DIŞ HABELER MERKEZİ
Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, bu hafta Birleşmiş Milletler'in 194. üyesi olmak için başvuracaklarını doğruladı. İsrail ise tedirgin bir bekleyiş içinde. Tehditkar bir dil kullanan Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, "Filistin devletinin tek taraflı olarak deklarasyonunun ciddi sonuçlarının olacağını" savundu. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ise İsrail-Filistin meselesine iki devletli çözümün yolunun New York'tan değil, Kudüs ile Ramallah arasından geçtiğini söyleyerek, Filistinlilerin çabalarına destek vermeyeceklerini belirtti ve tarafları tekrar doğrudan barış müzakerelerine başlamaya çağırdı.
Avrupa karar veremiyor!Avrupa liderleri ise hala kararsız. 23 Eylül'deki oturum için geri sayım sürerken Avrupa Parlamentosu'nun Alman Hrıstiyan Demokrat üyesi Hans-Gert Pöttering, İsrail'in yerleşim birimi inşaatına son vermesi gerektiğini, aksi takdirde Filistin'in devlet olarak tanınmasından yana olacağını belirtti. Pöttering, bağımsız bir Filistin devleti konusunda Avrupa Parlamentosu'nda ortak bir görüş olup olmadığı konusunda şunları söyledi: "Parlamentoda farklı görüşler hâkim. Biz kendi içimizde bir oylama yapmasak da benim izlenimime göre parlamento içinde Filistin'in BM üyesi olarak kabul edilmesinden yana olanlar çoğunlukta. Zira çoğunluk şimdi Filistinlilere bir işaret verilmesi gerektiği kanısında. Ama bence barış müzakereleri sayesinde bir sonuca ulaşılması, yani Filistin'in tanınması daha sağlıklı olur. Ama bu da tarafların müzakere için masaya oturmasını gerektiriyor, fakat tarafların masaya oturabilmesi için ise İsrail'in Filistin topraklarındaki yerleşim yerlerini genişletmekten vazgeçmesi gerek. İsrail'deki 'Şimdi Barış' adlı sivil toplum örgütü, yerleşim birimi inşaatına verilen aranın Ekim 2010'da son bulmasının ardından Filistin topraklarındaki yerleşim birimlerinde, tüm İsrail topraklarındakinin iki katı inşaat yapıldığını bildiriyor. Bu Filistinliler için kabul edilemez bir durum. Devletin temelini oluşturacak topraklar ellerinden alınıyor. İsrail inşaatları durdurmadığı sürece, Filistinlilerin barış müzakereleri için masaya oturması söz konusu olamaz. İsrail bu adımı atmadığı takdirde ben de BM Genel Kurulu'nda Filistin'in üye ülke olarak kabul edilmesinden yanayım. Avrupa'nın lider rolü üstlenmesi gerek. Aslında Ortadoğu'da doğru bir siyasi çizgi izlemek isteyen ABD Başkanı Obama, gelecek yılki seçimler nedeniyle istediği adımları atamıyor. Ancak Washington'ın politikaları biraz inandırıcılıktan uzak. Obama iki devletli çözümden yana ama Filistinliler sorunu BM Güvenlik Konseyi'ne taşıdığı takdirde veto hakkını kullanacağını söylüyor. Fakat sonuçta Obama da prensipte Filistinlilerin adımlarından yana. Bu yüzden, Ortadoğu'da daha fazla kabul gören Avrupalıların harekete geçmeleri ve Avrupa Birliği içinde iki devletli çözümü destekleyecek bir karara varmaları gerek. Avrupa'da ve tüm dünyada, İsrailliler kadar Filistinlilerin de onurunun savunulması gerektiğinin kabullenilmesi belirleyici olacak."