Fedek’in bağış olduğu ile ilgili deliller
Fedek konusunda Hz. Fâtıma’nın (a.s.) ilk çıkışı, Fedek’in, Babası Resûlullah (s.a.v.) hayatta iken kendisine bağışlandığı yönündeydi
28.08.2024 18:00:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Fedek konusunda Hz. Fâtıma'nın (a.s.) ilk çıkışı, Fedek'in, Babası Resûlullah (s.a.v.) hayatta iken kendisine bağışlandığı yönündeydi. Bağışlanmış bir mal konusunda İslam fıkhı gereğince yapılması gereken ondan tasarrufta bulunandan değil, farklı bir durumu iddia edenden şahit istenmesi idi.
İslam fıkhına aykırı olduğu halde, Hz. Fâtıma yine de şahitlerini getirmiştir. Şahit olarak Hz. Ali'yi (a.s.), Ümmü Eymen'i ve Hasan'ı (a.s.) ve Hüseyin'i (a.s.) getirdi. Babasından kendisine bağış olan Fedek konusunda hakkını aramaya çalıştı.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine'ye dönünce, Cebrail şu âyeti nâzil etti: "Yakınlara, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma."
Peygamber-i Ekrem (s.a.v.), "ze'vil-kurba'nın" (yakınlarının) kimler olduğunu ve haklarının ne olduğunu düşündüğü bir halde Cebrail yeniden nâzil olarak, "Allah-u Teâlâ buyuruyor ki: Fedek i Fâtıma'ya (a.s.) ver" diye arz etti.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de, Hz. Fâtıma'yı (a.s.) çağırarak, "Allah-u Teâlâ, Fedek'i Sana vermemi emretti" diye buyurdular. Bu yüzden o mecliste Fedek'i Fâtıma'ya (a.s.) hediye etti.
Ebu Said-i Hudrî'den şöyle nakledilmiştir: "(Ey Habibim! Seninle) yakınlığı olan kişiye hakkını ver" anlamındaki âyet nâzil olunca, Resûlullah (s.a.v.) Fâtıma'ya (a.s.), "Fedek Senin olsun" buyurdu.
Atiyye'den şöyle rivâyet edilmiştir: "Yakınlığı olan kişiye hakkını ver" anlamındaki âyet inince, Resûlullah (s.a.v.), Fâtıma'yı (a.s.) yanına çağırarak Fedek'i O'na bağışladı.
İmam Seccad (a.s.) buyurdu ki: "Resûlullah (s.a.v.), Fedek'i Fâtıma'ya (a.s.) ikta etti."
İmam Sâdık (a.s.) şöyle buyurmaktadır: "'Yakınlık sahibine hakkını ver, yoksula da…' nâzil olunca Peygamber-i Ekrem (s.a.v.), Cebrail'e, 'Yoksulu biliyorum ama yakınlık sahibi kimdir?' diye sordu.
'Akrabalarındır' diye cevap verdi.
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) İmam Hasan, İmam Hüseyin ve Hz. Fâtıma'yı (a.s.) yanına çağırarak, 'Allah-u Teâlâ, Bana hakkınızı vermemi emretmiştir. Bu yüzden Fedek'i size verdim' buyurdu."
Şii âlimlerden Ahmed Salebî Allame Meclisî'nin rivâyetinde şöyle geçiyor:
"Resûlullah (s.a.v.) Fedek bölgesini ele geçirdikten sonra Medine'ye girince, Fâtıma'nın (a.s.) yanına gitti ve şöyle dedi: 'Ey kızım! Allah, Babana Fedek'i ganimet olarak verdi, bu araziyi O'na özgü kıldı. Başka hiçbir Müslüman için değil, sadece O'na bu arazi üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma yetkisi verdi. Dolayısıyla bu arazi ile ilgili olarak dilediğimi yapabilirim.
Annen Hatice'nin Babanın üzerinde mihir borcu vardı. Bu mihir karşılığında Fedek'i Sana veriyorum. Sana ve Senden sonra da Senin çocuklarına bağışlıyorum bu araziyi.'
Peygamberimiz (s.a.v.) bu sözleri söyledikten sonra bir deri parçasının getirilmesini, ardından da Ali b. Ebi Tâlib'in çağrılmasını istedi.
Ali'ye dedi ki: Yaz. Fedek, Resûlullah'ın (s.a.v.) Fâtıma'ya (a.s.) bağışıdır. Buna Ali b. Ebi Tâlib, Resûlullah'ın (s.a.v.) azatlısı ve Ümmü Eymen şahittir."
Bu konuda Şii âlimlerin yanında Sünnî eserlerde de Fedek'in Hz. Fâtıma'ya hediye edildiği yer almaktadır.
O eserlerden bazıları şöyledir:
1- Celaleddin Suyutî, Durr'ül-Mensur, c. 4, s. 177'de… Ebu Said el-Hudrî'nin şöyle dediğini belirtir: "'Akraban olan kimseye hakkını ver…' âyeti nâzil olunca, Hz. Resûlullah (s.a.v.) Fatıma'yı (a.s.) çağırdı ve O'na Fedek i verdi."
2- İbn-i Ebi'l-Hadid, Nehc'ül-Belağa Şerhi, c. 4'te... Ebu Said Hudrî'den şöyle rivâyet edilmiştir: "Bu âyet (ve ati ze'l -kurba hakkahu) nâzil olunca, Peygamber-i Ekrem (s.a.v.), Fedek'i Fâtıma'ya (a.s.) hediye etti."
3- Tarihçi Belazurî H. 279'da ölmüştür. Me'mun'un, Medine Valisi'ne yazdığı mektubu nakletmiştir.
Mektupta şunlar yazılı idi:
"Resûlullah (s.a.v.), Fedek'i kızına bağışladı. Bu husus o kadar kesindir ki, Peygamber'in (s.a.v.) ailesinden hiç kimsenin onda ihtilafı yoktur. Ve O (Hz. Fâtıma) ölünceye kadar Fedek'in sahibi olduğunu ilan etti."
4- Şii âlimlerden Seyyid Hâşim Behreynî, Emir'el-Mü'minîn Hz. Seccad, Hz. Sâdık, İmam Kâzım, İmam Rıza (a.s.) ve diğerlerinden on bir hadis nakletmiştir.
Fedek'in bağış olduğu ile ilgili bir delilde Peygamberimizin (s.a.v.) bakıcısı Ümmü Eymen'in (a.s.) şahitliğidir.
Bu bağışın dayandığı âyetle ilgili bir itiraz, âyetin İsra Sûresi'ne dahil olması ve İsra Sûresi'nin Mekkî sûrelerden olmasıdır. Halbuki Fedek bilindiği gibi Medine'de Hayber'in fethinden sonra verilmiştir. Bu nasıl olmaktadır?
Hasan şöyle demiştir: "İsra Sûresi Mekkî'dir. Ancak şu beş âyeti Medine'de nâzil olmuştur:
'Allah'ın (öldürülmesini) haram kıldığı canı haksız yere öldürmeyin' âyeti.
'Zinaya yaklaşmayın' âyeti.
"Onların (melekler, cinler veya insanlardan ilah diye) çağırdıkları, bizzat (kendilerini) Rab'lerine (yaklaştıracak) vesile arıyorlar' âyeti.
'Güneşin (bulunduğunuz yerin tam üzerinden batıya doğru) kayması anından gecenin kararmasına kadar (öğle, ikindi, akşam, yatsı) namazlarını kıl' âyeti.
Ve '(Ey Habibim! Seninle) yakınlığı olana hakkını ver' ayeti." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Zeynep ve Hz. Masume eserinden)
İslam fıkhına aykırı olduğu halde, Hz. Fâtıma yine de şahitlerini getirmiştir. Şahit olarak Hz. Ali'yi (a.s.), Ümmü Eymen'i ve Hasan'ı (a.s.) ve Hüseyin'i (a.s.) getirdi. Babasından kendisine bağış olan Fedek konusunda hakkını aramaya çalıştı.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine'ye dönünce, Cebrail şu âyeti nâzil etti: "Yakınlara, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma."
Peygamber-i Ekrem (s.a.v.), "ze'vil-kurba'nın" (yakınlarının) kimler olduğunu ve haklarının ne olduğunu düşündüğü bir halde Cebrail yeniden nâzil olarak, "Allah-u Teâlâ buyuruyor ki: Fedek i Fâtıma'ya (a.s.) ver" diye arz etti.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de, Hz. Fâtıma'yı (a.s.) çağırarak, "Allah-u Teâlâ, Fedek'i Sana vermemi emretti" diye buyurdular. Bu yüzden o mecliste Fedek'i Fâtıma'ya (a.s.) hediye etti.
Ebu Said-i Hudrî'den şöyle nakledilmiştir: "(Ey Habibim! Seninle) yakınlığı olan kişiye hakkını ver" anlamındaki âyet nâzil olunca, Resûlullah (s.a.v.) Fâtıma'ya (a.s.), "Fedek Senin olsun" buyurdu.
Atiyye'den şöyle rivâyet edilmiştir: "Yakınlığı olan kişiye hakkını ver" anlamındaki âyet inince, Resûlullah (s.a.v.), Fâtıma'yı (a.s.) yanına çağırarak Fedek'i O'na bağışladı.
İmam Seccad (a.s.) buyurdu ki: "Resûlullah (s.a.v.), Fedek'i Fâtıma'ya (a.s.) ikta etti."
İmam Sâdık (a.s.) şöyle buyurmaktadır: "'Yakınlık sahibine hakkını ver, yoksula da…' nâzil olunca Peygamber-i Ekrem (s.a.v.), Cebrail'e, 'Yoksulu biliyorum ama yakınlık sahibi kimdir?' diye sordu.
'Akrabalarındır' diye cevap verdi.
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) İmam Hasan, İmam Hüseyin ve Hz. Fâtıma'yı (a.s.) yanına çağırarak, 'Allah-u Teâlâ, Bana hakkınızı vermemi emretmiştir. Bu yüzden Fedek'i size verdim' buyurdu."
Şii âlimlerden Ahmed Salebî Allame Meclisî'nin rivâyetinde şöyle geçiyor:
"Resûlullah (s.a.v.) Fedek bölgesini ele geçirdikten sonra Medine'ye girince, Fâtıma'nın (a.s.) yanına gitti ve şöyle dedi: 'Ey kızım! Allah, Babana Fedek'i ganimet olarak verdi, bu araziyi O'na özgü kıldı. Başka hiçbir Müslüman için değil, sadece O'na bu arazi üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma yetkisi verdi. Dolayısıyla bu arazi ile ilgili olarak dilediğimi yapabilirim.
Annen Hatice'nin Babanın üzerinde mihir borcu vardı. Bu mihir karşılığında Fedek'i Sana veriyorum. Sana ve Senden sonra da Senin çocuklarına bağışlıyorum bu araziyi.'
Peygamberimiz (s.a.v.) bu sözleri söyledikten sonra bir deri parçasının getirilmesini, ardından da Ali b. Ebi Tâlib'in çağrılmasını istedi.
Ali'ye dedi ki: Yaz. Fedek, Resûlullah'ın (s.a.v.) Fâtıma'ya (a.s.) bağışıdır. Buna Ali b. Ebi Tâlib, Resûlullah'ın (s.a.v.) azatlısı ve Ümmü Eymen şahittir."
Bu konuda Şii âlimlerin yanında Sünnî eserlerde de Fedek'in Hz. Fâtıma'ya hediye edildiği yer almaktadır.
O eserlerden bazıları şöyledir:
1- Celaleddin Suyutî, Durr'ül-Mensur, c. 4, s. 177'de… Ebu Said el-Hudrî'nin şöyle dediğini belirtir: "'Akraban olan kimseye hakkını ver…' âyeti nâzil olunca, Hz. Resûlullah (s.a.v.) Fatıma'yı (a.s.) çağırdı ve O'na Fedek i verdi."
2- İbn-i Ebi'l-Hadid, Nehc'ül-Belağa Şerhi, c. 4'te... Ebu Said Hudrî'den şöyle rivâyet edilmiştir: "Bu âyet (ve ati ze'l -kurba hakkahu) nâzil olunca, Peygamber-i Ekrem (s.a.v.), Fedek'i Fâtıma'ya (a.s.) hediye etti."
3- Tarihçi Belazurî H. 279'da ölmüştür. Me'mun'un, Medine Valisi'ne yazdığı mektubu nakletmiştir.
Mektupta şunlar yazılı idi:
"Resûlullah (s.a.v.), Fedek'i kızına bağışladı. Bu husus o kadar kesindir ki, Peygamber'in (s.a.v.) ailesinden hiç kimsenin onda ihtilafı yoktur. Ve O (Hz. Fâtıma) ölünceye kadar Fedek'in sahibi olduğunu ilan etti."
4- Şii âlimlerden Seyyid Hâşim Behreynî, Emir'el-Mü'minîn Hz. Seccad, Hz. Sâdık, İmam Kâzım, İmam Rıza (a.s.) ve diğerlerinden on bir hadis nakletmiştir.
Fedek'in bağış olduğu ile ilgili bir delilde Peygamberimizin (s.a.v.) bakıcısı Ümmü Eymen'in (a.s.) şahitliğidir.
Bu bağışın dayandığı âyetle ilgili bir itiraz, âyetin İsra Sûresi'ne dahil olması ve İsra Sûresi'nin Mekkî sûrelerden olmasıdır. Halbuki Fedek bilindiği gibi Medine'de Hayber'in fethinden sonra verilmiştir. Bu nasıl olmaktadır?
Hasan şöyle demiştir: "İsra Sûresi Mekkî'dir. Ancak şu beş âyeti Medine'de nâzil olmuştur:
'Allah'ın (öldürülmesini) haram kıldığı canı haksız yere öldürmeyin' âyeti.
'Zinaya yaklaşmayın' âyeti.
"Onların (melekler, cinler veya insanlardan ilah diye) çağırdıkları, bizzat (kendilerini) Rab'lerine (yaklaştıracak) vesile arıyorlar' âyeti.
'Güneşin (bulunduğunuz yerin tam üzerinden batıya doğru) kayması anından gecenin kararmasına kadar (öğle, ikindi, akşam, yatsı) namazlarını kıl' âyeti.
Ve '(Ey Habibim! Seninle) yakınlığı olana hakkını ver' ayeti." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Zeynep ve Hz. Masume eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.