Peki böyle bir ortamda; yâni yüzyüze görüşmelerin dört yıldır yapılamadığı, dolaylı görüşmelerin de AB'nin taraflı tutumu yüzünden bir yılı aşkın bir süredir askıya alındığı, Türk tarafında yoğun AB propagandası sayesinde toplumun direnme gücünün iyice sıfırlandığı bir ortamda Denktaş neden mektup yazarak insiyatifi ele almıştır ve Klerides elindeki kartlar Helsinki süreci sayesinde alabildiğine güçlüyken neden görüşmeyi, yemek yemeyi kabul etmiştir? Ne olacaktır bu görüşmelerin sonunda?
El cevap; Denktaş ile Klerides'in ilk defa görüştükleri 1968'den beri yâni 33 yıldır ne olduysa o olacaktır. Bir 33 yıl daha bu mesele sürecektir, gıdaları kriz olan iki lider de o çok bayıldıkları "makam ve memuriyet statülerini", vaz geçilmez adam kişiliklerini koruyacaklardır.
Tabiî yukarıdaki hüküm daha çok Denktaş için geçerlidir. 33 yıldır Klerides en az beş defa başkalarıyla yer değiştirip tekrar gelmiştir ama Denktaş bu 33 yılın son 28 yılı kesin "tek adam"dır.
Türkler başka adam mı yetiştirememişlerdir, yoksa Türk tarafında seçmenlerin özgür iradelerini engelleyen bir "gayri demokratik" durum mu mevcuttur?
Tek adam olduğu halde 33 yıldır Kıbrıs konusunu neden çözememiştir Denktaş?
Çünkü siyasi, tarihi, coğrafi ve askeri gereklerin dayattığı Türklerin hâkim olacağı "bütün Kıbrıs"ı istememektedir. Adayı bölmüştür. Adanın güney yarısını Rumlara teslim etmiştir. 1975'te Klerides'le anlaşarak nüfus mübadelesi gerçekleştirmiş (Güneydeki Türkler Kuzeye, Kuzey'deki Rumlar yerinde), 1995'te de annesinin Baf'taki mezarını bile kuzeye taşıtarak düşüncelerini açıkça ifade etmiştir. Sunî çözüm peşindedir, ipe un sermektedir, Türkiye'yi, Yunanlıları ve dünyayı oyalamaktadır.
Türkiye'de her devirde, özellikle savunma ve dış politika konularında çapsız politikacıların varlığı da ihalenin Denktaş'a bırakılmasını kolaylaştırmaktadır.
Hürriyet Denktaş'ın mason olduğunu yeni keşfetmiş, Klerides ile Lefkoşa Hamlet Mason Locası'ndaki yıllar öncesine dayanan arkadaşlıklarını yazıyor. ( 5.12.2001)
Biz 1993'te aynı şeyi yazınca kimse inanmamıştı. 8 Ağustos 1993 Lefkoşa Birlik Gazetesi).
İki mason arkadaş 33 yıl sonra buluşup "masonca" bir çözüme imza atmayı deneyecekler demektir bu.
1963 Kanlı Noel olaylarında da EOKA teröristlerinin bastığı ve Türk Alayı Doktoru Binbaşı'nın eşi ve üç çocuğunun katledildiği (Şimdi o ev Barbarlık Müzesidir) Lefkoşa Türk kesiminde mahsur kalan ailesinin kurtarıldıktan sonra salimen havaalanına götürülüp uçağa bindirilmesi için yine "arkadaşı" Klerides'e telefon açıp yardım istememiş miydi Denktaş? ("My Confessions=İtiraflarım" Klerides'in Hatıraları. Sayfa 243)
Binbaşı'nın çocukları, babaları Klerides'i tanımadığı için öldürülmüşlerdir.
Eski defterleri karıştırmayalım mı diyorsunuz, peki bu güne bakalım..
Denktaş Klerides'i nereye yemeğe dâvet etti? KKTC Cumhurbaşkanlığı İkâmetgâhına.. Bu bina 1920'li yıllarda devrin İngiliz Yüksek Komiseri için inşa edilmiştir.
Önce Cumhurbaşkanı Muavinliği ikâmetgâhı olarak Dr. Küçük tarafından, 1973'ten beri de Denktaş tarafından ev ve büro olarak kullanılmaktadır. Yâni bina 1975'te ilân edilen KTFD, ve 1983'te ilân edilen KKTC'nin Devlet Başkanı olan Denktaş'ın bu kadar yıldır resmî ikâmetgâhıdır.
Ama gidin bakın, dışarıya açılan yüksek duvarlı kapının üzerinde İngiliz valisinin döneminden kalan taş kabartma "İngiliz Aslanı motifi" hâlâ durmaktadır.
Denktaş işte İngiliz Aslanlı bu evde oturmaktadır ve Klerides'e de bu İngiliz Aslanı'nın altında yemek vermiştir.
Aylardan Ramazan'dır, Türkiye'de Amerika'nın Ankara Büyükelçisi Pearson bile iftar yemeği vermektedir ama Lefkoşa'da Denktaş'ın İngiliz Aslanlı evinde verilen akşam yemeğinde Klerides önce rakı sonra konyak, Denktaş da şarap içmiştir.
Menü'de diğer yemeklerin yanı sıra "İmam bayıldı" ve "Türk Kahvesi" de varmış.
Neden binlerce Türk yemeği arasından "İmam" bayıldı? Klerides'e ille de imamı bayıltıp yedirmeniz mi gerekliydi?
Kahve deyince de zaten Türk kahvesi anlaşılmaz mı? Neden bir de yabancıların yaptığı gibi "Türk" sıfatı ekleniyor bol köpüklü kırk yıllık kallavi kahvemin önüne?
Yemekte Denktaş'a "Cumhurbaşkanlığı Danışmanı kartviziti" ile refakat eden kişi Necati Münir Ertekün'dür. Ve "hayrettir" Ertekün; İngiliz Sömürge Yönetimi devrinde tam 26 yıl Evkaf Murahhası kisvesi ile İngilizler nezdinde Türklerin liderliğini yapan, bu görevdeki hizmetleri yüzünden de majestelerinden "Sir" ünvanını alan "Sir" Münir'in mahdumudur.
Evet, görüşme ve yemekten ne beklenmektedir?
Ben hiçbir şey beklemiyorum da, Denktaş; hayli sıkıştığı içeriye ve dışarıya karşı zaman kazanmak, görüşüyor"muş"gibi yapmak; Klerides de zaten AB'ye alınacağı 2004'e kadar uzatmaları oynamak istemektedir.
Siz Klerides olsanız, zaten adanın tek temsilcisi olarak tanındığınız ve kesin olarak alınacağınız 2004'e kadar herhangi bir mükellefiyet altına girer misiniz?
Denktaş'ın "KKTC'nin Türkiyesiz bir AB üyeliğini dışlamadığı" son baş başa görüşme ve yemek, bende kurt politikacının; 1958'den beri işbirliğini tercih ettiği "asker"dense artık "hariciyenin" dümen suyuna girdiği izlenimi uyandırmıştır.
Yanılmayı tercih ederdim....
El cevap; Denktaş ile Klerides'in ilk defa görüştükleri 1968'den beri yâni 33 yıldır ne olduysa o olacaktır. Bir 33 yıl daha bu mesele sürecektir, gıdaları kriz olan iki lider de o çok bayıldıkları "makam ve memuriyet statülerini", vaz geçilmez adam kişiliklerini koruyacaklardır.
Tabiî yukarıdaki hüküm daha çok Denktaş için geçerlidir. 33 yıldır Klerides en az beş defa başkalarıyla yer değiştirip tekrar gelmiştir ama Denktaş bu 33 yılın son 28 yılı kesin "tek adam"dır.
Türkler başka adam mı yetiştirememişlerdir, yoksa Türk tarafında seçmenlerin özgür iradelerini engelleyen bir "gayri demokratik" durum mu mevcuttur?
Tek adam olduğu halde 33 yıldır Kıbrıs konusunu neden çözememiştir Denktaş?
Çünkü siyasi, tarihi, coğrafi ve askeri gereklerin dayattığı Türklerin hâkim olacağı "bütün Kıbrıs"ı istememektedir. Adayı bölmüştür. Adanın güney yarısını Rumlara teslim etmiştir. 1975'te Klerides'le anlaşarak nüfus mübadelesi gerçekleştirmiş (Güneydeki Türkler Kuzeye, Kuzey'deki Rumlar yerinde), 1995'te de annesinin Baf'taki mezarını bile kuzeye taşıtarak düşüncelerini açıkça ifade etmiştir. Sunî çözüm peşindedir, ipe un sermektedir, Türkiye'yi, Yunanlıları ve dünyayı oyalamaktadır.
Türkiye'de her devirde, özellikle savunma ve dış politika konularında çapsız politikacıların varlığı da ihalenin Denktaş'a bırakılmasını kolaylaştırmaktadır.
Hürriyet Denktaş'ın mason olduğunu yeni keşfetmiş, Klerides ile Lefkoşa Hamlet Mason Locası'ndaki yıllar öncesine dayanan arkadaşlıklarını yazıyor. ( 5.12.2001)
Biz 1993'te aynı şeyi yazınca kimse inanmamıştı. 8 Ağustos 1993 Lefkoşa Birlik Gazetesi).
İki mason arkadaş 33 yıl sonra buluşup "masonca" bir çözüme imza atmayı deneyecekler demektir bu.
1963 Kanlı Noel olaylarında da EOKA teröristlerinin bastığı ve Türk Alayı Doktoru Binbaşı'nın eşi ve üç çocuğunun katledildiği (Şimdi o ev Barbarlık Müzesidir) Lefkoşa Türk kesiminde mahsur kalan ailesinin kurtarıldıktan sonra salimen havaalanına götürülüp uçağa bindirilmesi için yine "arkadaşı" Klerides'e telefon açıp yardım istememiş miydi Denktaş? ("My Confessions=İtiraflarım" Klerides'in Hatıraları. Sayfa 243)
Binbaşı'nın çocukları, babaları Klerides'i tanımadığı için öldürülmüşlerdir.
Eski defterleri karıştırmayalım mı diyorsunuz, peki bu güne bakalım..
Denktaş Klerides'i nereye yemeğe dâvet etti? KKTC Cumhurbaşkanlığı İkâmetgâhına.. Bu bina 1920'li yıllarda devrin İngiliz Yüksek Komiseri için inşa edilmiştir.
Önce Cumhurbaşkanı Muavinliği ikâmetgâhı olarak Dr. Küçük tarafından, 1973'ten beri de Denktaş tarafından ev ve büro olarak kullanılmaktadır. Yâni bina 1975'te ilân edilen KTFD, ve 1983'te ilân edilen KKTC'nin Devlet Başkanı olan Denktaş'ın bu kadar yıldır resmî ikâmetgâhıdır.
Ama gidin bakın, dışarıya açılan yüksek duvarlı kapının üzerinde İngiliz valisinin döneminden kalan taş kabartma "İngiliz Aslanı motifi" hâlâ durmaktadır.
Denktaş işte İngiliz Aslanlı bu evde oturmaktadır ve Klerides'e de bu İngiliz Aslanı'nın altında yemek vermiştir.
Aylardan Ramazan'dır, Türkiye'de Amerika'nın Ankara Büyükelçisi Pearson bile iftar yemeği vermektedir ama Lefkoşa'da Denktaş'ın İngiliz Aslanlı evinde verilen akşam yemeğinde Klerides önce rakı sonra konyak, Denktaş da şarap içmiştir.
Menü'de diğer yemeklerin yanı sıra "İmam bayıldı" ve "Türk Kahvesi" de varmış.
Neden binlerce Türk yemeği arasından "İmam" bayıldı? Klerides'e ille de imamı bayıltıp yedirmeniz mi gerekliydi?
Kahve deyince de zaten Türk kahvesi anlaşılmaz mı? Neden bir de yabancıların yaptığı gibi "Türk" sıfatı ekleniyor bol köpüklü kırk yıllık kallavi kahvemin önüne?
Yemekte Denktaş'a "Cumhurbaşkanlığı Danışmanı kartviziti" ile refakat eden kişi Necati Münir Ertekün'dür. Ve "hayrettir" Ertekün; İngiliz Sömürge Yönetimi devrinde tam 26 yıl Evkaf Murahhası kisvesi ile İngilizler nezdinde Türklerin liderliğini yapan, bu görevdeki hizmetleri yüzünden de majestelerinden "Sir" ünvanını alan "Sir" Münir'in mahdumudur.
Evet, görüşme ve yemekten ne beklenmektedir?
Ben hiçbir şey beklemiyorum da, Denktaş; hayli sıkıştığı içeriye ve dışarıya karşı zaman kazanmak, görüşüyor"muş"gibi yapmak; Klerides de zaten AB'ye alınacağı 2004'e kadar uzatmaları oynamak istemektedir.
Siz Klerides olsanız, zaten adanın tek temsilcisi olarak tanındığınız ve kesin olarak alınacağınız 2004'e kadar herhangi bir mükellefiyet altına girer misiniz?
Denktaş'ın "KKTC'nin Türkiyesiz bir AB üyeliğini dışlamadığı" son baş başa görüşme ve yemek, bende kurt politikacının; 1958'den beri işbirliğini tercih ettiği "asker"dense artık "hariciyenin" dümen suyuna girdiği izlenimi uyandırmıştır.
Yanılmayı tercih ederdim....
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002