Gazozuna maç günlerindeyiz!

Gazozuna maç söylemi hiç'i ifade eder. Ve maalesef bugün futbol ile lig aynen bu durumdadır. Konuyu şöyle açalım: Aylar sonra şike iddianamesi açıklandı. Buna göre Fenerbahçe'den Beşiktaş ve Trabzonspor'a kadar futbolumuzun markası olan pek çok kulüp hedefte! Tamam baş zanlı Fener'de, diğerleri de iddianamede! Bu durumda Türkiye Futbol Federasyonu hükmünü verecek yani ligden kimlerin düşeceğini ilan edecek zira aylardır iddianamenin beklendiği söylendi! Peki ama iddianamedeki kulüplerden biri ya da bir kaçının küme düşeceği bugünden açıklanırsa bu sene ligin tadı kaçmaz mı? Sakın alınacak karar bu yılı etkilemeyecek demeyin! Önümüzdeki yıl ikinci kümede olacağını bilen hangi takım, seyirci ya da futbolcu konsantre olabilir? Dün de yazdık AKP iktidarı pek çok şey gibi futbolu da kirletmiştir! Diyeceksiniz ki şike yapan ceza almasın mı? Mutlaka alsın ama görüyorsunuz her şeyi eline - yüzüne bulaştırdılar! Bir şikenin belirtisi var ise anında cezasını verir yani küme düşürürsün iş biter. Eğer kangren olan uzvu anında kesmezsen bütün vücut kangren olur ki, bugünkü tablo budur! Bir başka boyut bu hadise gerçekte bir şike soruşturması değil, futbolu ele geçirme operasyonudur! Düşünün şike bağlamında teknik takip istemi aynı zamanda Ergenekon'a bakan ünlü savcı Zekeriya Öz tarafından 2010'un son aylarında talep ediliyor ve hakim onay veriyor.  Dinleme kayıtlarına ve iddianameye bakıyorsunuz şike olaylarının geçtiği günler bu teknik takip kararının tamı tamına 4 ay sonrası! Soruyorum savcılık 120 gün sonra olacakları nasıl bildi de peşinen telefon dinleme ve izleme kararını aldırdı? Hadise nettir ve şudur: Futbolu ve Fenerbahçe'yi ele geçirmek isteyenler aylar öncesinde kapanlar kurmuş ve buradan hareketle bir dosya derlemişlerdir. İkinci yanlış ise izafe edilen suça rağmen ceza olayında patinaj yapılmasıdır! Peki bunu niye mi yaptılar? Baktılar ki futbol artık bir sektör haline gelmiş ve Fenerbahçe'de bu sektörün motoru yani Fener'in küme düşürülmesi pek çok bakımdan sakıncalı olacak, o zaman tereddüde düştüler ve bugünlere yani kaos ortamına gelindi!

Terörist ihracına suçüstü mü?

Dün internet haber portallarında bir haber. Kaynakları Suriye'nin devlet ajansı Sana! Ajansın iddiasına göre Türkiye Suriye'ye sınırdan terörist ihraç ediyormuş ve suçüstü olmuş! Idlıp kentinin Ayn El Beyda kesimine sızdırılmak istenen teröristleri Suriye güvenlik güçleri son anda fark etmiş ve girişleri engellenmiş! Haber doğru mu, dezenformasyon mu bilmiyorum ama bu satırların yazıldığı saate kadar Türkiye tarafından yalanlanmadı! Eğer doğru ise yuh olsun bu kararı verenlere! Eğer Ankara böyle bir şey yaptı ise PKK'dan ve onun dış desteklerinden şikayet hakkı kalmamıştır!

Suriye sorusuna mikrofon fırlatan bakan!

Talat Atilla'dan öğrendik! Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç birkaç gün önce El Cezire'ye (Arapça yayın yapan kanalına) mülakat veriyor. Çekim banttan yani yayın canlı değil! El Cezire'nin az sayıdaki bağımsız muhabirlerinden Ahmet Mansur soruyor: "Türkiye Suriye'deki muhaliflere neden destek veriyor?" Arınç: "Yok öyle bir şey!" Ahmet Mansur: "O kadar muhalif Suriyeliyi mumyalamak için mi getirdiniz Türkiye'ye?" Arınç, "Bana böyle sorular soramazsın" diyerek yaka mikrofonunu fırlatıyor. Dahası çekim banttan oluğu için korumalar banda el koyuyor. Ancak El Cezire bir kaç kamera ile çekim yaptığı için bir kopyayı kurtarıyor ve olayın spotlarını TV'den duyuruyor. Bunun üzerine sadece Arınç değil bütün Türk Dışişleri yayını engellemek için seferber oluyor. Sonuç daha belli değil. Benim burada anlamadığım Arınç'ın neden kızdığıdır! Öyle ya Arınç Suriye'ye tampon bölge için gireceğiz dememiş miydi? Sahi Arınç, Tayyip bey sonrasında "Başbakan ben olayım" diye Okyanus ötesine selam mı gönderdi, ne dersiniz?

Gül'den şikayet etmeye hakkı olmayan yegane isim!

Kamuoyunun önemli bir bölümü Abdullah Gül'ü son şike vetosu bağlamında popülizm yaptığı için eleştiriyor. Unakıtan için şahsa özel üç ayrı af kararını onaylayıp yine Kayıp Trilyon hadisesi için yapılan düzenlemeye imzasını atan Abdullah Gül'ün şimdi şahsa özel yasa olmaz argümanı ile ortaya çıkması kamu vicdanında kabul görmedi.  Sayın Gül'ün son tutumunu herkes eleştirebilir lakin bir kişi evet sadece bir kişinin eleştirmeye zerre hakkı yoktur!  Kim midir o? Devlet Bahçeli! Neden mi? Abdullah Gül'ü Çankaya Köşkü'ne çıkaran Tayyip Erdoğan değil Devlet Bahçeli'dir. Çok çok iyi biliyorum Gül Tayyip Bey'in adayı değildi. Ne zaman ki, Bahçeli partisinden hiç kimseye danışmadan apansız Abdullah Gül'ün önünü açtı. Erdoğan'da mecbur kaldı onu aday yaptı zira tersi davransa tabanı ile karşı karşıya gelirdi! Buradan hareketle Abdullah Gül'ün bütün yanlışlarında Bahçeli aynı oranda sorumluluk sahibidir!