Ramazan’da Atatürk ve Ayasofya’da Türkçe mevlit
Hafız Yaşar, hatıratında, Ramazanların Mustafa Kemal için önemini özellikle vurgular:
07.10.2025 00:34:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hafız Yaşar, hatıratında, Ramazanların Mustafa Kemal için önemini özellikle vurgular:
"Ramazanların Atam için çok büyük bir önemi vardı… Ramazanlarda bir ay müddetle Hacı Bayram-ı Veli ve Zincirlikuyu camilerinde şehitlerimizin ruhuna hatm-i şerif okumamı emrederlerdi.
O günlerde civar kasaba ve köylerden gelenlerle de cami hınca hınç dolardı.
Atam'ın emriyle şehitlerimizin ruhuna hediye edilen bu hatmi şerif kıraatlarında İlahi nağmeler cami duvarlarında ihtizazlar yaparak dalga dalga yayılırdı.
Bu esnada cemaat huşû içinde dinler, şehit kardeşlerinin, babalarının ve dedelerinin ruhlarının istirahati için dua ederler, sıcak gözyaşları dökerlerdi."
Yine Ramazan ayında özellikle Kadir Gecesinde, kız kardeşi Makbule Hanım'a iftara gittiği meşhurdur.
"… Her Ramazan'ın bir günü ve ekseriyetle Kadir Gecesi bana iftara gelirdi. O gün, imkan bulabilirse oruç da tutardı. İftar sofrasını tam eski tarzda isterdi. Oruçlu olduğu zaman iftara başlarken dua ederdi."
AYASOFYA'DA TÜRKÇE MEVLİD
Atatürk döneminde Türkçe Kur'an okunması ve Türkçe Mevlid'in okunmasına bir örnek,Türkçe Yasin-i Şerif okunmasından 10 gün sonra 3 Şubat 1932 günü, Kadir Gecesi'nde Ayasofya Camii'nde gerçekleşmiştir.
O güne ait Cumhuriyet gazetesinde Kadir Gecesi yaşananlar şöyle anlatılır:
"Dün gece Ayasofya Camii'nde toplanan elli bine yakın kadın, erkek Türk Müslümanlar, on üç asırdan beri ilk defa olarak Tanrı'larına kendi lisanlarıyla ibadet ettiler.
Kalplerinden, vicdanlarından kopan en samimi, en sıcak muhabbet ve ananeleri ile Tanrı'larından mağfiret dilediler.
Ulu Tanrı'nın ulu adını semaları inleten vecd ve huşû ile dolu olarak tekbir ederken, her ağızdan çıkan bir tek ses vardı. Bu ses, Türk dünyasının Tanrı'sına kendi diliyle taptığını anlatıyordu.
(…) Ayasofya Camii daha gündüzden, saat 4'ten itibaren dolmaya başlamıştı. Mihrabın bulunduğu hattan son cemaat yerine kadar caminin içinde iğne atılsa yere düşmeyecek derecede insan vardı. Kadın erkek hep bir arada idi.
Herkes birbirine sevecen bir lisan ile muamele ediyor, yer olmadığı halde çekilerek yer vermeye çalışıyordu.
Yatsı namazı yaklaşmıştı Ayasofya artık dışarıdaki kapılarına varıncaya kadar insanla dolmuştu ve bütün kapılar kapanmış ve binlerce halk dışarıda kalmıştı. Yalnız caminin içinde 40 bin kişi vardı. İçeride ve dışarıda olmak üzere 70 bin kişi bu yirmi asırlık ibadetgahı ihata etmişti (doldurmuştu).
Ezan okundu. 30 tane güzel sesli hafızın iştirak ettiği bir müezzin heyeti ile teravih kılındı. Müteakiben 30 güzel sesli hafız hep bir ağızdan tekbir almaya başladılar:
'Tanrı uludur
Tanrı'dan başka tanrı yoktur
Tanrı uludur Tanrı uludur
Hamd O'na mahsustur.'
Kırk bin kişi salavat getirdi, 40 bin kişi Türkçe tekbir aldı…
Mevlid'den sonra Hafız Yaşar Bey Türkçe Kur'an'a başladı. Tebareke sûresini okudu. Müteakiben Hafız Rıza, Hafız Seyit, Hafız Kemal Burhan, Fethi Turhan Bey'lerle otuz hafız hep birer birer muhtelif makamlardan Türkçe Kur'an okudular. Her sûreden sonra Türkçe tekbir alınıyordu…"
Türkçe Kur'an okunmuş, namaz kılınmıştır ancak Arapça ibadet katiyyen yasaklanmamıştır.
Nitekim, camilerde Türkçe Kur'an ve Türkçe Mevlid uygulması sırasında, Atatürk hafızlara, ayetlerin önce Arapça haliyle okunmasını ve namazın bu şekilde kılınmasını fakat daha sonra ayet ve sûrelerin Türkçe karşılıklarının verilerek halka öğretilmesini emretmiştir.
Bu olaydan iki gün sonra 5 Şubat 1932'de, Süleymaniye Camii'nde ilk Türkçe hutbe irad edilmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
"Ramazanların Atam için çok büyük bir önemi vardı… Ramazanlarda bir ay müddetle Hacı Bayram-ı Veli ve Zincirlikuyu camilerinde şehitlerimizin ruhuna hatm-i şerif okumamı emrederlerdi.
O günlerde civar kasaba ve köylerden gelenlerle de cami hınca hınç dolardı.
Atam'ın emriyle şehitlerimizin ruhuna hediye edilen bu hatmi şerif kıraatlarında İlahi nağmeler cami duvarlarında ihtizazlar yaparak dalga dalga yayılırdı.
Bu esnada cemaat huşû içinde dinler, şehit kardeşlerinin, babalarının ve dedelerinin ruhlarının istirahati için dua ederler, sıcak gözyaşları dökerlerdi."
Yine Ramazan ayında özellikle Kadir Gecesinde, kız kardeşi Makbule Hanım'a iftara gittiği meşhurdur.
"… Her Ramazan'ın bir günü ve ekseriyetle Kadir Gecesi bana iftara gelirdi. O gün, imkan bulabilirse oruç da tutardı. İftar sofrasını tam eski tarzda isterdi. Oruçlu olduğu zaman iftara başlarken dua ederdi."
AYASOFYA'DA TÜRKÇE MEVLİD
Atatürk döneminde Türkçe Kur'an okunması ve Türkçe Mevlid'in okunmasına bir örnek,Türkçe Yasin-i Şerif okunmasından 10 gün sonra 3 Şubat 1932 günü, Kadir Gecesi'nde Ayasofya Camii'nde gerçekleşmiştir.
O güne ait Cumhuriyet gazetesinde Kadir Gecesi yaşananlar şöyle anlatılır:
"Dün gece Ayasofya Camii'nde toplanan elli bine yakın kadın, erkek Türk Müslümanlar, on üç asırdan beri ilk defa olarak Tanrı'larına kendi lisanlarıyla ibadet ettiler.
Kalplerinden, vicdanlarından kopan en samimi, en sıcak muhabbet ve ananeleri ile Tanrı'larından mağfiret dilediler.
Ulu Tanrı'nın ulu adını semaları inleten vecd ve huşû ile dolu olarak tekbir ederken, her ağızdan çıkan bir tek ses vardı. Bu ses, Türk dünyasının Tanrı'sına kendi diliyle taptığını anlatıyordu.
(…) Ayasofya Camii daha gündüzden, saat 4'ten itibaren dolmaya başlamıştı. Mihrabın bulunduğu hattan son cemaat yerine kadar caminin içinde iğne atılsa yere düşmeyecek derecede insan vardı. Kadın erkek hep bir arada idi.
Herkes birbirine sevecen bir lisan ile muamele ediyor, yer olmadığı halde çekilerek yer vermeye çalışıyordu.
Yatsı namazı yaklaşmıştı Ayasofya artık dışarıdaki kapılarına varıncaya kadar insanla dolmuştu ve bütün kapılar kapanmış ve binlerce halk dışarıda kalmıştı. Yalnız caminin içinde 40 bin kişi vardı. İçeride ve dışarıda olmak üzere 70 bin kişi bu yirmi asırlık ibadetgahı ihata etmişti (doldurmuştu).
Ezan okundu. 30 tane güzel sesli hafızın iştirak ettiği bir müezzin heyeti ile teravih kılındı. Müteakiben 30 güzel sesli hafız hep bir ağızdan tekbir almaya başladılar:
'Tanrı uludur
Tanrı'dan başka tanrı yoktur
Tanrı uludur Tanrı uludur
Hamd O'na mahsustur.'
Kırk bin kişi salavat getirdi, 40 bin kişi Türkçe tekbir aldı…
Mevlid'den sonra Hafız Yaşar Bey Türkçe Kur'an'a başladı. Tebareke sûresini okudu. Müteakiben Hafız Rıza, Hafız Seyit, Hafız Kemal Burhan, Fethi Turhan Bey'lerle otuz hafız hep birer birer muhtelif makamlardan Türkçe Kur'an okudular. Her sûreden sonra Türkçe tekbir alınıyordu…"
Türkçe Kur'an okunmuş, namaz kılınmıştır ancak Arapça ibadet katiyyen yasaklanmamıştır.
Nitekim, camilerde Türkçe Kur'an ve Türkçe Mevlid uygulması sırasında, Atatürk hafızlara, ayetlerin önce Arapça haliyle okunmasını ve namazın bu şekilde kılınmasını fakat daha sonra ayet ve sûrelerin Türkçe karşılıklarının verilerek halka öğretilmesini emretmiştir.
Bu olaydan iki gün sonra 5 Şubat 1932'de, Süleymaniye Camii'nde ilk Türkçe hutbe irad edilmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.