Hükümet koltuğa ısındıkça savrulmaya başladı.
AKP'li iki başlılık, bakanların eşgüdümünü bozuyor. Bedelli askerlik tartışması mesela...
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Çoşkun, bedelli askerlikten dem vuruyor.
Milli Savunma Bakanı ise, "bu da nereden çıktı" şeklinde tepki veriyor.
Aynı şekilde, mali piyasalar ile ilgili, IMF ile ilişkilerle ilgili beyanlar da piyasaların güvenini sarsıyor.
Yine Ali Çoşkun, IMF ile ciddi müzakereler yapılarak yatırımların önünü tıkayan faiz dışı fazla hedefin değiştirileceğini söylüyor.
Hazineden sorumlu bakan Ali Babacan ise, IMF ile yapılan Stand by anlaşmasına sadık kalınacağını söylüyor.
Ekonomide geleceğe yönelik iyimser havayı dağıtan asıl savrulma ise, ekonomi bürokratları ile iktidar arasında yaşanıyor.
BDDK ve Merkez Bankası, Hükümetin büyüyemeye dönük arayışlarının önünü kesecek çıkışları endişe yaratıyor.
BDDK ve Merkez Bankası, Hükümet politikalarından bağımsız ve onların üstünde bir hava çiziyor.
Asıl tehlikeli savrulma, başörtüsü konusunda yaşandı.
Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın, Cumhurbaşkanı'nı başörtülü eşiyle uğurlaması ile gündeme oturan başörtüsü yasağı konusunda AKP yöneticileri zig zag çizmeye başladı.
Medyanın başörtüsü konusunda laik refleksi uyandırmaya dönük taktikleri sonuç verdi.
AKP lideri Erdoğan, Bülent Arınç'ın çıkışına sahiplenmedi.
AKP lideri Erdoğan: "Türban gündemimiz değil. Bu tartışmalara kendimizi çektirmeyelim. Asıl gündemimiz, ekonomik sıkıntıların halledilmesi olmalı. Halk bizden ekonomiyi iyileştirmemizi bekliyor.
Herkes önceliğini buna vermeli. Toplumun hassasiyetlerine dikkat etmeliyiz, çok dikkatli davranmalıyız."
Erdoğan bu çıkışı ile Bülent Arınç'ın kulağını çekiyor.
Herkes önceliğini buna vermeli, diyor.
Toplumun hassasiyetine dikkat etmeliyiz, diyen Erdoğan'ın, neyi kastettiğini anlayamadık.
Yoksa, toplum, başörtüsü yasağının devamını mı istiyor?
Kendinizi medya koridorlarına hapsederseniz, medya cazırtılarını toplumun tepkisi sanırsınız.
Oysa toplum, en az ekonomiyi düzeltmek kadar bu yasağın kaldırılmasını bekliyor.
Ortada hukuk dışı bir talep mi var ki, işi zamana yaymaktan, dikkatli olmaktan dem vuruyorlar.
Eğer medyanın ve onların suflörlüğünü yaptığı başörtüsü yasakçılarının zamanla yumuşayacağını zannediyorlarsa yanılıyorlar.
Madem bu iş gündemde, şimdi çözülmeli.
AB'ye Uyum Paketi'nde PKK'lılara dahi af düşünülürken, başörtüsü mağdurlarının es geçilmesi, milletimizin iktidara bağladığı ümidi söndürüyor.
Hani, "yeter hak milletindi!"
AKP'li iki başlılık, bakanların eşgüdümünü bozuyor. Bedelli askerlik tartışması mesela...
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Çoşkun, bedelli askerlikten dem vuruyor.
Milli Savunma Bakanı ise, "bu da nereden çıktı" şeklinde tepki veriyor.
Aynı şekilde, mali piyasalar ile ilgili, IMF ile ilişkilerle ilgili beyanlar da piyasaların güvenini sarsıyor.
Yine Ali Çoşkun, IMF ile ciddi müzakereler yapılarak yatırımların önünü tıkayan faiz dışı fazla hedefin değiştirileceğini söylüyor.
Hazineden sorumlu bakan Ali Babacan ise, IMF ile yapılan Stand by anlaşmasına sadık kalınacağını söylüyor.
Ekonomide geleceğe yönelik iyimser havayı dağıtan asıl savrulma ise, ekonomi bürokratları ile iktidar arasında yaşanıyor.
BDDK ve Merkez Bankası, Hükümetin büyüyemeye dönük arayışlarının önünü kesecek çıkışları endişe yaratıyor.
BDDK ve Merkez Bankası, Hükümet politikalarından bağımsız ve onların üstünde bir hava çiziyor.
Asıl tehlikeli savrulma, başörtüsü konusunda yaşandı.
Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın, Cumhurbaşkanı'nı başörtülü eşiyle uğurlaması ile gündeme oturan başörtüsü yasağı konusunda AKP yöneticileri zig zag çizmeye başladı.
Medyanın başörtüsü konusunda laik refleksi uyandırmaya dönük taktikleri sonuç verdi.
AKP lideri Erdoğan, Bülent Arınç'ın çıkışına sahiplenmedi.
AKP lideri Erdoğan: "Türban gündemimiz değil. Bu tartışmalara kendimizi çektirmeyelim. Asıl gündemimiz, ekonomik sıkıntıların halledilmesi olmalı. Halk bizden ekonomiyi iyileştirmemizi bekliyor.
Herkes önceliğini buna vermeli. Toplumun hassasiyetlerine dikkat etmeliyiz, çok dikkatli davranmalıyız."
Erdoğan bu çıkışı ile Bülent Arınç'ın kulağını çekiyor.
Herkes önceliğini buna vermeli, diyor.
Toplumun hassasiyetine dikkat etmeliyiz, diyen Erdoğan'ın, neyi kastettiğini anlayamadık.
Yoksa, toplum, başörtüsü yasağının devamını mı istiyor?
Kendinizi medya koridorlarına hapsederseniz, medya cazırtılarını toplumun tepkisi sanırsınız.
Oysa toplum, en az ekonomiyi düzeltmek kadar bu yasağın kaldırılmasını bekliyor.
Ortada hukuk dışı bir talep mi var ki, işi zamana yaymaktan, dikkatli olmaktan dem vuruyorlar.
Eğer medyanın ve onların suflörlüğünü yaptığı başörtüsü yasakçılarının zamanla yumuşayacağını zannediyorlarsa yanılıyorlar.
Madem bu iş gündemde, şimdi çözülmeli.
AB'ye Uyum Paketi'nde PKK'lılara dahi af düşünülürken, başörtüsü mağdurlarının es geçilmesi, milletimizin iktidara bağladığı ümidi söndürüyor.
Hani, "yeter hak milletindi!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014