Olayı Milli Gazete'den okuyorum. Yani, bir anlamda Fazilet Partisi'nin yayın organından.
Fazilet Partisi Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış, Başbakan Bülent Ecevit ile Diyanet'ten sorumlu Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'ya birer mektup yazıyor.
GEREKÇE
Mektupta, Kapadokya'ya kilise açılmasını istiyor.
Elkatmış, mektubunda şöyle diyor:
"Hıristiyan hacı adaylarına Kapadokya bölgesindeki ziyaretlerinde ihtiyaç duyacakları kiliseler, dini araç gereçlerin yanı sıra kıyafet temin edebilecekleri alışveriş merkezleri, rehberlik ve bu hususları tamamlayıcı diğer dini hizmetlerde noksansız olarak yardımcı olunması ve bu konuda gerekli hazırlıkların yapılması gerekmektedir.''
Milli Gazete bu haberi şu başlıkla vermiş:
"İşte insani hoşgörü bu.''
Bu haberi okuyunca biraz gerilere döndüm.
Bundan üç yıl kadar önce eski İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan beni, başyazarımız Oktay Ekşi'yi ve o zamanlar Sabah Gazetesi'nde yazmakta olan Hasan Cemal'i helikopterle İstanbul üzerinde gezdirmişti.
Zeyrek üzerinde uçarken, aşağıda harap vaziyette küçük bir kilise gördüm.
Erdoğan'a, "Neden bu kiliseyi onartmıyorsunuz?'' diye sordum.
Ve devam ettim:
"Üstelik bunun için para harcanmasına da gerek olmaz. UNESCO gibi uluslararası kuruluşlara başvurursanız, kaynak da bulabilirsiniz. Veya bunun karşılığında Yunanistan veya Bulgaristan'da bir caminin onarılmasını sağlayabilirsiniz.''
DANIŞMAN TEPKİSİ
Tayyip Erdoğan hiç tepki göstermedi.
Ancak yanında, şimdi adını unuttuğum bir danışmanı vardı. O, beni hayretler içinde bırakan şu cevabı verdi:
"Ertuğrul Bey, bunu yapalım da partimizin tabanı bizi taşlasın mı?''
Ben de kendisine, "Siz partinizin tabanını veya Türk halkını bu kadar bağnaz mı sanıyorsunuz'' demiştim.
Bu konuşmanın geçtiği günlerden bir süre önce, İran hükümeti, bütün dünya Hıristiyanlarının Noel bayramını kutlayan resmi bir açıklama yapmıştı.
Bunu kendisine hatırlatıp, "Yani Türk halkı, İranlılar'dan daha mı bağnaz'' diyerek cevabımı pekiştirmiştim.
GÜZEL DİYALOG
Dün bu haberi okuyunca, aradan geçen bazı olayların, bazı gelişmelerin Fazilet Partisi üzerinde de "eğitici'' bir etki yaptığını düşündüm.
Bunlar olumlu gelişmeler.
Bunlar, Türkiye'nin bir yakasını ötekine bağlayan, arada yıkılmış olan köprüleri yeniden inşa eden gelişmelerdir.
Çünkü bağnazlığın yavaş yavaş yıkıldığını gösteren işaretlerdir.
Türkiye'nin önde gelen bütün dini cemaatlerinin liderleri, üç akşam arka arkaya iftar yemeklerine katıldılar.
Her yemekte konuşmalar yaptılar.
Türkiye'de kendilerine herhangi bir baskı uygulanmadığını anlattılar.
Bütün bunlar, ülkede dinler arasında çok güzel bir diyaloğun başladığını gösteriyor.
Ve bütün bunlar, Türkiye'nin görüntüsünü daha güzel hale getiren ilişkiler ortaya çıkarıyor.
Ancak üç gece üst üste bu manzarayı seyrettikten sonra kendi kendime sormadan edemedim.
Diyanet İşleri Başkanı veya herhangi bir cemaat önderi, şimdiye kadar herhangi bir Noel ayinine katılmış mıdır?
Veya Hıristiyan ve Musevi cemaatlerinin herhangi bir dini törenine gitmiş midir?
Ben hatırlamıyorum.
Çevremdekilere sordum, onlar da hatırlamıyorlar.
Daha önceleri birkaç defa yazmıştım.
Türk devlet adamları, siyasetçiler bayramlarda mesaj yayınlarlar, halkın bayramını kutlarlar.
Acaba herhangi bir Türk yetkili veya siyasetçi, Hıristiyan ve Musevi dini bayramları için neden böyle bir kutlama mesajı yayınlamaz?
Mesela Cumhurbaşkanı neden bunu yapmaz?
Türk siyasetçiler şimdiye kadar halkın böyle şeylere tepki göstereceğini sanıyorlardı.
KAPI ARALANDI
Ama unuttukları bir şey var. Bu halk yüzyıllar boyunca Hıristiyan ve Musevi komşularla birlikte yaşadı.
Demek ki korku halkta değil, siyasetçilerdeymiş.
Şimdi FP'nin bu tavrı yepyeni bir dönemin kapısını açabilir.
(Ertuğrul ÖZKÖK 17 aralık 1999 Hürriyet)
Fazilet Partisi Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış, Başbakan Bülent Ecevit ile Diyanet'ten sorumlu Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'ya birer mektup yazıyor.
GEREKÇE
Mektupta, Kapadokya'ya kilise açılmasını istiyor.
Elkatmış, mektubunda şöyle diyor:
"Hıristiyan hacı adaylarına Kapadokya bölgesindeki ziyaretlerinde ihtiyaç duyacakları kiliseler, dini araç gereçlerin yanı sıra kıyafet temin edebilecekleri alışveriş merkezleri, rehberlik ve bu hususları tamamlayıcı diğer dini hizmetlerde noksansız olarak yardımcı olunması ve bu konuda gerekli hazırlıkların yapılması gerekmektedir.''
Milli Gazete bu haberi şu başlıkla vermiş:
"İşte insani hoşgörü bu.''
Bu haberi okuyunca biraz gerilere döndüm.
Bundan üç yıl kadar önce eski İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan beni, başyazarımız Oktay Ekşi'yi ve o zamanlar Sabah Gazetesi'nde yazmakta olan Hasan Cemal'i helikopterle İstanbul üzerinde gezdirmişti.
Zeyrek üzerinde uçarken, aşağıda harap vaziyette küçük bir kilise gördüm.
Erdoğan'a, "Neden bu kiliseyi onartmıyorsunuz?'' diye sordum.
Ve devam ettim:
"Üstelik bunun için para harcanmasına da gerek olmaz. UNESCO gibi uluslararası kuruluşlara başvurursanız, kaynak da bulabilirsiniz. Veya bunun karşılığında Yunanistan veya Bulgaristan'da bir caminin onarılmasını sağlayabilirsiniz.''
DANIŞMAN TEPKİSİ
Tayyip Erdoğan hiç tepki göstermedi.
Ancak yanında, şimdi adını unuttuğum bir danışmanı vardı. O, beni hayretler içinde bırakan şu cevabı verdi:
"Ertuğrul Bey, bunu yapalım da partimizin tabanı bizi taşlasın mı?''
Ben de kendisine, "Siz partinizin tabanını veya Türk halkını bu kadar bağnaz mı sanıyorsunuz'' demiştim.
Bu konuşmanın geçtiği günlerden bir süre önce, İran hükümeti, bütün dünya Hıristiyanlarının Noel bayramını kutlayan resmi bir açıklama yapmıştı.
Bunu kendisine hatırlatıp, "Yani Türk halkı, İranlılar'dan daha mı bağnaz'' diyerek cevabımı pekiştirmiştim.
GÜZEL DİYALOG
Dün bu haberi okuyunca, aradan geçen bazı olayların, bazı gelişmelerin Fazilet Partisi üzerinde de "eğitici'' bir etki yaptığını düşündüm.
Bunlar olumlu gelişmeler.
Bunlar, Türkiye'nin bir yakasını ötekine bağlayan, arada yıkılmış olan köprüleri yeniden inşa eden gelişmelerdir.
Çünkü bağnazlığın yavaş yavaş yıkıldığını gösteren işaretlerdir.
Türkiye'nin önde gelen bütün dini cemaatlerinin liderleri, üç akşam arka arkaya iftar yemeklerine katıldılar.
Her yemekte konuşmalar yaptılar.
Türkiye'de kendilerine herhangi bir baskı uygulanmadığını anlattılar.
Bütün bunlar, ülkede dinler arasında çok güzel bir diyaloğun başladığını gösteriyor.
Ve bütün bunlar, Türkiye'nin görüntüsünü daha güzel hale getiren ilişkiler ortaya çıkarıyor.
Ancak üç gece üst üste bu manzarayı seyrettikten sonra kendi kendime sormadan edemedim.
Diyanet İşleri Başkanı veya herhangi bir cemaat önderi, şimdiye kadar herhangi bir Noel ayinine katılmış mıdır?
Veya Hıristiyan ve Musevi cemaatlerinin herhangi bir dini törenine gitmiş midir?
Ben hatırlamıyorum.
Çevremdekilere sordum, onlar da hatırlamıyorlar.
Daha önceleri birkaç defa yazmıştım.
Türk devlet adamları, siyasetçiler bayramlarda mesaj yayınlarlar, halkın bayramını kutlarlar.
Acaba herhangi bir Türk yetkili veya siyasetçi, Hıristiyan ve Musevi dini bayramları için neden böyle bir kutlama mesajı yayınlamaz?
Mesela Cumhurbaşkanı neden bunu yapmaz?
Türk siyasetçiler şimdiye kadar halkın böyle şeylere tepki göstereceğini sanıyorlardı.
KAPI ARALANDI
Ama unuttukları bir şey var. Bu halk yüzyıllar boyunca Hıristiyan ve Musevi komşularla birlikte yaşadı.
Demek ki korku halkta değil, siyasetçilerdeymiş.
Şimdi FP'nin bu tavrı yepyeni bir dönemin kapısını açabilir.
(Ertuğrul ÖZKÖK 17 aralık 1999 Hürriyet)
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024