Başbakanımız "herkese ilan etmeden, sessiz sedasız", önde gelen 10 büyük sermaye grubunun başındakileri bir odaya toplar. "Ey sayın işadamları" der. "Bakınız Ereğli'nin kamuya ait hisseleri satışa çıkarılıyor. Ödenecek para at ile deve değil. 1 milyar, bilemediniz 1.5 milyar dolar. Biriniz, ikiniz, üçünüz, beşiniz, alınız bu hisseleri. Paramız yok demeyiniz. Döviz kredileri sudan ucuz. Ereğli, zaten kurulurken özel sektör statüsünde kuruldu. Bunu satın almak size yakışır. Yakışırın da ötesinde bu halka karşı sizin sorumluluğunuzdur."Bunu yapmak Başbakanımız için bir mecburiyettir. Özelleştirilecek kuruluşlar, sahipleri güç duruma düşen şirketler ve bankalar illa da yabancılara satılacak diye bir kanun yok. Kaide yok. Bunların öncelikle ülke içinde sermaye gruplarınca alınmasından doğal bir şey yok. Bunun yabancı sermaye düşmanlığıyla ilgisi, ilişkisi yok...Yabancılar fabrika kursun!Yabancı sermayenin başımızın üstünde yeri var. Buyursunlar, gelsinler, yeni tesisler kursunlar. O iş ayrı, bu iş ayrı. Her ülkenin özelliği olan, halkın tasarruflarıyla, devletin desteğiyle oluşmuş kuruluşları, markaları vardır. Ülkeler o birkaç kuruluşa, markaya sahip çıkmak ister. Bunu zorunluluk olarak görür... Bizim yıllar boyu zar zor ortaya çıkardığımız bazı müesseseler var. Ereğli, İskenderun bunlar arasında. İş Bankası, Şişe Cam, Arçelik, Turkcell, Tüpraş, Petkim bu tür kuruluşlar. Markalar. Bunlara sahip çıkmak zorundayız. Ereğli'yi 'satılacak herhangi bir fabrika' olarak göremeyiz, özellikleri var. Nedir Ereğli'nin özellikleri?(1) Ereğli tek bir tesis değil. İskenderun Demir Çelik Fabrikaları Ereğli ile birleşti. Türkiye'de demir cevherini eriterek demir çelik yapan 3 tesisimiz var. 1939 yılında kurulan Karabük yılda 800 bin ton, 1965 yılında faaliyete geçen Ereğli 3.0 milyon ton, 1975 yılında üretime geçen İskenderun 2.0 milyon ton üretim yapıyor. Bunlara entegre tesis deniliyor.(2) Özel sektöre ait 15 ark ocağı, madeni eriterek demir yapmıyor. Yurtdışından getirilen hurdaları elektrik ile eriterek uzun mamule dönüştürüyor.İhtiyacımız 'yassı ürün'(3) Genelde demir-çelik iki gruba ayrılıyor (I) Yassı ürünler, (II) Uzun ürünler. Uzun ürünler inşaat demiri, ray gibi ürünler. Yassı ürün, levha, teneke gibi ürün. Yassı ürün, boru, otomotiv, buzdolabı, gemi, madeni eşya yapımında kullanılıyor. Bizde şimdilik sadece Ereğli yılda 3.0 milyon ton yassı üretebiliyor.(4) Halbuki, Türk sanayinin bugünkü ihtiyacı yılda 7.0 milyon ton yassı ürün. Bunun 3.0 milyon tonunu Ereğli temin ediyor. Kalan 4.0 milyon ton yassıyı yılda 3 milyar dolar döviz ödeyerek satın alıyoruz.(5) Ereğli, yakında İskenderun'da da yassı üretimini başlatacak. Kendi kaynaklarından 1.1 milyar dolar yatırım yaparak 2010 yılında Türk sanayinin yassı ihtiyacını karşılayacak ölçüde 10.0 milyon tonluk yassı üretim hedefini gerçekleştirecek.(6) Ereğli geçen yıl 3.2 milyar dolar satış geliri elde etti. Kendi kaynaklarından 333 milyon dolarlık yatırım yaptı. 463 milyon dolar kâr etti. 40 yılda zar zor ortaya çıkarabildiğimiz, Ereğli'deki kamu hisselerini 1.0 milyar dolara, 1.5 milyar dolara bir yabancı şirkete satıp, şirketin yönetimini elden çıkarmak bize ne getirecek? 1 milyar dolar döviz, bizim sadece 4 aylık yassı ürün ithalatımız için yabancı demir - çelik firmalarına ödediğimiz faturayı ancak karşılayacak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.