Üzgünüm dostlarım… Artık ulus devlete elveda zamanı!

Partisini adeta din yerine koyup, onun için kelle koparmayı bile göze alan sözde milliyetçiler kına yaksınlar!

Sözde din elden gidiyor teraneleriyle yol yürüyenler, şimdi bölünmek üzere kurtlar sofrasına konulan bir Türkiye manzarasına bakıp, şükür namazı kılsınlar!

Sözde "Kürt sorunu" çözülüyor zannedip, farkında olmadan BOP değirmenine su taşıyan Güneydoğulu kardeşim de şükür orucu tutsun!

NATO'nun şunun bunun askeri olmakla övünen ancak, bir türlü Atatürk'ün ordusu olmayı başaramayan milli kuvvetlerimizde şimdi uzun bir tatile çıksın!

Çünkü 3. Dünya Savaşını biz kazandık!

Artık dünyaya nizamı biz veriyoruz.

Bilumum terör örgütlerini dize getirdik.

Evet, sevgili dostlarım…

Siz zannediyorsunuz ki, kurt ile kuzu dost oldu.

PKK denen alçak İsrail taşeronu, 30 kişilik tiyatrocu terörist gurubu ile mangalda silahlarını ateşe verdi ve bu iş bitti.

Gerçekten de bu iş böylece sona erdi diyen bir tane akıl sahibi var mı?

Siz bu işin önderliğini yapanların en başta buna inandığını düşünüyor musunuz?

Dünyadaki gelişmeleri bir bütün olarak göremiyor ve analiz edemiyorsanız, geçmiş olsun.

PKK yokken kim vardı? Asala.

Kim kurmuştu bu örgütü?

ABD-İngiltere.

Onun tasfiyesiyle yerine kim kuruldu? PKK.

Kim kurdu? ABD-İngiltere-İsrail.

Ne için kuruldu bu örgüt ve türevleri?

Büyük İsrail devleti için. Yani BOP için.

Hedeflerinde hangi bölge vardı? Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesi toprakları.

Neden peki?

Çünkü tahrif edilmiş ve kafalarına göre yazılmış Tevrat'ta öyle deniyor muş.

Arzu Mev'ud denilen ve İsrail'e Tanrı tarafından hediye edilmiş topraklar.

Bütün mevzu bu.

Osmanlı bu konuda çok kötü bir örnek olduğu için bu gerçekliği okuyamadı ve hatta düşmanlarının önünü açtı.

Çok yapılı bir İmparatorluğu nasıl yöneteceğini bilemedi.

İnsanlığın en son ulaştığı ve modern toplum modeli olan ulus devlet yapısına geçmeyi beceremedi. Çünkü bunu gerçekleştirecek birikimli insan kadrosundan mahrumdu.

İşte Mustafa Kemal Atatürk, dünyadaki gelişmeleri avucunun içi gibi bilen tek insan olma özelliğine sahipti.

Ortadoğu'yu ve millet olma formüllerini en iyi kavrayan dehaydı.

Lozan'da Kürtleri azınlık olarak adlandıran İngilizlere, "Kürtler Müslümandır ve azınlıklar sadece gayri Müslümlerdir" diye tarihi bir yanıt verecekti.

Daha sonra, "Türkiye devletini kuran halka, Türk milleti denir" diyecekti.

"Ne Mutlu Türküm Diyene" sözü de, esasen bu anlayışı ve gerçeği formülize edecekti.

Ve Anayasanın 66. Maddesi:

"Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür."

Anayasa Mahkememizin verdiği kararlarda da Türklük, vatandaşlık bağı ile tanımlanmıştır diye not düşülmüştür.

Erdoğan'da, Bahçeli'de ne diyordu önceleri:

"Türkiye'de bir Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır"

Bu söz çok doğru bir sözdü ve herkes arkasında durmuştu.

Peki, şimdi bitmiş tükenmiş bir PKK üzerinden koparılan bu fırtına nedir?

Erdoğan'ın yaptığı açıklamada sık sık vurgulanan, Türk-Kürt-Arap ifadelerinin anlamı nedir?

Hani mesele terör meselesiydi.

Ve inlerinde olsa bulup yok edecektik. Buna en çokta şimdi ki imkanlarla muktedir olmuşken.

Nereden çıktı bu, "Öcalan gelsin TBMM'de konuşsun" tarzında ki tuhaf açıklamalar?

Neden ihtiyaç duyuldu böyle bir şeye?

Öcalan'ı, "Devlet adamı yok. Atatürk'ten sonra tek devlet adamı var Bahçeli'dir" deme noktasına getiren nedir?

Bebek katili Öcalan devam ediyor:

"Ben kararlıyım. Bahçeli selam üstüne selam söyledi. Beni tanıyor çünkü. Ben bunu yapabilecek güçteyim.  Kürtlerin varlığı tartışılmaz. Bahçeli ne diyorsa o oluyor. Onu önemsiyorum. Diğerleri hikayedir. Kürtlerin varlığı ve hakları olacak diye inanıyorum. "Devlet ile meseleleri çözmek biraz doğru ilişki, doğru iletişim ile mümkündür. Bahçeli partisini karşısına alarak yapıyor bunu. Çünkü beka sorununu gördü. Bu tarihsel ilişki inşa edildi" diyerek MHP liderini neden övüyor hiç düşündünüz mü?

Peki, Sn. Cumhurbaşkanımız ne diyor:

"Hamdolsun 41 yıllık parantez kapanmaktadır.

Şam bizim ortak şehrimizdir. Diyarbakır bizim ortak şehrimizdir. Mardin, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil, Halep, Hatay, İstanbul, Ankara bizim ortak şehrimizdir.

Tarih tekerrür ediyor. Bugün Türk ile Kürt aralarında engel olmaksızın tekrar muhabbetle kucaklaşıyor.

Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs İttifakı, İstiklal Savaşı'nın nüvesi yeniden şekilleniyor.

 Altını çizerek söylüyorum, Cumhur İttifakı olarak AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM heyetiyle de birlikte bu süreci evelallah pişirerek geleceğe taşıyacağız." ifadelerini kullandı.

Peki, sormak gerekmez mi, bizim Kürtlerle ne zaman sorunumuz olmuş ki. Hani sorun terör sorunu idi.

Savaştan mı çıkıldı ki şimdi kucaklaşma gerçekleşiyor.

Bu sözler çok masumane ve hamaset içerebilir ama, bana göre çok tehlikeli ve durduk yere kulaklara su kaçırmaktan başka bir işe yaramaz.

Anayasa 66 ne diyor.

Tek millet var o da Türk milletidir.

Anayasa 10. Madde ne diyor:

Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Peki, burada herhangi bir sorun var mı? Yok.

Neden ve nereden çıktı şimdi bu, Türk-Kürt-Arap vurgusu?

Öte yandan yine Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ın aynı zamanda Suriye Özel Temsilcisi de olduğuna dikkati çekerek, "Onlar da Suriye'de görüşmeler, toplantılar yaptılar ve oradan verilen mesajlar da gerçekten çok çok olumluydu, bizler için de sevindiriciydi." Diyor.

Aynı Tom Barrack ne demişti:

"Türkiye için en uygun modeli Osmanlı millet sistemidir"

Şimdi bütün bunları yan yana koyun ve derin bir tefekküre dalın.

Elin ABD'lisi bizim hayrımıza ne zaman bir rüya görmüşte bunu olumluyoruz.

Bak işte adam bize en uygun modeli kendisi öneriyor. Osmanlı millet siste imiş.

Yani, Anayasa'da her farklı etnik gurubun kurucu unsur olarak vurgulanması ve dillerinin Ana dil olmasına olanak tanınması.

Osmanlı bu yüzden bölük pörçük olmadı mı?

Sen kimsin ki Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet sistemine karşı alternatifler sunuyorsun!

Neden Türk siyaseti koro halinde susuyor?

Niçin millette ses seda yok?

11 Temmuz PKK'nın silah bıraktığı ve teslim olduğu gün değil, ulus devlet yapımızın tasfiye edildiği gün ve tarihtir.

Bu bir milattır.

Kim ki bu gelişmelerin altına imza koymuştur, tarih ve millet vicdanında yargılanacaktır.

Efendim PKK'ya taviz verilmemiş.

Çocuk mu var sizin karşınızda!

Adam silahla talep ettiğini şimdi masada alıyor daha ne taviz verilecekti!

Asıl olan şey nedir ve bu işin aslı astarı nedir konusuna şimdilik yer kalmadığı için değinmiyorum ama, emin olun çok iyi biliyorum.

İsrail Suriye'de artık tek söz sahibidir!

ABD, Suriye'yi tamamen kontrolü altına almıştır.

Rusya ve İran'ın varlığı Suriye'den sökülüp atılmıştır.

Şii varlığı diye adlandırılan İran yanlısı ve İsrail karşıtı sistemin yerine, Sünni anlayış ikame edilmiştir.

Hem de, ABD-İsrail desteği ile!

SDG'nin Şam'a boyun eğmesini isteyen ABD, aslında bundan sonra Sünni anlayışa sahip olan Ahmet Şara ile çoktan anlaşmıştır.

Hakkımızı alacağız diye boşu boşuna dağlara çıkanlara da aslında geçmiş olsun!

Onları da sattılar!

Bu sürecin yalnız ve yalnız kazanan iki tarafı var.

ABD ve İsrail.

Geçmiş olsun Türkiye, elveda ulus devlet!