahi kabul etmemektedir. Bölgedeki İslam itikadı üzerinde de ciddi tahribatlar yapılmıştır. Bu toplumun Türkiye'yi baş kabul etmesine imkan yoktur…

Suriye, olduğu gibi kabul edilmeli, Esad ile beraber iyi geçinip dost ve kardeşlik yolu ile geçmişte olduğu gibi gönüllerini kazanıp, bir ve beraber olmalıdır."

Sayın Erdoğan ise 2012'de El Cezire televizyonunun konuğuydu ve şöyle diyordu;

"Türkiye'nin, Suriyelilere kapılarını kapatması asla söz konusu değil. Biz, Suriye'deki muhalif güçlere hiçbir zaman uzak durmayacağız, onların yanında olacağız. Biz, kapımızı kapatmayacağız… 

Biz tüm bölgedeki dostlarla, bölge ülkeleriyle bu kanın, bu ölümün durması için elimizden geleni yapmak durumundayız, yapacağız. Bu hem insani görevimizdir, hem İslami görevimizdir".

Oysa plan başkaydı

İktidara geldiği günden beri Sayın Erdoğan'ın hem FETÖ'ye hem de ABD ve AB'ye karşı uyaran Merhum Prof. Dr. Haydar Baş, Suriye başlığında yine uyararak şöyle diyordu;

'Bölgedeki Müslüman halk göçe zorlanacak. Yerlerine Yahudi kökenli insanlar yerleştirilecek, ülkemize göç istilası başlatılarak hem Suriye'nin, hem de Türkiye'nin nüfus demografisi değiştirilip, Arz-ı Mevut (Büyük İsrail) için adımlar atılacak…

Görünen o ki, Batının tüm psikolojik taarruzlarına rağmen Mısır'a, Tunus'a, Libya'ya başarıyla gerçekleştirilen işgal harekatı Suriye'de benzer bir neticeye kolay ulaşamayacak…

Burada Türkiye'nin önünde iki yol var: Ya Haçlının yanında yer alarak hiçbir meselesinin olmadığı Suriye'ye saldıracak ve sonra sıranın kendisine gelmesini bekleyecektir ki bunu hükümetin, Türk halkına izah etmesine imkan yoktur.

Ya da Suriye'ye karşı Rusya, Çin ve İran gibi hareket ederek bu gidişin seyrini değiştirecektir.

Eğer ikinci yolu seçerse, BOP'da son halka olan kendi kaderini de değiştirmiş olacaktır.

Çünkü Türkiye'nin devreye girmediği bir durumda Batının Ortadoğu'daki dengeleri tam manasıyla etkilemesine imkan yoktur…"

Yıl 2024. Hüseyin Baş ne diyor?

"Esad'ın elini sıksan 10 dakikada çözülecek meseleyi isyancıların elini sıktığın için 10 yıldır çözemiyorsun. Faturasını da Türk milleti ödüyor.

Bu savaştan kimlerin çıkarları vardı; ABD'nin ve İsrail'in. Bakın bu hükümet Orta Doğu'da ABD'nin ve İsrail'in polisidir, başka hiçbir şey değiller…

İsrail karşıtıyım, diye yola çıkmış olan hükümet, Orta Doğu'da Amerika ne istiyorsa harfiyen yerine getiriyor, İsrail ne istiyorsa harfiyen yerine getiriyor."

İşte ispatı

Yıl 2003. "İsrail devletinin yaşama hakkını kimsenin tehdit etmesine Türkiye razı olmayacaktır" (Başbakan Erdoğan)

Yıl 2006: "Türkiye'de AKP'nin iktidar olması hem İsrail için hem de dünya için çok büyük bir fırsattır. AKP'ye ve Tayyip Erdoğan'a, İsrail olarak hayranız. Teşekkürlerimizi iletiyoruz." (İsrail eski cumhurbaşkanı Şimon Peres)

Yıl 2016: "Bizim İsrail'e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım" (Cumhurbaşkanı Erdoğan)

Yıl 2021: Saray'da 14 ülkeden gelen Hahambaşıları ağırlayan Erdoğan; "Türkiye, Yahudiler ve İsrail arasındaki ilişkiler her zaman güçlü olacak. İsrail ile Filistinliler arasında adalet ve inanç barışını umuyorum. İsrail ile ekonomik ilişkilerimiz her zamankinden daha güçlü ve daha da güçlü olacak."

Müslüman olabilir

Müslüman olan Müslümanı öldürmenin bedelinin ebedi cehennem olduğunu bilir. (Nisa 93)

Müslüman olan haksız yere bir cana kıymayı bütün canlara kıymaya eş değer olduğunu bilir. (Maide 32)

Müslüman olan kâfilerle dostluğun Allah ile ilişiği keseceğini bilir. (Ali İmran 28)

Müslüman olan Yahudi ve Hristiyanların ne yaparsa yapsınlar Müslümanlardan asla razı olmayacaklarını bilir. 

Müslüman olan Yahudi ve Hristiyanları dost edinmenin onlardan olmak olduğunu bilir. (Maide 51)

Müslüman olan Müslüman ile savaşmanın küfür olduğunu bilir. 

Müslüman olan yarım kelime dahi bir Müslümanın öldürülmesine katkıda bulunursa Allah'ın rahmetinden mahrum kalacağını bilir.

Müslüman olan Allah katında dünyanın yok olmasının, bir Müslümanın öldürülmesinden daha hafif olduğunu bilir.

Müslüman olan Müslüman öldürmenin kafir işi olduğunu bilir. 

Müslüman olan Müslümana kılıç kaldıranın İslam'dan uzak olacağını bilir. 

Haçlıların safında Müslümanlara kılıç kaldıranların ve de alkışlayanların durumunu siz düşünün artık! 

Fas'tan Afganistan'a, Yemen'den sınırlarımıza kadar her kan, Müslüman kanı. Bu kanı kim akıtıyor? Bu kan kimin için akıyor?