Giderseniz gidin, doktor ithal ederiz…

8 Mart'ta Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla, Beştepe'de kadın muhtarla buluşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, doktorların yurt dışına gidişiyle ilgili olarak, "En az alan doktor ne alıyor dedim, '8-9 bin' dediler. En fazla alan ne alıyor dedim, '25-30 bin' dediler. Özel sektör çok veriyormuş, oraya gidiyorlar. Açık konuşuyorum, varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteyi yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Biz asistan doktorlarımız ile buralarda devam ederiz. Daha da ileri gidiyorum; yurtdışından dönmek isteyenlerin dönüşünü sağlar, buralarda görevlendiririz" şeklinde konuştu. 

Doğal olarak da bu sözler çok tepki çekti.

'Beni Türk hekimlerine emanet edin' diyen adamın, Atatürk'ün kıymetini gereğince bilemediğimiz için, 'giderseniz gidin, biz yurt dışından doktor getiririz' sözlerini duymak aslında bizim için hiç de şaşırtıcı değil.

Yazın bir kenara, bu sözler doğalgazda, petrolde, buğdayda, samanda, ayçiçeği yağında ve daha binlerce kalem üründe olduğu gibi önümüzdeki dönemde doktor konusunda da ithalatçı bir ülke olacağımızın ilk işareti. 

Zira çeşitli nedenlerle yurt dışına çıkmış, oralarda büyük sıkıntılara göğüs gererek düzenini kurmuş, bir günde en fazla 20 hastaya bakan bunun karşılığında ise 30 bin TL'den fazla kazanan doktor sizce hükümet gel dedi diye Türkiye'ye gelir mi?

Bu doktorlar gelmez. Peki, gelenler olur mu?

Elbette olur, ancak isimleri, Hosainy, Minislyamova, Rashidova, Karimov, Utamov, Naseri,Nahzat, Froogh, Kaviani, Dali, Ouzoun, Sheabi ve Darweshi olan 'doktorlar' gelir.

Bunlar İstanbul'da hâlihazırda görev yapan yabancı doktorlardan birkaçı…

Erdoğan'ın sözleri doktorların yıllardır dile getirdikleri, pandemi döneminde ise çok daha fazla derinleşen sağlık sektöründeki sorunların görmezden gelindiğini gösteriyor.

Zira doktorların özel sektöre ve yurt dışına çıkışlarının artmasının nedeni yalnızca düşük gelir değil.

Türk Tabipler Birliği verilerine göre son beş yılda 4 bin 583 doktor Türkiye'den ayrılmış.

Bu yıl Türkiye'den ayrılacak doktor sayısının ise 2 bin 500'ü bulabileceği tahmin ediliyor. Üstelik Almanya Türkiye'den gelecek doktorlara kapıları açtı. Almanya'da 6 ay 'asistan' gibi çalıştıktan sonra Türk doktorlar dolgun maaşlarla tam kadro işe başlayacak.

Doktorlara, 'Giderseniz gidin' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik nedenleri ifade etti, ancak diğer sorunlara hiç değinmedi. 

Doktor göçünün dört temel nedeni var. Bunlar; çalışma koşullarının zorluğu, fiziksel ve psikolojik şiddet, ekonomik nedenler ve sağlık sistemindeki sorunlar olarak sıralanıyor.

Gelir düşüklüğü gerekçesinin bile doğru olmadığını ispatlamaya çalıştı Erdoğan, ancak durum hiç de ifade edildiği gibi değil.

Erdoğan'ın ifadelerine göre ülkemizde en düşük maaşlı doktorlar TÜİK'in açıkladığı yoksulluk sınırı olan 13 bin TL'den 4-5 bin TL daha az kazanıyor. 

Yani Sayın Erdoğan'ın çokmuş gibi lanse ettiği 8-9 bin TL maaş ülkemizde bir doktoru yoksulluktan kurtarmaya dahi yeterli gelmiyor.

Bizler Türkiye'de vasıfsız çalışanların dahi gelirlerinin en az yoksulluk sınırı seviyesinde olması gerektiğini ifade ederken, Türkiye'yi yöneten yetkililer doktorların yoksulluk sınırının yarısı kadar gelire memnun olmamalarına 'giderseniz gidin' diye sert çıkabiliyor.

Doktorların özel sektöre geçişleri ve yurt dışına çıkışlarına neden olan sorunlarda belki de en kolay çözüme kavuşacak olan ekonomik nedenleri dahi görmek istemeyen hükümetin diğer temel sorunlara da bir çözüm üretmemesi de gayet normal.

Çünkü hükümete göre yalnızca sağlıkta değil, Türkiye'de hiçbir konuda bir sorun yok.

Akaryakıta zam mı geliyor, nedeni dış güçler…

Sıvı yağ kıtlığı mı yaşanıyor, nedeni stokçu fırsatçılar…

Dolar kuru aldı başını gidiyor mu, nedeni kur fırsatçıları…

Tarım sektörü kan mı ağlıyor, nedeni küresel sorunlar…

5 milyon Suriyeli Türkiye'yi esir mi aldı, nedeni 'Esed'…