Ev işçileri sahipsiz kaldı
Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Ofisi, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ev işçilerinin durumunu ortaya koyan bir araştırmaya imza attı. Çalışmaya göre ev işçileri iş sağlığı ve güvenliği konusunda çözüm bekleyen sorunları var
18.06.2021 16:36:00





Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi, çoğunluğu kadın olan ve kayıt dışı çalışan ev işçilerinin küresel salgınla daha da derinleşen sosyo-ekonomik sorunlarını ve koşullarını ortaya koymak ve ev işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik çözüm önerileri sunmak amacıyla bir rapor hazırladı. Rapor, 17 Haziran 2021 tarihinde işçi-işveren örgütleri ve kamu kurumları temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen çevrim içi etkinlikte kamuoyuyla paylaşıldı. Dr. Ceyhun Güler tarafından hazırlanan "Ev İşçiliğinin Türkiye'deki Görünümü: Kapsam, Boyut ve Sorunlar" Raporu ev işçilerinin mevcut sosyo-ekonomik ve hukuksal durumunu ve sorunlarını iş sağlığı ve güvenliği, çalışma şartları, istihdam edilme yöntemleri, sendikal haklar ve örgütlenme, denetim ve teftiş bağlamında analiz ederek, ev işçilerinin insana yakışır çalışma koşullarında çalışmalarına ve mevcut sorunların çözümüne yönelik politika önerilerinde bulunuyor.
Güvencesiz çalışıyorlar
Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ev işçilerinin öncelikli sorunlarının kayıt dışı ve güvencesiz istihdam olduğuna dikkat çeken rapor kayıt dışılığın aynı zamanda ev işçilerinin sayılarının güvenilir bir şekilde tespit edilebilmesinin ve dolayısıyla ev işçilerinin sorunlarının boyutunun belirlenmesinin ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesinin önündeki en önemli engellerden biri olduğuna vurgu yapıyor. TÜİK verilerine göre Türkiye'de ev işçilerinin yüzde 90'ından fazlası kadınlardan oluşuyor ve ev işçilerini örgütleyen sendikaların verdiği bilgilere göre Türkiye'de bir milyonun üzerinde ev işçisi var. Rapora göre, kayıt dışı çalışmanın yaygın olması, ev işçilerinin çalıştığı iş yerlerinin genellikle özel hanelerden oluşması, işçi işveren ilişkilerinin geleneksel istihdam yapısının dışında kalması, sayısal tespitlerin çoğunlukla beyana dayanması nedeniyle tahminin ötesinde net sayının tam olarak belirlenememesi bir taraftan kayıt dışılık oranının tespitini de zorlaştırırken diğer taraftan kayıt dışılığın fazla olması da ev işçilerinin tam sayılarının tespitini güçleştiriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine ve SGK istatistiklerine göre Türkiye'deki ev işçilerinin en az yüzde 70'inin etkin bir sosyal korumadan yoksun olduğunu ifade eden Rapora göre bu oran ev işçilerini örgütleyen sendikaların tahminleri dikkate alındığında yüzde 90'ın üzerine çıkıyor. Rapor, Türkiye'de ev işçilerinin sigortalı çalışmalarının sağlanmasına yönelik 2015 yılında yapılan düzenlemelerin önemli bir adım olduğuna işaret etmekle beraber ev işçilerinin daha etkin bir sosyal koruma sistemine dahil edilmesinin gerekliliğini vurguluyor.
Sorunlar çözüm bekliyor
Ev işçilerinin karşı karşıya kaldıkları iş sağlığı ve güvenliği problemlerinin bir çoğunun önlenebilir olduğunu vurgulayan raporda bu konuya dair gerekli önlemlerin alınmaması ve yeterli bilinç düzeyinin oluşturulmaması nedeniyle ev işçilerinin iş kazaları ile karşılaştığı veya yapılan işle ilgili çeşitli hastalıklara maruz kaldığı ifade ediliyor. Rapora göre ev işçileri fiziksel, biyolojik, kimyasal ve psiko-sosyal pek çok iş sağlığı ve iş güvenliği riski altında ve alandaki iş kazalarının çoğu düşme, kayma veya yaralanma şeklinde tezahür ediyor. Kas ve iskelet hastalıkları, bulaş riski, solunum yolu hastalıkları da ev işçilerinin en sık karşılaştıkları sorunlar arasında yer alıyor. Rapora göre şiddet, yiyecek yoksunluğu, psikolojik baskı, haksız yere suçlama, anlayışsızlık, küçümseme ve hapis dâhil olmak üzere cinsel, psikolojik ve fiziksel istismar ev işçilerinin karşılaştığı en ağır sorunlar arasında yer alıyor.
Covid-19 soruları artırdı
Rapor'un öne çıkarttığı diğer bulgulardan biri ise küresel salgının, çoğu kayıt dışı çalışan ev işçilerinin sorularını bu dönemde daha çok derinleştirdiği. Bu dönemde ev işçilerinin çoğu işlerini kaybetti, iş güvencesinden yoksun olmaları nedeniyle ise gelir kaybı yaşadı ve aynı zamanda gelir kayıplarıyla bağlantılı olarak barınma, beslenme, sağlık gibi temel haklara erişimde güçlük çekti. Rapor'a göre ev işçileri bu dönemde sosyal koruma önlemlerinden ve sağlanan desteklerden de faydalanamadı. Salgın döneminde çalışmaya devam eden ev işçilerinin ise iş yükleri ve çalışma süreleri arttı, özellikle yatılı çalışan işçiler uzun süre izinsiz çalışmak zorunda kaldı. Bunun yanında çalışmaya devam eden ev işçilerinin hastalığa/virüse yakalanma riskleri de arttı. Küresel salgın döneminde hem çalışma yaşamında hem de aile/ev içerisinde ev işçilerinin maruz kaldıkları şiddet de arttı. Ev işçileri çalışma yaşamında en çok ekonomik şiddetin arttığını, aile/ev içerisinde ise en çok psikolojik şiddetin arttığını belirtti. Ev işçilerinin taleplerine de yer veren raporda, ev işçilerinin diğer işçilerle aynı statüde sayılabilmeleri, diğer tüm işçilerle aynı haklardan yararlanabilmeleri ve alandaki kayıt dışılığın önlenmesi için Türk Borçlar Kanunu kapsamında hak ve yükümlülükleri düzenlenen ev işçilerinin, iş kanunu kapsamına dâhil edilmeleri yönünde yoğun talepleri olduğu da belirtiliyor.
Güvencesiz çalışıyorlar
Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ev işçilerinin öncelikli sorunlarının kayıt dışı ve güvencesiz istihdam olduğuna dikkat çeken rapor kayıt dışılığın aynı zamanda ev işçilerinin sayılarının güvenilir bir şekilde tespit edilebilmesinin ve dolayısıyla ev işçilerinin sorunlarının boyutunun belirlenmesinin ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesinin önündeki en önemli engellerden biri olduğuna vurgu yapıyor. TÜİK verilerine göre Türkiye'de ev işçilerinin yüzde 90'ından fazlası kadınlardan oluşuyor ve ev işçilerini örgütleyen sendikaların verdiği bilgilere göre Türkiye'de bir milyonun üzerinde ev işçisi var. Rapora göre, kayıt dışı çalışmanın yaygın olması, ev işçilerinin çalıştığı iş yerlerinin genellikle özel hanelerden oluşması, işçi işveren ilişkilerinin geleneksel istihdam yapısının dışında kalması, sayısal tespitlerin çoğunlukla beyana dayanması nedeniyle tahminin ötesinde net sayının tam olarak belirlenememesi bir taraftan kayıt dışılık oranının tespitini de zorlaştırırken diğer taraftan kayıt dışılığın fazla olması da ev işçilerinin tam sayılarının tespitini güçleştiriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine ve SGK istatistiklerine göre Türkiye'deki ev işçilerinin en az yüzde 70'inin etkin bir sosyal korumadan yoksun olduğunu ifade eden Rapora göre bu oran ev işçilerini örgütleyen sendikaların tahminleri dikkate alındığında yüzde 90'ın üzerine çıkıyor. Rapor, Türkiye'de ev işçilerinin sigortalı çalışmalarının sağlanmasına yönelik 2015 yılında yapılan düzenlemelerin önemli bir adım olduğuna işaret etmekle beraber ev işçilerinin daha etkin bir sosyal koruma sistemine dahil edilmesinin gerekliliğini vurguluyor.
Sorunlar çözüm bekliyor
Ev işçilerinin karşı karşıya kaldıkları iş sağlığı ve güvenliği problemlerinin bir çoğunun önlenebilir olduğunu vurgulayan raporda bu konuya dair gerekli önlemlerin alınmaması ve yeterli bilinç düzeyinin oluşturulmaması nedeniyle ev işçilerinin iş kazaları ile karşılaştığı veya yapılan işle ilgili çeşitli hastalıklara maruz kaldığı ifade ediliyor. Rapora göre ev işçileri fiziksel, biyolojik, kimyasal ve psiko-sosyal pek çok iş sağlığı ve iş güvenliği riski altında ve alandaki iş kazalarının çoğu düşme, kayma veya yaralanma şeklinde tezahür ediyor. Kas ve iskelet hastalıkları, bulaş riski, solunum yolu hastalıkları da ev işçilerinin en sık karşılaştıkları sorunlar arasında yer alıyor. Rapora göre şiddet, yiyecek yoksunluğu, psikolojik baskı, haksız yere suçlama, anlayışsızlık, küçümseme ve hapis dâhil olmak üzere cinsel, psikolojik ve fiziksel istismar ev işçilerinin karşılaştığı en ağır sorunlar arasında yer alıyor.
Covid-19 soruları artırdı
Rapor'un öne çıkarttığı diğer bulgulardan biri ise küresel salgının, çoğu kayıt dışı çalışan ev işçilerinin sorularını bu dönemde daha çok derinleştirdiği. Bu dönemde ev işçilerinin çoğu işlerini kaybetti, iş güvencesinden yoksun olmaları nedeniyle ise gelir kaybı yaşadı ve aynı zamanda gelir kayıplarıyla bağlantılı olarak barınma, beslenme, sağlık gibi temel haklara erişimde güçlük çekti. Rapor'a göre ev işçileri bu dönemde sosyal koruma önlemlerinden ve sağlanan desteklerden de faydalanamadı. Salgın döneminde çalışmaya devam eden ev işçilerinin ise iş yükleri ve çalışma süreleri arttı, özellikle yatılı çalışan işçiler uzun süre izinsiz çalışmak zorunda kaldı. Bunun yanında çalışmaya devam eden ev işçilerinin hastalığa/virüse yakalanma riskleri de arttı. Küresel salgın döneminde hem çalışma yaşamında hem de aile/ev içerisinde ev işçilerinin maruz kaldıkları şiddet de arttı. Ev işçileri çalışma yaşamında en çok ekonomik şiddetin arttığını, aile/ev içerisinde ise en çok psikolojik şiddetin arttığını belirtti. Ev işçilerinin taleplerine de yer veren raporda, ev işçilerinin diğer işçilerle aynı statüde sayılabilmeleri, diğer tüm işçilerle aynı haklardan yararlanabilmeleri ve alandaki kayıt dışılığın önlenmesi için Türk Borçlar Kanunu kapsamında hak ve yükümlülükleri düzenlenen ev işçilerinin, iş kanunu kapsamına dâhil edilmeleri yönünde yoğun talepleri olduğu da belirtiliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.