Gazaba uğrayanlara karşı nedir bu sevginiz!

(dünden devam) Muhasara altına alınan Yahudiler teslim olmaya yanaşmadıkları gibi Peygamberimize (sav) ve müminlere hakaret etmeye de devam ettiler. Karşılıklı ok atışlarıyla devam eden muhasarada münafıklar gizliden devreye girerek, Yahudileri direnmeye çağırıyor, kendilerine yardım edeceklerini vaat ediyorlardı. Münafıklara güvenen Yahudiler alçaklıklarını büyüttükçe büyütüyorlardı.  
Muhasara uzamış ve Yahudilerin, münafıklardan bekledikleri yardımda gelmemişti. Haliyle her zamanki gibi taktik değişikliğine gittiler ve Hz. Peygambere elçi göndererek sulh istediler. Ama kibirleri o kadar büyüktü ki, bu sulhun şartlarını da kendileri koymaya kalktılar.
Tabi kabul edilmedi. Yahudiler, kendi aralarında günlerce çözüm aradılar. Tek ortak fikirleri ise ne olursa olsun İslam olmamaktı. Hatta kadın ve çocuklarını öldürüp, kendileri de ölünceye kadar Müslümanlarla savaşmayı bile uzunca mütalaa ettiler.  
Neticede Yahudilere çok ilginç bir teklif yapıldı. "Hakkınızdaki hükmü bizim kitabımıza (Kuran'a) göre mi verelim? Yoksa Tevrat'a göre mi? Diye teklifte bulunuldu. Yahudiler sevinmişti. Tevrat'ın hükmüne razı oluruz, dediler. 
İşte Tevrat'ın hükmü!  
"Bir kente saldırmadan önce, kent halkına barış önerin. Barış önerinizi benimser, kapılarını size açarlarsa, kentte yaşayanların tümü sizin için angaryasına çalışacak, size hizmet edecekler. Ama barış önerinizi geri çevirir, sizinle savaşmak isterlerse, kenti kuşatın. Tanrınız rab kenti elinize teslim edince, orada yaşayan bütün erkekleri kılıçtan geçirin. Kadınları, çocukları, hayvanları ve kentteki her şeyi yağmalayabilirsiniz. Tanrınız Rabbin size verdiği düşman malını kullanabilirsiniz."(Tesniye/Yasanın tekrarı, 10-14).
Tevrat'ın bu hükmü karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar, itirazda edemediler. İstedikleri hüküm uygulandı.
Yahudiler bu. Değiştiler mi? Asla. Değişmezlerde. Çünkü kendilerinin üstün ırk olarak ve dünyadaki diğer insanların kendilerine hizmet için yaratıldıklarına inanıyorlar. Arz-ı Mevut inancı da malumunuz. Artı o dönemde Peygamber geleceğini de çok iyi biliyor ve kendilerinden olacağına da emindiler. Böyle olmayınca her zaman ki gibi kibirlendiler, isyan ettiler.  
Günümüze gelirsek! Ortadoğu'da terör olmayan devlet hangisidir, sorusunun tek cevabı var; İsrail. Bütün İslam Coğrafyasında, Haçlı devletlerinin paylaşım entrikaları,  savaşlar, terör örgütlerinin katliamları yaşanırken nasıl olurda İsrail'de bir havai fişek bile patlamaz! İsrail'in çok adaletli, barışçı oluşundan mı? Hayır. Filistinlileri zevk için katlettiklerini, mevtalarla dalga geçtiklerini bütün dünya gördü, izledi. Neden o zaman?
 
Ülkemiz açısından örnek vereyim; Dün bütün siyaset mantığını İslami kavramlar, hilafet ve İsrail aleyhine söylemler üzere kuran anlayış 14 yıldır iktidarda ve bu dönemde İsrail gücüne güç kattı. Bu gücü de ülkemiz iktidarından aldı.
Anlayamayanlar için sorularla gidelim. İktidara gelir gelmez İsrail ile askeri anlaşmalar yapan, Yahudi pilotların ülkemizde eğitilmesine izin veren kimdir? Necmettin Erbakan.
Bu anlaşmaları güncelleyen ve arttıran kimdir? R. T. Erdoğan.
Siyonizm'in kurucusunun mezarına gidip, saygı duruşunda bulunan kimdir? R. T. Erdoğan.
Dünyanın en büyük Yahudi lobileriyle her daim görüşen ve "üstün hizmet madalyası" alan kimdir? R. T. Erdoğan.
Türk tarımını İsrail tohumuna mahkum eden kimdir? R. T. Erdoğan. 
300 milyon dolar civarındaki iki ülke ticaret hacmini attıkları adımlarla 5 milyar dolara çıkaran bizzat İsrail ile ailecek ticaret yapan kimdir? R. T. Erdoğan ve ailesi. 
Tabi İsrail denince vatandaşın aklına Davos şovu ve Mavi Marmara tehditleri geliyor. 
Oysa bu şov söylemlerinin hemen akabinde özür dilendi. Yetmedi. İsrail'in NATO şemsiyesi altına girmesi onaylandı. Şimdi İsrail'den doğalgaz alınacak ve su verilecek. Bu konuda da anlaştılar.
'dostuz, muhtacız, mecburuz' cümlelerini hatırlıyorsunuz zaten.
Şunları da hatırlayın! Yüce Allah (c.c) onları 'gazaba uğramışlar' (Fatiha son ayet) olarak tanımlıyor. Artı "Müslümanlara karşı insanları en şiddetlisi olarak Yahudi ve müşriklerin" (Maide 82) olduğunu bildiriyor. Artı ve artı "onları dost edineninde onlardan olacağını" (Maide 51) haber veriyor.
Peki, Erdoğan ve AKP ne yapıyor? Cevap hakkı Erdoğan, AKP ve destek verenlerindir.