Kalp sağlığında yaşam tarzı değişikliği önemli
Dünya Kalp Günü vesilesiyle İstanbul'da 'Sağlıkta Ortak Akıl-Kalp ve Damar Hastalıkları Medya Çalıştayı' düzenlendi. Etkinlikte konuşan uzmanlar kalp-damar sağlığı için sağlıklı beslenme ve egzersizin önemine vurgu yaptı.
07.10.2025 00:45:00
AHMET SAFA TERZİ
AHMET SAFA TERZİ





Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD), Dünya Kalp Günü vesilesiyle İstanbul'da 'Sağlıkta Ortak Akıl-Kalp ve Damar Hastalıkları Medya Çalıştayı' düzenledi. Çalıştayda ortaya çıkan başlıklar özetle şöyle:
• Türkiye'de kalp-damar hastalıkları 2024 yılında tüm ölümlerin yüzde 36'sından sorumlu. Son beş yıldır bu oran değişmiyor. Cinsiyet dağılımına bakıldığında erkeklerde zaman zaman kanser ölümleri öne geçse de kadınlarda kalp-damar hastalıkları açık farkla birinci sırada yer alıyor.
Türkiye'de erken yaşta geliyor
Avrupa'da kalp krizi yaşı ortalama 65-70 yaş arasında. İngiltere ve Almanya'ya bakarsak ortalamanın 67-68 yaşları olduğunu görüyoruz. Türkiye'de kalp krizi geçirenlerin ortalama yaşı 60-65 yaş arasında. Yani bizde kalp krizi geçirme yaşı ortalama 2-3 yaş daha erken gibi görünüyor. Ülkemizde kalp krizi geçirme yaşının düşmeye meyil etmesinin çeşitli sebepleri var.
• Genç erkeklerde sigara kullanımı çok yüksek; neredeyse her iki hastadan biri aktif sigara içiyor.
• Kolesterol yüksekliği, yüksek tansiyon ve diyabet sıklıkla birlikte görülüyor.
• Obezite ve hareketsizlik giderek artıyor.
• 'Kötü kolesterol' dediğimiz LDL değerlerini düşürmeyi hastalarımız yeterince önemsemiyor; düzenli kontrol ve ilaç uyumu düşük kalıyor.
Obezite yaygın
* Son on yılda Türkiye'de kalp ve damar hastalıklarının başlıca risk faktörlerinde olumsuz bir eğilim gözlenmekte. Yetişkin nüfusun beşte birinden fazlası obez; fazla kilolu bireyler de eklendiğinde toplumun yüzde 60'ından fazlası sağlıklı kilonun üzerinde. Her üç yetişkinden biri hipertansiyon hastası. Tedavi ve kontrol oranlarında iyileşmeler sağlanmış olsa da yüksek tansiyon yaygın bir sorun olmaya devam etmekte. Diyabetli sayısı 2011 yılında 3.5 milyon iken, 2024 yılında yaklaşık 9.6 milyona yükseldi. Neticede Türkiye'de obezite ve diyabet hızla artmakta, hipertansiyon yaygınlığını korumakta, sigara kullanımı ise dirençli bir alışkanlık olarak varlığını sürdürmektedir. Bu dört faktör, kalp ve damar hastalıklarının toplum üzerindeki yükünü giderek artırmakta.
Kötü kolesterol yüksek
• Türk toplumunda ortalama 'kötü kolesterol' (LDL) düzeyi yaklaşık 120 mg/dL'dir. Ancak her 3 erişkinden 1'i 130 mg/dL'nin üzerinde seyrediyor. Dahası, erişkinlerin yüzde 60'ı son bir yıl içinde hiç kolesterol ölçtürmemiş durumda.
Müdahale süresi önemli
• Kalp krizinde acil müdahalenin hızını, hastanın hastane kapısından girdiği andan anjiyo laboratuvarında tıkalı damarın açılmasına kadar geçen 'kapıdan-balona' süresi belirler. Doğru merkeze yönlendirme ve transfer zinciri bu süreyi doğrudan etkiler. Ardından ülke genelindeki işlem kapasitesini ve erişim düzeyini değerlendiriyoruz. Ulusal hedef 90 dakikanın altıdır. Büyük merkezlerde bu süre çoğunlukla 60-80 dakika aralığına inmektedir. Hastane öncesi zincirin güçlenmesi (112'nin erken aranması, sahada EKG çekilmesi ve doğrudan girişim yapılabilen merkeze yönlendirme) toplam zamanı daha da kısaltır.
Hangi önlemleri almak gerekiyor
Şimdi odağı tedaviden korunmaya çeviriyoruz. Toplumun sık sorduğu soru net: "Takviye kullanırsak kalp krizini önleyebilir miyiz?" Cevap, bugüne dek biriken bilimsel kanıtlarla açıktır.
Takviyelerin rolü sınırlıdır. Raf ürünü balık yağı karışımları, multivitaminler, antioksidanlar, koenzim Q10, D vitamini ve benzeri ürünler; kalp krizi, inme veya kalp-damar kaynaklı ölüm riskini anlamlı biçimde azaltmış değildir. 'Doğal' olması güvenli veya etkili olduğu anlamına gelmez.
Gerçek etkiyi yaşam tarzı sağlar. Korunmada en kalıcı etki, günlük yaşam alışkanlıklarıyla sağlanır. Temel yaklaşım, sofrayı Akdeniz modeline uygun hale getirmektir. Akdeniz modelinde yemeklerde ana yağ olarak zeytinyağı kullanılır. Her gün sebze, meyve, tam tahıl, baklagil ve bir avuç kuruyemiş tüketilir. Balık haftada bir-iki kez yenir. Kırmızı ve işlenmiş etler sınırlandırılır. Lifli gıdaların alımı arttırılır. Yulaf ve arpa ürünleri ile baklagiller düzenli tüketildiğinde 'kötü kolesterol' olarak bilinen LDL düşer. Doymuş yağ tüketimi azaltılır. Tereyağı ve işlenmiş etler yerine zeytinyağı ve kuruyemiş gibi sağlıklı yağ kaynakları tercih edilir. Tuz kısıtlanır. Haftanın çoğu günü düzenli, tempolu yürüyüş yapılır. Bu adımlar kan basıncını iyileştirir ve toplam kardiyovasküler riski azaltır.
Bu önlemler ilaç tedavisinin yerini almaz. Tedaviyi tamamlar. Düzenli ve istikrarlı uygulandığında birikimli etki sağlar ve korunma gücünü artırır. Kolesterol ve tansiyon değerleri düzenli olarak takip edilir. Sigara bırakılır. Haftanın çoğu günü tempolu yürüyüş yapılır. Bu adımlar kalp krizi ve inme riskini belirgin ölçüde azaltır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
















































































