Fakirliği bitirdik, yaşasın yoksulluk!

Eski başbakanlarımızdan Tayyip Erdoğan, konu geçim, gelir düzeyi olunca her yıl aynı cümleleri kurardı; "Biz bu milletin sofrasına bereket katmak için, aşına aş katmak için geldik? Ülkede açlığı, fakirliği bitirdik, derdi. Delil olarak milli geliri gösterir ve "2002 sonunda 3 bin 500 dolar seviyesinden 2013 yılında 10 bin 774 dolar seviyelerine yükselttik" kıyaslaması yapardı. Evet, ülkemizde birilerinin fakirliği bitmiş, sofralarına bolluk, bereketler yağmıştı. Bu doğru. Ama kafasına 10, 15 bin dolar düşen fakirler, dilenci olmuştu. Ben değil Erdoğan böyle diyordu; "Benim fakirim onurludur, gururludur. Senin kapına gelmesini beklemeyeceksin. İcabında, (?) sen gideceksin. Kapıyı çalacaksın, kömürü sen vereceksin, sobayı sen vereceksin?"  Şimdi! Kafasına 10, 15 bin dolar düşen kişi (ki dört kişilik bir aile eder 60 bin dolar yani 120 milyar) fakir olur mu? Olmaz. Dilenir mi? Dilenmez. Demek ki! Fakirler dilenci yapılarak fakirlik bitirilmiş. Başka yorumu olan?  Bir zamanlar siyasette de fakirliğiyle ün yapmaya çalışanlar vardı. Tabi en başta yine eski başbakanımız Erdoğan geliyordu. "Bir gün duyarsanız ki, Erdoğan zengin olmuş, bilin ki, hırsızlık yapmıştır?"  İlk mal beyanına göre Erdoğan'ın, İstanbul Bolluca Köyü'nde 376 metrekare arsa, Rize Güneysu'da 2000 metrekare tarla, İstanbul Beyoğlu ve Maltepe'de birer daire, Burak Gıda Tic. ve San Ltd. Şti.'de yüzde 10 hisse, 100 bin Alman Markı ve 50 bin ABD Doları ile eşine ait 10 bilezik, 10 beşibirlik, varmış.Bu beyandan yaklaşık 10 yıl sonra yani başbakanlığa az bir zaman kala Uğur Dündar'ın yolsuzluk, dokunulmazlık kıyasıyla ile ilgili sorusuna, "CHP ile AKP birlikte bunu sağlar. Bu konuda bir endişe taşımıyoruz. Türkiye ne çektiyse bu hortumlama ve rüşvetten çekti?" (26.10.2002 Hürriyet) şeklinde cevap veriyor ve siyasilerin dokunulmazlık zırhıyla gayri meşru işlerine isyan ediyordu. Aynı Erdoğan, 2004 yılında bu sefer başbakan olarak, "Maaşım yetmediği için ticaret yapıyorum" diyordu.İlk mal beyanından bu tarafa da 20 yıl, başbakanlığından bu tarafa da 11 yıl geçti. Son mal beyanına göre Erdoğan'ın, Güneysu-Dumankaya Köyü'nde 2 bin metrekare arsa binek otomobil (234.080 TL), banka hesaplarında toplam 4 milyon 404 bin 192,13 TL, 200 bin dolar ve 500 bin TL alacağı var.Artı bir o kadarda iddialar var. Mesela Wikileaks'ın İsviçre'deki Erdoğan'ın hesap iddiaları?  17, 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk sürecinde bahsi geçen 87 milyar Euro. Erdoğan hakkında açılmış ve bir kısmı affa, bir kısmı da dokunulmazlığa takılmış onlarca dava ve iddialar?Şimdi AKP kongre düzenledi. Eski başbakan Erdoğan öyle bir Türkiye tablosu çizdi ve yeni başbakan Davutoğlu bu tabloyu öylesine süsledi ki "acaba iftira mı atıyoruz" zannına kapıldım. Ama zandan sakınmak gerek. Öyleyse sosyal hayata ve matematiğe bakalım?  2012 yılı sonu itibariyle kamunun toplam 563 milyar TL'lik iç ve dış borcu ile özel sektörün 226 milyar dolarlık dış borcu birlikte 1 trilyon TL'yi yani 570 milyar dolarlık bir borç yükü var. Bu 2002'de toplam 220 milyar dolardı.  (2014 rakamlarını bilmiyorum) Ağızlardan düşürmedikleri borcu bitirdik, yol, köprü, metro, hastane, okul, marmaray vs. gibi hizmetleri yüksek faizli borçla yaptı veya yaptırdı. Sadece 10 yılda 367 milyar dolar borç faizi ödediler. Emin olun! Bu ödenen faizlerle iş bilen bir iktidar tarafından, "yaptık" denilenlerin en az iki misli icraat yapılırdı. Sonra Türk-İş'e göre, Mayıs ayında (2014) açlık sınırı bin 157 lira, yoksulluk sınırı 3 bin 770 lira oldu. Asgari ücret 877 TL. Kafamıza düşen 10, 15 bin dolar nerde? Bu gerçekleri görmüyorsan kafana gerçekten 15 bin dolar düşmüş ve sersemlemişsin. Kendine geldiğinde bunun hayal olduğunu anlayacaksın? Ama çok geç olacak?