Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi. Dört yıllık AKP iktidarı boyunca Türk Devletinden, Türk milletinden, cennet vatanımızdan bir parça koparmayan, bir parsel aparmayan kimse kalmamıştı neredeyse. Avrupadan Amerikaya, Çinden-Maçine bütün ülkeler, bütün milletler, Türkiye'den bir şeyler kopara bilmek için sıraya girdiler. Türkün vatanını, batan geminin malları diye bağıra-çağıra satan bir iktidarın iş başına geldiğini bütün dünya duymuştu.Baktılar ki, kim ne isterse, istediğini fazlası ile alıyor. Yunan alıyorsa İngiliz niye geri kalsın? Yahudi alıyorsa Alman, Fransız niye geri kalsın? Ruslar sahil kasabalara yerleşmeye başlamışsa Ermeniler niye geri kalsın? Nasıl olsa "gelene ağam gidene paşam" diyen bir iktidar gelmiş Türkiye'nin başına. Bu durum Türk milleti için, Anadolu coğrafyası için ne kadar büyük talihsizlik ise, bu milletin ve bu coğrafyanın üzerinde hesabı olanlar için de o kadar büyük bir fırsat anlamına geliyordu. Düşmanlar topluluğu ne zaman eline geçen fırsatı kaçırmıştı ki şimdi de kaçıracaktı. Aslında Türkiye, BTP lideri sayın Haydar Baş'ın dediği gibi, tohumlarından ne yapacakları baştan belli olan bu kadroyu iktidara getirmekle tarihi hatasını yapmıştı.Erzurum'daki iftar programında yaptığı tarihi konuşmada sayın Haydar Baş şunu demişti; "Ben bu iktidarın ikinci gününde muhalefetime başladım. Bir bakalım, görelim, bekleyelim, erken değil mi diyenlere şunu dedim; siz toprakta buğday tohumunu görürseniz, buradan buğday başağı çıkacağı sonucunu, mısır tanesini görünce de oradan mısır koçanı oluşacağı sonucunu çıkarmaz mısınız? Aynen bunun gibi bu tohumdan ne çıkacağını görmek için üç yıl, beş yıl beklemeye gerek yok."Geride kalan dört yıl, BTP liderini bütün söylemlerinde haklı çıkardı.Şimdi Fransanın meclisinden çıkardığı Ermeni yanlısı ve Türk'ün ecdadını katil ilan ihanet yasası karşısında sayın Başbakan efelenerek; "Fransa tarihine kara bir leke sürmüştür" diyor.Fransa'nın tarihi baştan başa kara lekelerle dolu, bunu hiç tartışmaya gerek yok. Fakat işin bu noktaya gelişinde oldukça ciddi katkılar sağlayan ve her biri bir kara leke durumundaki söylemleri yeniden hatırlamakta ve milletimize hatırlatmakta fayda var. "Türkler Ermenileri kesmiştir" iftirasını seslendirmek için tertiplenen Ermeni konferansı mahkeme kararı ile iptal edildiği zaman, yargı kararına müdahale ederek, canlı yayında bu kararı şiddetle kınayan bir Başbakanın bugün esip-gürlemesi sizce ne kadar inandırıcı?Romancı kılığındaki bir başka iftiracı, yazdığı paçavrada Türk milletinin ecdadını kasaplıkla, cellatlıkla suçlayıp mahkemelik olunca, duruşma gününden bir akşam evvel onu arayıp hatırını soran, süreçle ilgili görüşlerini belirten ve ertesi günkü duruşmanın jet hızıyla ve beratla sonuçlanmasını sağlayan bir Başbakanın kameralar karşısında efelenmesi biraz gülünç kaçmıyor mu?Bir ülkenin, bu ülkenin başbakanı olarak koltuğa oturduğun günden itibaren hep iftiracıların yanında olmuşsun, onları görüp gözetmişsin, yargıya müdahale pahasına iftiracılardan yana tavır koymuşsun, gün gelmiş, Fransa denilen bir ülke de meclisinden iftiracıların iddiaları doğrultusunda bir karar çıkarmış, sonra geçmişsin kameralar karşısına "asarız-keseriz" edebiyatı yapıyorsun. Bu aziz milletin hafızası ile, iz'anı ve idraki ile, basireti ve firaseti ile dalga mı geçiyorsun?Sizin yönetiminizdeki iktidarın açtığı kapılardan, döşediği raylardan yetmiş iki buçuk millet daldı Anadolu coğrafyasına, dört yıldır talan ediyorlar, yalan söylüyorlar, iftira atıyorlar. İftiracı Ermeniler ve onları destekleyen Fransa da bu yetmiş iki buçuk milletten sadece ikisi. Yanılmıyorsam Fransa, AB'nin lokomotif ülkelerinden birisi idi herhalde. Her şeye rağmen AB diyen "himmet ve hizmet erbabının !"kulakları çınlasın.Söz buraya gelmişken, sayın Haydar Baş'ın beş yıl önce miting meydanlarında haykırdığı bir cümleyi hatırlatmak borcundayız: "Aziz vatandaşlarım! Şimdi beni iyi dinleyin, Avrupa Birliği; beş bin yıllık Türk tarihini, on beş asırlık İslam medeniyetini ve seksen beş yıllık cumhuriyet birikimini haçlı mezarlığına gömme projesidir."Elif hanımı akşamdan arayan bir Başbakan mı yoksa beş yıl evvel bu tarihi tesbiti yapan bir Başbakan mı istersiniz?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024