Gerçek hürriyet kullukta saklıdır
'Hürriyetin en kâmil şekli, en kuvvetli tezahürü kulun, Allah’a (c.c) tevekkülüdür, her şeyi ile Allah’ a (c.c) yönelmesi, teslim olmasıdır'
15.11.2020 00:48:00





"İnsan hakkı demek, Allah'ın (c.c) bahşettiği, insana faydalı ve ona ait olan ve doğuştan getirilen kıymetlerdir. Bu haklar, Allah-u Teâlâ'nın karşılıksız bahşettiği lütuflardır. Bu haklar ne kimsenin tekelindedir, ne de bu hakları vermek yahut kısıtlamak kimsenin yetkisindedir. Bu hakları Allah (c.c) verir, insanı mükellef tutar…
Hürriyet, kâmil anlamda ifadesini Allah'a(c.c) kullukta bulur. Zira esasen hürriyet, kayıtlardan kurtulmaktır. Allah'a (c.c) kul olmayan insan, başta nefsine kulluk yapmaktadır. Asıl esarette nefsine kul olmak zorunda kalmaktır.
İnsan acizdir

Zira insan acizdir, mükemmele dayanmak ister. Mutlak kudret ve kuvvet sahibi Allah'tır. Allah'a (c.c) dayanan ve güvenen en büyük güce ve hareket serbestliğine kavuşmuş demektir. Dolayısıyla en büyük hürriyet Allah'a (c.c) kullukla gerçekleşir.
O halde denilebilir ki, hürriyetin en kâmil şekli, en kuvvetli tezahürü, kulun Allah'a (c.c) tevekkülüdür, her şeyi ile Allah' a (c.c) yönelmesi, teslim olmasıdır…" (Veda Hut. İnsan Hak. sh:246–47)
İnsanın mükemmelliği kullaktadır

"Nasıl âlem insan için yaratılmış ve evren insana hizmet ettiği ölçüde mükemmel ise insanda kulluk için yaratılmıştır ve Allah'ı(c.c) bildiği ve kul olduğu nispette mükemmeldir. O halde insanın insan olması, Allah'a(c.c) kul olmasıyla orantılıdır…" (Mektubat sh:36)
İnsan hakim değil üstün bir kuvvetin esiridir

"Mahlûkat içerisinde üstün sayılan, en güçlü sayılan insan, hâkim değil üstün bir kuvvetin mahkumudur, esiridir…" (Veda Hut. İnsan Hak. sh:29)
Hak sahibine hakkını vermek gerekir

Sevgili Peygamberimiz (sav) buyurdu ki; "Muhakkak ki, nefsin senin üzerinde hakkı vardır, ailenin senin üzerinde hakkı vardır ve Allah'ın senin üzerinde hakkı vardır. Öyleyse her hak sahibine hakkını ver." (Veda Hut. İnsan Hak. sh:253)
O'nu gerçekten tanımak istiyor muyuz?

"Allah'ın (c.c) tecelli ettiği yer insanın kalbidir, aklı değildir. Sadece kuru bir akılla, O'nu hakkıyla tanımak mümkün değildir.
Akıl, sadece O (c.c),vardır diye insana kabul ettirir. Bu kabulden sonra insan yola girer, bundan sonra Rabbi ile arasındaki bağları güçlendirmek, arzu edilen feyz ve muhabbete kavuşmak ancak ibadetlerle, Zikrullah ile mümkündür." (Mektubat sh:41)
Hürriyet, kâmil anlamda ifadesini Allah'a(c.c) kullukta bulur. Zira esasen hürriyet, kayıtlardan kurtulmaktır. Allah'a (c.c) kul olmayan insan, başta nefsine kulluk yapmaktadır. Asıl esarette nefsine kul olmak zorunda kalmaktır.
İnsan acizdir

Zira insan acizdir, mükemmele dayanmak ister. Mutlak kudret ve kuvvet sahibi Allah'tır. Allah'a (c.c) dayanan ve güvenen en büyük güce ve hareket serbestliğine kavuşmuş demektir. Dolayısıyla en büyük hürriyet Allah'a (c.c) kullukla gerçekleşir.
O halde denilebilir ki, hürriyetin en kâmil şekli, en kuvvetli tezahürü, kulun Allah'a (c.c) tevekkülüdür, her şeyi ile Allah' a (c.c) yönelmesi, teslim olmasıdır…" (Veda Hut. İnsan Hak. sh:246–47)
İnsanın mükemmelliği kullaktadır

"Nasıl âlem insan için yaratılmış ve evren insana hizmet ettiği ölçüde mükemmel ise insanda kulluk için yaratılmıştır ve Allah'ı(c.c) bildiği ve kul olduğu nispette mükemmeldir. O halde insanın insan olması, Allah'a(c.c) kul olmasıyla orantılıdır…" (Mektubat sh:36)
İnsan hakim değil üstün bir kuvvetin esiridir

"Mahlûkat içerisinde üstün sayılan, en güçlü sayılan insan, hâkim değil üstün bir kuvvetin mahkumudur, esiridir…" (Veda Hut. İnsan Hak. sh:29)
Hak sahibine hakkını vermek gerekir

Sevgili Peygamberimiz (sav) buyurdu ki; "Muhakkak ki, nefsin senin üzerinde hakkı vardır, ailenin senin üzerinde hakkı vardır ve Allah'ın senin üzerinde hakkı vardır. Öyleyse her hak sahibine hakkını ver." (Veda Hut. İnsan Hak. sh:253)
O'nu gerçekten tanımak istiyor muyuz?

"Allah'ın (c.c) tecelli ettiği yer insanın kalbidir, aklı değildir. Sadece kuru bir akılla, O'nu hakkıyla tanımak mümkün değildir.
Akıl, sadece O (c.c),vardır diye insana kabul ettirir. Bu kabulden sonra insan yola girer, bundan sonra Rabbi ile arasındaki bağları güçlendirmek, arzu edilen feyz ve muhabbete kavuşmak ancak ibadetlerle, Zikrullah ile mümkündür." (Mektubat sh:41)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.