Genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerin tüketimine devam ediliyor. Bu yapıya sahip olan ürünlerin adı; 'canavar frankeştayn' olarak tanımlanıyor.
İthaline devam edilen genetik ürünlerin üzerinde inceleme yapan uzmanlar, sonuçların korkutucu olduğunu söylüyor. Uluslararası tekeller bastırıyor, Türkiye ithal ediyor. Peki kastedilen ürünler neler? Nereden ithal ediliyor?
Uzmanlar, genetik yapısı değiştirilmiş ürünler üzerinde yaklaşık 6 aydan beri incelemelerde bulunduklarını belirterek, elde edilen sonuçların korkutucu olduğunu söylüyor.
Ankara Tarım İl Müdürülüğü ve İsviçre'deki laboratuvarlarda yaptırdıkları tahliller hakkında bilgi veren uzmanlar, "Tahlil sonuçlarına göre mısır unu, soya etli kıyma, yemlik mısır, soya ve mısır karışımı tavuk yeminin genetik yapısı değiştirilmiş ürünler olduğu belirlendi" diyor.
Genetik yapısı değiştirilmiş mısır, soya ve bunların ürünleri olan mısır yağı, soya yağı ve soya küsbesi gibi ürünlerin yüzde 90'ından fazlasının başta Amerika olmak üzere ithal ediliyor. Bu ürünlerin ithalatındaki parasal değer 4 milyar doları geçiyor.
Belirtilen ürünlerin Türkiye'ye ithalatı konusunda uluslarası tekellerin baskısı söz konusu. Bu konuda görüş bildiren uzmanlar, 'Bu firmalar sektörün pastasını, nemayı yemek istiyorlar' diyor.
Bakteri geni kullanılarak soya ve mısırın zehir haline getirildiğini iddia eden uzmanlar, yediğimiz ekmekten içtiğimiz gazoza, soya yağından mısır yağına, baklavadan pastaya, bebe mamasından hazır çorbaya kadar 900 çeşit gıda maddesinde tehlikenin söz konusu olduğunu bildiriyor.
Tüketicinin bilmeden yediği aşikar. Türkiye'de gıda konusunda yeterli denetim maalesef yok. Genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerle mücadelede en etkin yöntem ithalata yasak getirilmesi ancak bu konuda adım atan da yok.
Tarım ve Sağlık Bakanlığı'nın konunun ciddiyetinden ne kadar haberi olduğu da merak konusu. Ve sorun da burada başlıyor. Türkiye de bunları denetleyecek kurum ve kuruluş yok. Ve çocuklar ciddi bir tehdit altında.
Genetik gıdaların üretilme sebebi, üretici ve tüketicilerinin bazı avantaj beklentileri, bu tür gıdaların gelişmesine öncülük etmesi. Ve daha ucuz bir maliyet, daha büyük fayda, bir üründeki gen transferi talebini artırması...
Gıda mühendisliklerinde gıdalarının güvenirliliği üzerinde yoğun araştırmalar hâlâ sürdürülmekte. Üstelik bahane hazır: Genetik ürünleri kontrol edebilecek laboratuar alt yapısı yok! Görünen o ki, buna benzer birkaç söylev sürüp gidecek, canavar frankeştayn ise sorun çözülene kadar aramızda dolaşmaya devam edecek...
Kıbrıs'ta referandum çalışmaları sürerken, ben yazdığım bir yazıda şunu demiştim; bırakalım Kıbrıs'ta şurda burada yapılacak referandumu. Biz önce Türkiye'de yapalım bu referandumu. Hayıt hayır, bir kanunun kabulü, ya da reddi için değil, şunun için yapalım referandumu, bizi kim fikirleriyle yönlendiriyor?
Televizyon ekranlarında o engin(!) fikirlerini dinlediğimiz, dinlerken de kendimizden geçtiğimiz zevat kimin nesi, kimin külahı ve kimin fesi?
Bu milletin örfü, adet, geleneği, kimliği ile ne kadar barışık, dini ile ne kadar dost?
Bu din konusunda bile uzman(!) adamlar hangi okul mezunu(!)
Ben bu yazıyı yazdıktan birkaç gün sonra değerli dostum Recep Bahar'ın 'Medya Kazanı'nda bir mönü çıktı.
Tam da benim arayıp bulamadığım, bulup bulanamadığım bir yazıydı o.
Bakın bizi fikirleriyle kimler yönlendiriyor?
Sedat Ergin- Hürriyet'in Ankara temsilcisi, Robert Koleji 1975 mezunu.
Emin Çölaşan- TED Ankara koleji 1960 doğumlu.
Enis Berberoğlu-St. George Avusturya Lisesi mezunu.
Tufan Türenç- Saint Benoit Fransiz Erkek Lisesi mezunu.
Ferai Tınç- İtalyan Lisesi mezunu.
Ayşe Arman- Tarsus Amerikan Koleji Mezunu.
Yalçın Doğan- Alman Lisesi mezunu.
Hadi Uluengin- Saint Joseph Erkek Lisesi mezunu.
Gıla Benmayor- Notre Dame De Sion Fransiz Kız Lisesi mezunu.
Ve diğerleri.
Kimin hangi okuldan mezun olduğu bizi ilgilendirmez.
Çoğu misyonerler tarafından kurulmuş bu tip okullardan mezun, söz ve yetki sahibi niceleri var bizde.
Sayın Ecevit de bunlardan sadece biri.
Anladınız mı kimlerin engin fikirleriyle hayata baktığımızı?
Anlamadınız mı?
Öyleyse sakız çiğneyin.
Bir de tespih sallayın, sakız yetmezse.
İthaline devam edilen genetik ürünlerin üzerinde inceleme yapan uzmanlar, sonuçların korkutucu olduğunu söylüyor. Uluslararası tekeller bastırıyor, Türkiye ithal ediyor. Peki kastedilen ürünler neler? Nereden ithal ediliyor?
Uzmanlar, genetik yapısı değiştirilmiş ürünler üzerinde yaklaşık 6 aydan beri incelemelerde bulunduklarını belirterek, elde edilen sonuçların korkutucu olduğunu söylüyor.
Ankara Tarım İl Müdürülüğü ve İsviçre'deki laboratuvarlarda yaptırdıkları tahliller hakkında bilgi veren uzmanlar, "Tahlil sonuçlarına göre mısır unu, soya etli kıyma, yemlik mısır, soya ve mısır karışımı tavuk yeminin genetik yapısı değiştirilmiş ürünler olduğu belirlendi" diyor.
Genetik yapısı değiştirilmiş mısır, soya ve bunların ürünleri olan mısır yağı, soya yağı ve soya küsbesi gibi ürünlerin yüzde 90'ından fazlasının başta Amerika olmak üzere ithal ediliyor. Bu ürünlerin ithalatındaki parasal değer 4 milyar doları geçiyor.
Belirtilen ürünlerin Türkiye'ye ithalatı konusunda uluslarası tekellerin baskısı söz konusu. Bu konuda görüş bildiren uzmanlar, 'Bu firmalar sektörün pastasını, nemayı yemek istiyorlar' diyor.
Bakteri geni kullanılarak soya ve mısırın zehir haline getirildiğini iddia eden uzmanlar, yediğimiz ekmekten içtiğimiz gazoza, soya yağından mısır yağına, baklavadan pastaya, bebe mamasından hazır çorbaya kadar 900 çeşit gıda maddesinde tehlikenin söz konusu olduğunu bildiriyor.
Tüketicinin bilmeden yediği aşikar. Türkiye'de gıda konusunda yeterli denetim maalesef yok. Genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerle mücadelede en etkin yöntem ithalata yasak getirilmesi ancak bu konuda adım atan da yok.
Tarım ve Sağlık Bakanlığı'nın konunun ciddiyetinden ne kadar haberi olduğu da merak konusu. Ve sorun da burada başlıyor. Türkiye de bunları denetleyecek kurum ve kuruluş yok. Ve çocuklar ciddi bir tehdit altında.
Genetik gıdaların üretilme sebebi, üretici ve tüketicilerinin bazı avantaj beklentileri, bu tür gıdaların gelişmesine öncülük etmesi. Ve daha ucuz bir maliyet, daha büyük fayda, bir üründeki gen transferi talebini artırması...
Gıda mühendisliklerinde gıdalarının güvenirliliği üzerinde yoğun araştırmalar hâlâ sürdürülmekte. Üstelik bahane hazır: Genetik ürünleri kontrol edebilecek laboratuar alt yapısı yok! Görünen o ki, buna benzer birkaç söylev sürüp gidecek, canavar frankeştayn ise sorun çözülene kadar aramızda dolaşmaya devam edecek...
Kıbrıs'ta referandum çalışmaları sürerken, ben yazdığım bir yazıda şunu demiştim; bırakalım Kıbrıs'ta şurda burada yapılacak referandumu. Biz önce Türkiye'de yapalım bu referandumu. Hayıt hayır, bir kanunun kabulü, ya da reddi için değil, şunun için yapalım referandumu, bizi kim fikirleriyle yönlendiriyor?
Televizyon ekranlarında o engin(!) fikirlerini dinlediğimiz, dinlerken de kendimizden geçtiğimiz zevat kimin nesi, kimin külahı ve kimin fesi?
Bu milletin örfü, adet, geleneği, kimliği ile ne kadar barışık, dini ile ne kadar dost?
Bu din konusunda bile uzman(!) adamlar hangi okul mezunu(!)
Ben bu yazıyı yazdıktan birkaç gün sonra değerli dostum Recep Bahar'ın 'Medya Kazanı'nda bir mönü çıktı.
Tam da benim arayıp bulamadığım, bulup bulanamadığım bir yazıydı o.
Bakın bizi fikirleriyle kimler yönlendiriyor?
Sedat Ergin- Hürriyet'in Ankara temsilcisi, Robert Koleji 1975 mezunu.
Emin Çölaşan- TED Ankara koleji 1960 doğumlu.
Enis Berberoğlu-St. George Avusturya Lisesi mezunu.
Tufan Türenç- Saint Benoit Fransiz Erkek Lisesi mezunu.
Ferai Tınç- İtalyan Lisesi mezunu.
Ayşe Arman- Tarsus Amerikan Koleji Mezunu.
Yalçın Doğan- Alman Lisesi mezunu.
Hadi Uluengin- Saint Joseph Erkek Lisesi mezunu.
Gıla Benmayor- Notre Dame De Sion Fransiz Kız Lisesi mezunu.
Ve diğerleri.
Kimin hangi okuldan mezun olduğu bizi ilgilendirmez.
Çoğu misyonerler tarafından kurulmuş bu tip okullardan mezun, söz ve yetki sahibi niceleri var bizde.
Sayın Ecevit de bunlardan sadece biri.
Anladınız mı kimlerin engin fikirleriyle hayata baktığımızı?
Anlamadınız mı?
Öyleyse sakız çiğneyin.
Bir de tespih sallayın, sakız yetmezse.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024